14/15 gece yarısından sonra düşman Mestan tepeden Yusufçuk tepesine taarruza teşebbüs etmişse de piyade ateşlerimizle bu da bertaraf edilmiş.
Paşa dedi ki:
-İşte bu Kayacıkağılı muhaberesinden sonra nihayete kadar artık ciddî hiçbir muhabere vukubulmamıştır. Bu uzun müddet zarfında gerek biz gerekse düşman tahkimat ve tertibatla iştigal ettik. Bütün tafsil ettiğimiz bu muhaberelerde düşman pek büyük zayiata duçar olduğu ve bizim tahtı hakimiyetimizde kalmaktan kurtulamadığı için bütün ümitleri kırıldı. Ben 27 teşrinisanide rahatsızlandım.
-Demek her gün sarsıp emellerinden uzaklaştırdığınız düşmanınızın kaçtığını görmediniz.
-Hayır! Fevzi Paşa Hazretlerini (Mareşal Fevzi Çakmak) yerime tevkil(vekil tayin etmek) ettim. İstanbul’a geldim.
-Firar haberini nereden aldınız efendim?
-Zannederim on gün sonra, İngilizlerle Fransızların topraklarımızdan kaçtığını İstanbul’da işittik. Bilâhare erkânı harbiye reisinin buna dair verdiği rapora istinaden İngilizlerin bu hareketini izah için, başka kelime aramaya lüzum görmüyorum. Bu tabirin bütün vüs’ati mânasıyla kaçtılar, kaçtılar diyeceğim.
Bu, kendilerince muvaffakiyetli bir kaçıştır, dedi.
Ve gülümsedi.
Bu kadar zaman bana şu hulâsaları vermek için yorulan kıymettar zata teşekkürler ettim. Ve askerlik hayatına İstanbul’dan Yafa’ya sürülmekle başlayan, Hareket Ordusu gibi, Trablusgarp ve Balkan muharebeleri gibi memleketin en tehlikeli zamanlarında can verircesine vazife başına atılan bu kahramanın elini sıktım. İçimde ona karşı derin bir hürmet, bir İstanbul çocuğu ruhu ile derin bir şükran olduğu halde yanından ayrıldım. [Şişli 28 Mart - Sene 1334 (1919)]