Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, insan hafızası ve anıların depolanması konusundaki eski inançları sarsan çarpıcı bulgular ortaya çıktı.
Yeni veriler, anıların yalnızca beyinde değil, bedenin farklı bölgelerinde de saklandığını gösterdi.
Uzmanlar, bu keşfin insan beyni ve vücudu arasındaki karmaşık ilişkiyi daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını belirtti.
Araştırmada, sinir ve böbrek dokusundan alınan hücrelerin kimyasal sinyallere nasıl tepki verdiği incelendi. Bilim insanları, bu hücreleri belirli kimyasallara maruz bırakarak "anı depolayan genin" ne zaman aktif hale geldiğini gözlemledi.
Yale Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, anıların sadece beyinde değil, deride ve kaslarda da saklandığını ortaya koydu. Araştırmacılar, fareler üzerinde yapılan deneylerde, belirli anıların kas hafızasında iz bıraktığını gözlemledi.
Harvard Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir diğer çalışma, travmatik anıların, bedenin çeşitli bölgelerinde nasıl depolandığını inceledi. Sonuçlar, stresli anıların kaslarda ve bağ dokusunda kalıcı izler bıraktığını gösterdi.
Travma Uzmanı Dr. Bessel van der Kolk "Vücut hafızası, travmanın bedenimizde nasıl saklandığını anlamamız için kritik bir alan. Anılar, sadece zihinsel bir süreç değil, aynı zamanda fiziksel bir deneyimdir" dedi.
Nörobilimci ve Yazar Dr. Candace Pert, "Duygularımız ve anılarımız, bedenimizde kimyasal ve fiziksel değişiklikler oluşturur. Bu nedenle, anılarımızın sadece zihinsel bir boyutu yoktur; bedenimizin belleği de vardır" sözleriyle konunun önemini vurguladı.
Parlayan protein üretecek şekilde tasarlanan hücreler, belirli kimyasal sinyallerle karşılaştığında beyinde anı depolama işlevini gerçekleştiren mekanizmaya benzer bir şekilde tepki verdi ve "anı depolayan geni" aktif hale getirdi.
Araştırmanın başyazarı Nikolay Kukushkin, öğrenme ve hafızanın genellikle beyinle bağlantılı olduğunu vurgularken, bu bulguların hafızanın vücudun diğer bölgelerinde de depolanabileceğini gösterdiğini belirtti.
Kukushkin, araştırmanın hafıza sorunlarını anlamak ve tedavi etmek için yeni yollar açabileceğini de sözlerine ekledi.
Bu bulgular, hafıza ve öğrenme süreçlerinin yalnızca beyinde gerçekleşmediğini, aynı zamanda böbrekler gibi diğer organların da bu süreçlerde rol oynayabileceğini gösterdi. Bu durum, hafıza ile ilgili hastalıkların tedavisinde yeni yaklaşımlar geliştirilmesine olanak tanıyabilir.