ANDIMIZ DEPOYA MI KALDIRILDI? / Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL

ANDIMIZ DEPOYA MI KALDIRILDI? / Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL

Milli Mücadeleyi başaran nesillerin, Türkiye Cumhuriyetini kuranların başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bize emanet olarak bıraktıkları milli devletin seçimler yaklaşırken etrafımızın nasıl tuzaklarla çevrildiğini daha iyi görüyoruz. Atatürkçü gözükmelerine rağmen, aslında eylemleriyle Atatürksüz Atatürkçülüğü uygulayanların nelere alet olduklarını ana muhalefet partisinin yeni Amerikalı danışmanını öğrenince daha da hayretler içinde kaldık. Tavsiye edilen ve kabul gören isim dünyayı karıştıran Soros ekibinden. Bir dönem İspanya’yı da karıştıran ve bölmeye uğraşan ekibin mensubu… Bu zat ileri sürüldüğüne göre, 15 Temmuz’da Türkiye, ABD güdümlü bir darbe ve istila ile karşı karşıya kalmış olsaydı ve bu Amerikancı darbe başarılı olsaydı, adı geçen danışman Hazine ve Maliye Bakanı olacakmış. Anlaşılan 2023 model yeni bir Kemal Derviş örneği ile karşı karşıya olacağız. Doğrusu ondan daha militan bir kişiyle karşılaşacağız. Anlaşılan haziran genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok dikkat etmek gerekiyor. Herhangi bir şahsa kızarak gemiyi yanlış iskelelere yanaştırmamak gerekiyor.

Son dönemde Cumhuriyetin 99. yıldönümü dolayısıyla Türkiye yüzyılından sık sık bahsediliyor. Bunu ileri sürenler ve iddialı olanlar birçok çelişkiye her halde daha önce imza attıklarından farkında bile değiller. Birçok ülkede okullarda geçerli olan andımız benzeri bir metin bulunmaktadır. Ancak bu ne çelişkidir ki, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giren Türkiye’de Andımızı hala okullarda okutamıyoruz. Çocuklarımızı Cumhuriyete ve milli devlete bağlı, milli kimliği konusunda şuurlu hale getirmeyi herhalde tehlikeli buluyoruz ki bu yasağı ortaya çıkardık. Yeni yetişen nesilleri ihmal etmeyelim. Evlatlarımızın geleceğine biraz saygılı olalım ve depoya kaldırdığımız Andımızı tekrar canlandıralım. Kaldı ki bundan rahatsızlık duyanlar da fazla değil. Türk Milleti yerine Türkiye toplumu demeyi alışkanlık haline getiren bir yetkilinin kuruluşu olan KONDA’nın 2010 tarihli ve “Kürt Meselesine Algı ve Beklentiler” isimli araştırmasında andımızla ilgili mesela Kürt deneklerden alınan cevaplar dikkat çekiyor. “Kürtlerle ters düşen bir şey değil; etnik fark hissetmiyorum” diyenlerin oranı %38’dir. 2010’dan günümüze bu oranın daha da yükseldiği beklentisi bir gerçektir. Şu halde, ülkeyi yönetenlerin sessizliğini ve çekingenliğini anlamak zordur. Yapılan birçok araştırmada Kürt kökenli Türklerin; Türk bayrağı, İstiklal Marşı, Türk tarihinin Anadolu’da yaşayan herkesin ortak tarihi olduğu, topraklarımız üzerinde yaşayan herkesin, dış tahrik ve çıkar oyunlarına, tuzaklara rağmen, Türklerle ortak bir geleceğinin bulunduğu konusunda en ufak bir şüphe bile yoktur. Bu anlayış %90 civarında tasvip görmektedir. Sorun bundan dolayı etnik çerçeveye sokulmaya çalışılıyor. Sorun Kürt sorunu değil; emperyalizme taşeronluk yapan bir kısmı hala sünnetsiz kullanılan bazılarıdır. Bugün daha iyi ortaya çıktığı gibi değişik değişik isimler uydurulsa da Türkiye’nin sorunu Hilal’e karşı Haç’ın malzemesi olan PKK terör örgütüdür. Örgüt ortak kaderi bir olan herkesin düşmanı, Batı’lı oyuncuların uşağı ve dostudur. Dün Osmanlı ile uğraşanların hedefi günümüzde Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığıdır. Ailelerden örgüte çok az üye çıkmasına rağmen, vatanına ve toprağına sahip çıkıp dünkü işgalcilere ders veren kahramanlar çok büyük çoğunluktadır. Bu vesileyle Diyarbakır Annelerine selam ve saygılar sunarız. Utanmadan ve sıkılmadan dün İngiliz uşağı bir çeteci başının isminin Diyarbakır’da bir meydana verilmesini nefretle kınıyoruz.

Dün Milli Mücadeleye karşı çıkan, bir dönem Osmanlı’ya vergi ödemeyin, askere gitmeyin ve İngilizler gelip sizi kurtaracak diye halkı kışkırtan, sorunlarınızı bize getirin diye ortaya dökülen sözde ağa tipleri bugün de varlıklarını sürdürüyorlar. Hem de TBMM’de…

Yukarıda bahsettiğimiz araştırma örneklerinden birisi de 2011 Türkiye Değerler Araştırmasında mevcuttur. Milli kimliğimiz olan Türklüğümüzle iftihar edenlerin oranı %74’leri aşıyor. “Oldukça iftihar” diyenlerin oranı %18 çıkmaktadır. Milli kimliği reddedenlerin oranı ise birçok araştırmada %5-6 civarında kalmaktadır. (Daha geniş bilgi için Anılar ve Değerlendirmeler “Fakültede 45 yıl”, Derin Yayınları, İstanbul 2014 ve ders kitabı olarak okuttuğumuz Sosyoloji (Toplumbilimi) isimli kitabımızın son baskılarına başvurulabilir.)

İlgili Haberler