İnsanlar gerek hasta olmadan önce gerekse sağlıklarını korumak için hastalıkları tanımayı tercih ediyor. Bu hastalıklardan birisi olan Anksiyeteyle ilgili detaylar…
ANKSİYETE BELİRTİLERİ NELERDİR?
Anksiyete hastalığının bazı belirtileri aşağıdaki gibidir.
Kendini gergin, huzursuz, panik halinde hissetmek
Nefes darlığı, ağız kuruluğu yaşamak,
Kötü bir şey olacakmış gibi endişeli hal
Kalp atışlarında yaşanan aşırı hızlanma
Aşırı terleme
Ellerde titreme hali
Odaklanma, konsantrasyon problemleri
Hazımsızlık sıkıntıları
Kaygı duymayı tetikleyecek etkilerden kaçınma hali
Uyku problemleri başlıca semptomlardan sayılabilir.
ANKSİYETE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Anksiyete bozukluğunun belirtilerini azaltmak ve rahatsızlığı yönetmek için birçok tedavi alternatifi mevcuttur. Fakat en yaygın iki tedavi psikoterapi ve ilaçlardır. Hangi tedavi yöntemine daha iyi cevap vereceğiniz, deneme-yanılma yoluyla saptanabilir.
Psikoterapi: Psikolojik danışmanlık ya da konuşma terapisi olarak bilinen psikoterapi, kaygı semptomlarınızı azaltmak için bir terapistle beraber süreci geçirmeyi içerir. Bu danışmanlık türünde duygularınızın, davranışlarınızı nasıl etkilediğine şahit olabilirsiniz. Psikoterapi, anksiyete bozukluğunuzu anlamanın ve yönetmenin yollarını öğrenmek için oldukça etkili bir tedavidir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu psikoterapi türü size olumsuz ve sizde panik yaratan düşünceleri ve davranışları nasıl olumluya dönüştüreceğiniz kısmında size kılavuz olur. Sizde korku ve kaygı meydana getiren durumlara karşı endişe duymadan yaklaşmanın ve bunları yönetmenin yollarını öğreneceğiniz etkin bir tedavi yöntemidir.
İlaç Tedavisi: Doktorunuz anksiyete semptomlarını hafifletmek için çeşitli antidepresanlar, ilaçlar, yatıştırıcılar kullanılabilir. İlaçların asıl amacı kısa süreli rahatlamadır, uzun süreli kullanılması amaçlanmamaktadır. Ayrıca hangi ilacın size daha iyi geleceğine karar vermek ve artılarını eksilerini konuşmak adına doktorunuzla bir araya gelmeniz iyi olacaktır.
ANKSİYETE NEDİR?
Kaygılar, günlük yaşamda karşılaştığınız sorunlar ile baş edebilmeniz için sizi hazırlayıp, daha hızlı karar verebilmenize ortam hazırlar. Kaygı aslında beyninizin strese tepki vermesi ve sizi ileride yaşayabileceğiniz potansiyel tehlikeler konusunda uyarma şeklidir.
Toplumun yaklaşık olarak %18’i kaygı bozukluğu probleminden muzdariptir ve problemin artış derecesi ile beraber hastalık seviyesinde seyredebilir. Anksiyetesi olan bir kişi, her zaman en kötü senaryoyu düşünür ve bu düşünceler kontrolü dahilinde gerçekleşmez.
Sürekli olarak kaygı, endişe yaşayan bir kişinin sosyal hayatı sekteye uğrayabilir, ruhsal sağlığı bozulabilir ve gündelik işlerde ki verimi azalabilir. Bu yüzden kaygı bozukluğu olan kişilerin hayat kalitesi oldukça düşmektedir.