Ankara’da savcı kalmadı mı?

Ankara’nın geçen yüzyıldan kalma Belediye Başkanı Melih Gökçek iki aydır garip şeyler söylüyor... Yaklaşık iki ay önce mahallî seçimler öncesinde suikastlar yaşanacağını öne sürmüş, kendisine bir şey olması durumunda açılıp okunması amacıyla içinde önemli bilgiler olan mektuplar bıraktığını dillendirmişti...
Ne hikmetse savcılık bu iddiaları ihbar kabul edip Gökçek’in ifadesine başvurmamıştı... Öyle ya, başkentin 20 yıllık başkanı önemli kişilere suikastlardan bahsediyor ama savcılıktan tık yok... Eğer savcılık bu iddiaları Melih Gökçek’in ‘klasik kampanyaları’ arasında görüyor ve ciddiye almıyorsa bu bir derttir... Yok eğer savcılık bu iddiaları ciddiye alıyor ama yine de soruşturma başlatmıyorsa bu adalet adına ayrı bir derttir... Hadi görmezlikten gelme, ciddiye almama, savsaklama veya gerçekten fark etmeme gibi durumlar dolayısıyla savcılık konunun üzerinde durmadı, peki iddiaların sahibi Melih Gökçek, varsa elindeki belge ve bilgilerle neden savcılığa başvurmak yerine, televizyon ekranlarında tur atarak bunları dillendirmeyi tercih ediyor? Garip değil mi?
Aynı Gökçek iki-üç haftadır ekran ekran dolaşarak yeni iddiaları gündeme taşıyor... Seçimlere hile karıştırılacağını söylüyor... O söyledikçe yandaş basın ‘Gökçek’ten şok açıklama, tüyler ürperten iddialar’ gibi manşetler atıyor... Önceki akşam Ülke TV’de yine aynı sahne tekrarlandı...
Şimdi Gökçek’in o iddialarını sıralayalım: Oylar uçan kalemlerle yazılacak, seçim kuruluna gidildiğinde kaybolan rakamların yerine yeni rakamlar yazılacak!.. Şimdiden kendi aralarında eğitimler yapan marjinal gruplar sandık başında olaylar çıkaracak!.. Sosyal medya ve yabancı medyada kullanılmak üzere mühürlü pusulalar basılacak!.. Bunlar etrafa yayılıp ‘sahte pusulalar yakaladık’ diye propaganda yapılacak!.. AKP’nin yüksek oy oranı olan bölgelerde sandığa sahte oy pusulaları atılacak!.. Kullanılan oy sayısıyla zarf sayısı birbirini tutmayınca cep telefonuyla kayıt yapılıp, ‘hile var’ diye yaygara koparılacak!.. Elektrikler kesilip bunu iktidarın yaptığı söylenecek!.. Para karşılığında sahte oy kullandığını açıklayan seçmenler ayarlanacak!.. Bazı bölgelerde sandıkların kaçırılması denenecek!..
Çok tuhaf, ortada seçim güvenliğini ve millî iradenin sağlıklı tecelli etmesini engelleyecek çapta vahim iddialar var ama ne savcılığa başvuruluyor ne de savcılık harekete geçiyor!.. Keşke Melih Gökçek’in bunları dile getirdiği programlardan Teke Tek’te Fatih Altaylı “Bunları nereden biliyorsunuz?” sorusunun yanında “Neden savcılığa başvurmuyorsunuz?” diye bir soru sorsaydı... Altaylı, “Ben sadece belediye başkanı değilim, aynı zamanda araştırmacıyım” diyen Gökçek’e “Delillerinizi ve şüphelerinizi savcılıkla paylaşsaydınız da adalet işletilerek, seçimlerin selameti sağlansaydı, daha iyi olmaz mıydı?” diyebilirdi...
Melih Gökçek savcılığa gitmese de basın savcılığının ‘seçime hile karıştırma’ ve ‘muhtemel suikastlar’la ilgili televizyonlarda ve gazetelerde çıkan beyanları ihbar kabul edip soruşturma başlatması gerekirdi... Şu ana kadar böyle bir hamle duymadık... Eğer savcılık bu sözleri seçmenleri etkilemeye yönelik bir ‘seçim stratejisi’ olarak yorumluyor ve “Zaten bize başvuran da yok” deyip görmezlikten geliyorsa görevi ihmal ediyor demektir...
Bu durumda görev muhalefete düşüyor... Muhalefet bu ağır iddiaları savcılığa kendisi taşıyarak, Melih Gökçek’in ifadesinin alınmasını sağlamalıdır... Böylece bunun bir Gökçek klasiği mi, yoksa gerçek mi olduğu ortaya çıkacak, tedbirler alınacaktır... Belediye başkanlığını asla bırakmak istemeyen ve her defasında “Bu son” diyerek oy isteyen Melih Gökçek’in, yeniden seçilmesini önlemeye yönelik bu ‘büyük komplo’yu kendi elleriyle adliyeye taşımamış olması bile olayı aydınlatmaya yetiyor aslında!.. Yine de konunun savcılar tarafından ciddiye alınmıyor olması, başkentin belediye başkanının inandırıcılığı açısından hem düşündürücü, hem de üzücü...
Üç seçimdir güle oynaya kazanan Gökçek için ilk defa seçim bu kadar kritik hâle geldi... O yüzden artık projelerden ziyade, bel altı vuruşlar, korsan olduğu kadar komik afişler, sahte anket rakamları, komplolar, suikast iddiaları ve seçim hileleri ön plana çıktı... Bunlar bile seçimin kimin için ne büyük risk taşıdığını belgelemeye yetiyor...

Yazarın Diğer Yazıları