Ankara’da gözler Yüksek Seçim Kurulu’nda
1946’nın kendine özel şartlarından kaynaklanan ve ‘açık oy-gizli sayım’ usulüyle yapılan seçimleri saymazsak, Türkiye, tarihinin en tartışmalı seçimini geçirdi... Toplumsal gerilim ve güvensizlik seçimlere yansıdı... Yaşananlar bundan sonraki seçimlerinde de tartışmalı geçeceğini, kaybolan güven duygusunun sonuçları şaibeli görmeye yeteceğini gösteriyor...
Kaç ilde tekrar sayım yapıldı, kaç ilçede iptale gidildi, sayısını karıştırdık... Son olarak Ağrı seçiminin iptal edilmesi, şimdi gözleri Ankara’ya çevirdi... Çünkü Ankara, seçimlerin en tartışmalı bölgesi... İktidar partisinin sıkıyönetim ilan ettiği, Başbakan’ın mitingleri geçtik, neredeyse ev toplantıları yaptığı, Anadolu Ajansı’nın üstün gayretleri, diğer ajansların sesinin kesildiği, Bakanların sandık bastığı, trafolara her türlü hayvanın girdiği, oylarına sahip çıkmaya çalışan halkın üzerinde gece gece helikopterlerin uçurulduğu ve sabaha karşı ‘işin bitirildiği’bir bölge...
İl Seçim Kurulu önceki gün mazbatayı Melih Gökçek’e verdi... Mansur Yavaş’ın itirazını reddeden İl Seçim Kurulu’nun başkanı hâkim Ramazan Kaya’nın, seçimdeki şüphe ortadan kalkmamışken ve oylarının çalındığına inanan kitlelerin tansiyonu yüksekken törende yaptığı konuşmaya ne demeli? Sanki genç çiftlerin mutluluğunu paylaşan nikâh memuru!..
Şimdi top Yüksek Seçim Kurulu’nda... Başbakan Erdoğan’ın Başbakanlık binasıyla ilgili ‘Gücü yeten gelsin yıksın’ dediği, ‘güç’ün ‘hak’tan üstün olduğu bir ülkede doğrusu çıkacak hiçbir karar beni şaşırtmaz... Kaldı ki son altı aydır bu ülkede yaşanan akıl almaz hukuksuzlukların nasıl karşılıksız kaldığına şahit oldukça, şaşırma duygumuz ortadan kalktı... Yine de YSK’yı ayrı görmek ve ön yargısız beklemek gerekiyor... Ortada ıslak imzalı tutanaklardaki rakamlarla YSK’nın sandık sandık açıkladığı rakamlar arasında büyük farklar var... Tutanağa geçirilirken bir partiden alınıp diğer partiye kaydırılan oy örnekleri ve yüz elli seçmenli sandıktan iki yüz elli oyun çıktığına dair yığınla belge de cabası... Benzeri durumlarda başka seçim bölgelerinde iptale yol açan emsal kararlar söz konusu...
YSK iptal veya yeniden sayım kararı vermezse, Ankara’da adalet bekleyen vicdanlar nasıl tatmin edilecek veya mazbatayı alan Melih Gökçek huzur içinde o makamda nasıl oturacak belli değil... Başkenti kaptırmak istemeyecek olan AKP ile son bir haftayı ‘ülkücü kardeşlerim’ ve ‘cemaatin saf ve temiz tabanındaki kardeşlerim’edebiyatıyla gözyaşları içinde geçiren, fakat seçim sabahı ve önceki gün mazbatayı alırken “Yedi düveli yendik, MHP’yi de, paralel yapıyı da” şeklinde konuşan Gökçek’in ne tür baskılara yelteneceğini tahmin edebiliyoruz...
Bu arada bir parantez de CHP seçmenine açalım... Ankara’nın yirmi beş ilçesinde en düşük oy kullanma oranı yine Çankaya’da çıktı... Diğer ilçelerde oy kullanmama oranı yüzde beş ila on arasında değişirken bu rakam Çankaya’da yüzde on üçü gösterdi... Çankaya’nın Ankara’nın ilçeleri arasında en yüksek seçmen sayısına sahip ilçesi olduğu hesap edildiğinde ‘hasar tespiti’ daha kolay yapılabilir... Yani çoğunluğu CHP’li seksen bin civarında seçmen sandığa gitmedi...
Geçtiğimiz seçimlerde de rekor yine Çankaya’daydı... Hatırlarsanız anayasa referandumunda da CHP’li seçmenin duyarsızlığı dalga konusu olmuştu... Bu bir parti için zaaf elbette... Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bir kısım gamsız CHP seçmenini parti genel merkezi, sahillerdeki kumların üzerinden toplamak zorunda kalabilir, tabii toplayabilirse!..
Rahatına düşkün, umursamaz bir kısım CHP’li seçmen profili Ankara’daki seçimin kaderini etkiledi diyebiliriz... Eğer 30 Mart’ta hava çok soğuk olmasaydı, kendilerini piknik alanlarına atacak olanlar sayesinde Çankaya’da seçime katılma oranı daha da düşük seyredebilirdi... Bu da AKP seçmen ortalamasıyla CHP seçmen ortalamasının kararlılık ve inanç açısından farkını ortaya koyuyor... Ayrıca parti yönetimlerinin seçmenleri üzerindeki etkisi, yönlendirebilme kapasitesi ve inandırıcılığı belgelenmiş oluyor...