Yirmi dört saatten beri devam eden muhabere askerin pek ziyade yorgunluğunu mucip olmuştu. Onun için verdiğim bir emirle taarruzu kestim. Fakat kazanılmış olan hattı takhim etmekten, orada mıhlanıp kalmaktan başka vatanı kurtaracak çare yoktu. Binaenaleyh lâzım gelen emri verdim.
Kıymetli bir harp tarihi vesikası olmak üzere Paşadan bu emrin son sözlerini aldım. Diyor ki:
"Benimle beraber burada muharebe eden bilcümle askerler kat’iyyen bilmelidir ki uhdemize tevdi edilen namus vazifesini tamamen ifa etmek için bir adım geri gitmek yoktur. Hâb-ü istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil, bütün milletimizin ebediyyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini cümlenize hatırlatırım. Bütün arkadaşlarımın hemfikir olduklarına ve düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk âsarı göstermeyeceklerine şüphe yoktur."
Mustafa Kemal Paşa’nın umum Arıburnu kuvvetlerine şamil olan kumandanlığı 4 Mayıs 1331(1915) gününe kadar devam etmiş, bu müddet zarfında cereyan eden vak’alar içinde öyle mevziî mütekabil taarruzlardan başka hiç büyük muharebe yok. Fakat cidden kahramanlık sahneleri var. Meselâ bakınız Paşa ne anlattı:
- Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak’asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimei şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.
Paşa, Arıburnu kumandanlığından ayrılıyordu. Fakat gece olmuştu. Ben de Paşa’dan ayrılmaya mecburdum! Kendisine pek çok teşekkür ederek, iki gün sonra diğer safhalar hakkında malûmat almak için tekrar ziyaret edeceğimi söyleyerek kahraman elini sıktım.
Bana Kanije müdafii Tiryaki Hasan Paşa ile, yahut Plevne Aslanı Gazi Osman Paşa ile görüşmek mukadder olsaydı bugünkü muhavereden daha fazla mı bir heyecan duyacaktım?