Sevgili okuyucularım biraz uzun bir giriş oldu. Fakat bu anekdotların ve ismi geçen yazarlarımızın hatırlanmasında fayda umuyorum.
Şimdi dizimize esas teşkil eden Ruşen Eşref Ünaydın’ın "Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat"ını yayımlamaya başlıyoruz.
Gazetecilik emek isteyen, bilgi isteyen, meşakkat gerektiren bir meslektir. Öyle gazeteciler vardır ki ölümü bile hiçe sayarak, savaş meydanlarında, kelle koltukta kamuya bilgi aktarmak için en ön saflarda haber peşinde koşarlar.
Çanakkale Savaşları sırasında da bu durum değişmemiştir. 50 kadar Batılı gazetecinin Çanakkale’de haber muhabirliği yaptığı biliniyor.
Bulgarların Otro gazetesi muhabiri olan Wanda Zembrzuska, tek bayan gazeteci olarak savaş meydanlarında koşturmuştur.
Avustralyalı gazeteci Charles Bean, Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri ülkesine gönderiyordu. Daha isimleri aklımıza gelmeyen yabancı gazeteciler de görevlerini yerine getiriyor kamuoylarına savaş hakkında bilgi veriyorlardı.
Ruşen Eşref Ünaydın, Çanakkale’ye giderek, savaş alanında Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal ile görüşmüş, izlenimlerini "ANAFARTALAR KUMANDANI MUSTAFA KEMAL İLE MÜLAKAT" adlı yapıtında kamuoyuna sunmuştur.
*
"Bütün Fransız mecmua ve gazeteleri, Çanakkale’de döğüşmüş zabitlerin, kumandanların, oraya uğramış muharrirlerin ve gazetecilerin hatıralarını, makalelerini yazdılar. Halbuki şimdiye kadar biz henüz bir şey yapamadık."(Ruşen Eşref)
*
Ruşen Eşref(Ünaydın) Bey, Selim Sırrı (Tarcan) Bey’in Nişantaşı’ndaki apartmanında Doktor Râsim Ferid Bey’e rastlar.
Râsim Ferid, Ruşen Eşref’i ertesi akşam kendi evinde düzenlediği, Mustafa Kemal Paşa’nın da katılacağı sazlı bir ziyafete davet eder. 15 Mart 1918 akşamı Dr. Râsim Ferid’in Mustafa Kemal Paşa’ya tanıştırdığı Ruşen Eşref Bey’i yine Râsim Ferid 24 Mart 1918 Pazar günü, Mustafa Kemal Paşa’nın Beşiktaş - Akaretler 76 Numara’daki evine götürür ve o gün başlayan ’Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat’, 28 Mart 1918 Perşembe günü son bulur. İşte o mülakat:
***
BİRİNCİ SAFHA
Hayır efendim, düşünüyorum, size ne söyleyebilirim! Çünkü, bakın, bütün bu yığınlarla evrak hep o günlerin hatıralarını ihtiva ediyor.
"Buyurun bir sigara... Bir şey yaparız."
Büyük kutuda bulunan Baframaden sigaralarından bir tanesini aldım. Paşa küçük bir masanın üstünde duran çıngırağı bir iki defa çevirdi.
Derhal kapının önünde şık bir nefer, mahmuzlarını birbirine vurarak kumandanın emrine muntazır(bekleyen-emrini beklemeye hazır) olduğunu vaziyetiyle anlattı.