Ankara’nın şanlı hakimleri ve malum generaller!
Yargıtay’ın İlhan Cihaner olayını takibi ve direnişi abartısız destansı bir övgüyü hak ediyor.
Cihaner’in tamamen intikam alma adına derdest edilmesi Yargıtay’ın ısrarlı takibi sonucu püskürtüldü.
Açıklıkla söyliyelim AKP sivil diktatörlüğü sürecinde ayakta kalabilen tek kurum beklentilerin aksine TSK değil Yüksek Yargı’mız oldu.
Evet Ankara’nın şanlı hakimleri hukuka sahiplenmek adına bazılarının aksine risk aldılar ve Baasçı AKP’ye set oldular!
İlhan Cihaner ve Mehmet Haberal kararları Yüksek Yargımızın AKP’ye karşı direnişinin iki sembol olayı olarak tarihe geçecektir.
Nitekim Yargıtay’ın Haberal hakimleri ile ilgili kararı Başbakan Erdoğan’ı çıldırtmış durumdadır.
Doğrusu biz yıllar yılı bu tür meşru ve haklı direnişlerin TSK tarafından yapılacağını tahmin etmiştik ama yanılmışız!
TSK’daki AKP işbirlikçileri şanlı ordumuzun tasfiyesini amaçlayan malum rezilliklere maalesef yol verdiler!
Kim midir bunlar?
Mesela Hilmi Özkök’tür.
Mesela Yaşar Büyükanıt’tır.
Nasıl mı yaptılar?
Teğmenini, subayını, generalini kurbanlık koyun misali AKP’ye teslim ederek!
Efendim hukuk ve kurallar mı dediniz!
İyi de TSK’ya karşı asimetrik psikolojik bir savaşın yürütüldüğünü söyleyen ben değilim, bu ülkenin Genelkurmay Başkanıdır.
Öyle ise sormak lazım böyle bir süreçte bir komutan namusu demek olan teğmenini bile bile nasıl teslim eder?
Hem operasyon altındayız diyorsunuz hem de operasyona omuz veriyorsunuz!
Sakın vermeseydik olmazdı demeyin!
Bakın Üçüncü Ordu Komutanı Saldıray Berk teslim edilmedi yani verilmed. İyi ki de verilmedi...Demek ki vermezsen, direnirsen bir şey yapamıyorlar!
Keza aynı şekilde son Balyoz dalgasında generaller yine verilmedi ve bir şey olmadı, tersine geri adım attılar!
Olayların gösterdiği şudur:
TSK’ya yapılan malum operasyonlar bazı komutanların bilgisi, onayı ve muhtemelen de teşviki ile olmuştur.
Tablo açık ve nettir!
Ama o komutanlar operasyonlara feveran ettiler ya demeyin!
O tutumların tamamı gaz almak için sergilenen tiyatral gösterilerdi!
Ha o komutanlar niçin böyle davrandı bilmiyoruz!
Hilmi Özkök’ün AKP ile gönüldaş olduğu sır değil!
Yaşar Büyükanıt’ın da Dolmabahçe buluşmasından sonra kilitlendiği yani sustuğu vakıa!
Onlar gibi davranan diğerleri ile ilgili hüküm de çok sürmez verilir!
Hülasa Milli Devletin ve rejimin teminatı o komutanlar sayesinde artık TSK değil, risk alıp hukuk bayrağını yere düşürmeyen şanlı hakimlerdir!
Yüzyılın kardeşlik projesiymiş!
Geçtiğimiz Ekim ayını hatırlayın!
PKK eşkıyası Habur’da savaş kazanmış kahramanlar misali karşılanırken Başbakan Erdoğan, “Ne güzel manzaralar bunlar. İşte kardeşlik bu” sözlerini etmiş ve yaşanan o rezilliğe alkış tutmuştu.
Ne zaman ki Türkiye ayağa kalktı, Recep bey her zaman yaptığını yaparak anında çark etti ve farklı şeyler söylemeye başladı.
Baktı ki papuç pahalı yani Türk halkı kıyameti koparıyor, Erdoğan sadece söylemini değil, eylemini de değiştirdi.
Habur’a gelenler bir bir tutuklanmaya başladı!
Diyeceksiniz ki o iş yargı kararı!
Habur’da yaşananları gördükten sonra doğrusu kuşku içindeyim çünkü lokal (Bölge) yargının siyasetin etkisi altında karar verdiğine dair çok iddia var. İşte Habur’da yaşananlar ortada! Eşkıya “Ben önderim Öcalan’dan mesaj getirdim. Pişman değilim” derken AKP tarafından görevlendirilen yargıç, “Sen pişmansın da farkında değilsin” diyerek o güruhu bir bir serbest bırakmıştı.
Peki son durum yani 8 ay sonraki bu tutuklamalar ne anlama mı geliyor?
AKP’nin balonunun bir kere daha patladığının anlamına çekiliyor!
Evet, AKP ve Erdoğan bir kez daha duvara tosluyor!
Hani bu açılım hikayesi yüzyılın kardeşlik projesiydi?
Hani Milli Birlik harekatı idi?
Bir yıl bile sürmeyen ve hiçbir yere gelemeyen bir proje mi olurmuş!
Benim anlamadığım, Başbakan’ın hâlâ açılımı ağzına alabilmesi ve İstanbul’da artist ve şarkıcıların yanı sıra topçulara da aynı masalları anlatmasıdır!
Görüyorsunuz, adamın işi gücü olmayanı var göstermek yani kuru hamasetle beyin yıkamak!
Bunun için dün yaptığı gibi habire il başkanlarını yani hazır kıt’a alkış heyetini her 15 günde bir Ankara’ya çağırıp nutuk atıyor ve bu konuşmasını da korku salarak TV’lerden yayınlatıyor!
Ortaya çıkmıştır ki açılım kandırmacası AKP’nin başına geçirilen millet çuvalıdır.
Dilerim muhalefet bu konuyu iyi değerlendirir!
Ben CHP ile MHP’nin yerinde olsaydım, Erdoğan’ın eşkıya Habur’a ilk geldiği gün ettiği, “Ne güzel görüntüler bunlar” sözlerini cd’ye yükletip halka dağıtır ve dün ile bugün diye de olayı resmederdim!
NOT:
ÜÇ KİTAP:
1- Prof.Dr.Ümit Özdağ’ın, “Türk Ordusu PKK’yı Nasıl Yendi? Türkiye PKK’ya Nasıl Teslim Oluyor” isimli müthiş çalışması Kripto yayınlarından çıktı... PKK konusunda Türkiye’nin en yetkin kalemlerinden biri olan Sevgili Özdağ Hoca’nın bu kitabını bütün okurlarıma ısrarla tavsiye ediyorum.
2- Ali Müfit Gürtuna’nın Yeni Siyaset kitabı.
3- Yahya Akengin’in “Bir Semaverlik Muhabbet” (Bilge Oğuz Yayınları) eseri..