Ankara'nın Başkent oluşu Allah'ın muradıydı!
Birkaç gündür yazdıklarımız kimilerine gündemden uzak konular gibi gelebilir. Hayır, biz ülkenin gerçek gündeminden bahsettik.
Önce, “İslâm’ın ilk şehidi Hz. Sümeyye’nin Türk olduğunu” kendisi Türk olmayan Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’tan aktardık. Sonra Türklerin Kerbela’da Hz. Muhammed soyunu yok olmaktan nasıl kurtardıklarını ve Hz. Hüseyin’in Türklere bu vefakarlıkları dolayısıyla nasıl dua ettiğini dile getirdik. Yazdıklarımızı ırkçılıkla yorumlayanlar da oldu, varsın olsun, Allah(c.c.) kalbimizi biliyor. İslâm’ın ilk şehidinin Mekke gibi bir mekânda bir Türk’ün olmasını da, “Habibim” dediği Hz. Muhammed soyunun yok edilmekten kurtarılmasında Türklerin vesile kılınmasını da murat eden Allah olduğuna göre, birilerinin farklı şeyler demesi önemli değil.
Yine Allah, Peygamberi Hz. Muhammed’in ağzından Türklerin İstanbul’u fethedeceğini de müjdelemiş, bu müjde gereği Peygamber Efendimizi Medine’de misafir eden ve savaşlarda O’nun sancaktarlığını yapan Hz. Eyyup El Ensârî, yaşı 90’ın üzerinde olmasına rağmen işte bu müjdeden kendisine düşen nasibi alabilmek amacıyla İstanbul’un fethi için düzenlenen bir sefere iştirak etmiş, şehit olmuştur. O’nun şehitliği İstanbul’un manên Türklere hazırlanması içindir.
Nitekim aradan yüzyıllar geçmiş, tâ o günlerden Ankara’nın başkent oluşu için mânevî kodları döşemeye başlayan Hacı Bayram-ı Velî, İstanbul fatihi olmayı arzulayan Sultan II. Murat Han’a, bu nîmetin öğrencileri olan Ak Şemseddin ile Fatih Sultan Mehmed’e nasip olacağını söylemiş, Sultan Murat da o günden itibaren Fatih’i, İstanbul’u fethedecek bir yiğit evlat olarak yetiştirmek için çalışmış, Hacı Bayram-ı Velî’nin müjdesi 1453’te tahakkuk etmiş, eder etmez de Fatih’in ilk işlerinden biri Eyyup El Ensârî’nin mezarını buldurmak olmuştur.
Hiç şüphe yok ki Ankara’nın Türklerin başkenti olmasını murat eden de Cenabı Hakk’ın ta kendisidir. Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de Allah’ın muradı olduğunun delilidir.
İzah edelim.
Ankara 1923 yılında Başkent olmadı mı?
Evet, öyle oldu.
1923’ün hicri karşılığı 1341’dir.
Bakınız 1923 yılından tam 140 yıl önce Bitlisli Mutasavvıflardan Müştak Baba, Ankara’nın Başkent olacağını Hicri 1264 yılında basılan “Divan-ı Müştak Baba” isimli eserinin 29’uncu sayfasındaki şiirinde nasıl haber veriyor:
“Me’vayı nazenine kim Elf olursa efser
Labud olur o me’va İstanbul’a hemser!”
“Elf” Arapça’da bin demektir. “Efser” in ebced hesabındaki karşılığı 341 olunca, bu dizenin karşılığı 1341 olur. Müştak Baba, 1341 yılı gelince o kent (Ankara) İstanbul’a eş olacaktır diyor. Ankara 1923 yılında yani hicri 1339’da başkent oldu, dedik. 2 yıllık fark, takvim değişikliklerinden gelmektedir. Müştak Baba bu inceliği de düşünmüş, şiirin son dizelerinde, “Hay-ı Huy ile ahir maksud olur zahir/ Beyti Veliyyul Ekrem El Haç-iydi Ekber” demekte, yani “O yıl kurban bayramı Cuma gününe rastlayacak” demektedir.
Gerçekten de Ankara’nın Başkent olduğu 1339 yılı, Kurban Bayramı Cuma gününe rastlamıştır.
Peki “O şehrin” Ankara olduğunu nereden çıkartıyoruz?
Elbette ki şairin:
“Nun ve kalem başından alınsa Nun’u Yunus,
Aldıkça harfi diğer olur bu remz Ahzer”
Mısralarından..
Bu mısralarda birbiriyle ilgisiz sözler var. Bu sözler sıra ile N, K, R, H harflerini sıralıyor. Elf kelimesinde şairin dediği yapılıp E harfi başa alındığında ENKRH’den kurulu bir kelime çıkar ki, Arapça harflerle bunun karşılığı ANKARA’dır.(*)
Fazla söze gerek var mı?
Ankara’yı Başkent yapan Müştak Baba değildir. Ankara’nın Başkent olacağını Müştak Baba’ya bildiren Allah’tır.
Gelelim bütün bunların günümüzle ilgisine.
Laiklik denildiğinde bu milletin dinini küçümseyenler aslında Allah’la savaş halindedirler. İlk sözümüz bu kesime. İkinci sözümüz ise tabii ki, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınırız” diyenlere. Onların şer dediğini Allah (c.c.) hayır olarak murat etmiş ve Mustafa Kemal ve arkadaşlarını bu “Hayır” a vesile kılan Allah(c.c.)
olmuştur.
(*Biz bu bilgileri H, Nurbaki’nin Anadolu Mucizesi isimli eserinden derledik)