Ankara için adalet vakti - 2 / Kerim Yılmaz

Ankara için adalet vakti - 2 / Kerim Yılmaz

Hülasa; hukuk devletinin sigortası ve adaletin, temel hak ve özgürlüklerin teminatı bağımsız yargıdır. Gerisi laf-ü güzaftır...

Halkımızın ekonomik sorunlarla boğuştuğu bu dönemde, konunun sevimsizliğini bile bile adaleti yazmaya devam edelim. Görünürdeki sebeplerin farklılığına nazaran yokluk ve yoksulluğunun temelinde adaletsizliğin yattığını halkımıza izah edelim ki halen yetersiz bakiye olan adalet talebini yükseltsin. Adalet oksijen gibidir varlığı fark edilmez ama yokluğu öldürür. Bugün toplumun her kesiminde yaşanan, gözlenen boğulma hissinin nedeni budur. Hukuk bilim olduğu kadar sistemdir, düzen kurar. Siyasal sistemi ne olursa olsun her devletin mutlaka bir hukuku vardır.

O yüzden bugünlerde hemen her gün her yerde duymaya alıştığımız memlekette hukuk mu var sorusu bir yanılsamadır. Hukuk her zaman vardır, yokluğundan şikayet olunan şey ADALETTİR.  En tepeden en alta kadar devlet, siyaset adamı hatta kamu görevlilerinin adaletsizlikten şikayeti ise ne yazık ki bize özgü bir zihni bozuşma hali,  bir siyasi patolojidir.Yönetenlerin ülkedeki yaygın adaletsizlikten şikâyete hakkı yoktur. Tersine şikâyet olunan yerinde olmalı ve hesap vermelidir. Helalleşmekle olmaz, haklının hakkını, haramzadenin cezasını vermeli ve adaleti bihakkın dağıtmalıdır. 

***

Ne yazık ki son birkaç yıla kadar halkımızın  adalet talebi de olmamıştır. Ne zamanki 2010 referandumuyla değişen yargı yönetimi ve tatbikatı, bugün % yetmişleri aşan oranda adalete güvensizliğin başlangıcı olmuştur. Sistemi bozanlar yerine yenisini koyamadıkları için otokontrol kaybolmuş ve yargıyı tümüyle töhmet altında bırakan Fetö borsaları konuşulur hale gelmiştir. Halkın yarısının oyuyla işbaşına gelenlerin yönetiminde yargıya bu denli yüksek oranlı güvensizliğin anlamı, yönetimi yani iktidarı seçenler dahi adaletsizlikten şikayetçi demektir. 

Bunun tek bir çözümü vardır; Anayasal güvenceli siyasal iktidarlara karşı bağımsız bir yargı düzeni-teşkilatı kurmak. Bu yapılmadan yargıyı bağımsızlaştırmak imkansızdır. Yargının gerçekte ne olduğu konusunda zihnen yetersizlerin anayasa değişikliğinde bağımsızlığın yanına ''tarafsızlığı'' ekleyerek halkı aldatmaları tam bir cehalettir. Zira yargı erki  kurum olarak cari olduğu ülkenin hukuk düzeninden yana doğrudan doğruya taraftır. Tarafsız olması gereken yargı değil, YARGIÇTIR. Bunun ilke ve gerekleri de zaten bağımsız yargı ilkesinde mevcuttur.

Eskilerin galat-ı meşhur dedikleri gibi, yanlış bilinen ve iddialı biçimde kullanılan o kadar çok kavram var ki hukukçular bile rahatlıkla konuşuyorlar. Tarafsızlık nitelemesi eklenmesinden bu yana yargı tarafsızlaştı mı? Hayır, tersine yargıya güven diplere geldi. Tarafsız denmesi hiç bir işe yaramadığı gibi, tarafsız yargı tatbikatı adalet duygusunu fena halde örseledi, yok etti.

***

Yolsuzluk, yokluk ve yasaklarla mücadele vaadi ve iddiasıyla geldiği iktidarının 20. yılında yönetimin yasa dışı, usulsüzlükleri ve yolsuzluklarını düne kadar hayırsever işadamı deyip, özel polisi koruması ve imtiyazlar verdikleri, bugün suç örgütü lideridir inanmayın dedikleri bir kişinin videolarından  öğreniyor tüm ülke. Ceza muhakemesi hukukunda ihbarcı ya da şikayetçinin kimlik ve karakterine bakılmaz. Ne dediği ve ne söylediği önemlidir.

Çünkü CMK-160.madde aynen şöyle der; “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar''''. Bu yasanın C.Savcısına verdiği açık bir emirdir. Araştırmasından çıkan sonuca göre hareket eder. Özel soruşturma ve kovuşturma (milletvekili veya Bakan ya da memur) usulüne tabi olan evrakı yetkili makama iletir. Sonrasında ne olduğu onu ilgilendirmediği gibi, işin başında bunu bahane ederek gerçeği araştırmaktan geri duramaz.

Dün bir ilçe C.Savcısının ''Genelgeler kanunsuz, yasaklar hukuksuz'' başlıklı yazımızda detaylıca arz ve izah ettiğimiz genelgelerle yasaklamaların hukuksuzluğunu ifade etmesine anında soruşturma açıp, görevinden geçici uzaklaştıran Hakimler ve Savcılar Kurulu''nun yürütmeye sözde dolaylı özde doğrudan bağımlı olduğu bu sistemde yargı asla bağımsız olamaz. Savcı ve Hakimler fikren ve fiilen baskı altında kalır ve yürütmenin hukuksuzluklarına maalesef karşı duramaz.

Hukuk devleti kurallar ve kurumlar eliyle yürür. Yargı işleyişinden rahatsız yüzlerce meslektaşımın savunmaları gibi kamu görevlisi veya başka kimseden kahramanlık beklemiyoruz. Lakin anayasa başta yasaların emrettiğini yapmaları görevleridir, aksi halde en hafif haliyle görevi ihmal suçunu işlemiş olurlar. HSK''nun yenileneceği bugünlerde basit bir üye bölüşümü yerine yargı bağımsızlığının gözetilmesi halkın hayrına olur.

Aksi halde Viranşehir C.Savcısına yapılan muameleye imza atacak birkaç farklı üyenin olması hiç bir işe yaramadığı gibi hukuksuzluğu meşrulaştırır, adaletsizliği kanıksatır. Devletin dağıtamadığı adalet için  ahalinin sabahın köründe video beklemesi, resmi beyanların resmi yalanlara dönmesiyle çürüme daha da derinleşir. 

Hülasa; hukuk devletinin sigortası ve adaletin, temel hak ve özgürlüklerin teminatı bağımsız yargıdır. Gerisi laf-ü güzaftır.