Amerikan tarafı sızdırmaya başladı

Beklendiği gibi, Başbakan Washington'dan ayrılır ayrılmaz görüşmelerin iç yüzü dökülmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanı Clinton, açık açık Ermenilere, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Obama'nın Erdoğan'a Ermeni açılımı için şart şurt ileri sürmemesini söylediğini iletti. Erdoğan'a ayrıca kısa sürede, Patrikhanenin mallarını geri vermesi, Patriğe Roma'da Papa'ya tanınan statüyü tanıma emri de verilmiş. Öte yandan Erdoğan, etnik azınlık haklarının yaygınlaştırılması nasihati de almış.

Beyaz Saray'dan bazı kaynaklar, bizimkinin para talebine karşı, "Kürt açılımı için ağzına yüzüne bulaştırdın fırçası, Kıbrıs çıkmazına bizi sokma terslemesi, Erdoğan'ın para isteklerine de, kardeşim deli misin, parayı bulsam ben kendim harcarım nasihati" aldığını söylüyor. Büyükelçi Nabi Şensoy konusu ise Amerikalıları şaşırtmış. Şaşırmalarının sebebi böyle bir olaya neden olma gafı. Erdoğan tarafından dürtüklenen Davutoğlu'nun büyükelçiye fırça çekmeye kalkması ellerinde patlamış. Böyle şeylere pek alışık olmayan Amerikalılar, durumun normal olmadığını vurgularken olayın ters teptiğini belirtiyor.

Obama yönetimi son günlerde hükümet kanadından artan faşist baskılardan rahatsız olduğunu saklamıyor. Her ne kadar Başkan Obama Erdoğan'a kameralar önünde kardeşim veya aslanım dese de insan hakları konusunda titiz olan Demokratlar, AKP ile aynı kayıkta olmaktan memnun değil. (bunlar İran Şahı Pehlevi ile Filipinler diktatörü Marcos'a can ciğer edebiyatı çakardı, her ikisi de devrilip kaçtı ve buralarda öldü) Beyaz Saray'da Türkiye'deki duruşmalar konusunda da üstü örtülü ve açık uyarılar yapılmış. Yakında yayınlanacak ABD Dışişleri Bakanlığı insan hakları raporunda Türkiye bölümünün sayfaları artarsa sakın şaşırmayın.

Evet, Amerikan ekonomisi krizden çıkma işaretleri vermeye başladı. Bizde de yetkililerin beyanat ve açıklamalarının tersine kriz derinleşip artış gösteriyor. Ekonomik krizin geçtiğimiz yıl yani 2009 içinde Türkiye'de gördüklerimiz sadece ayak sesleriydi. Kendisi ile Türk halkının 2010 yılında tanışması bekleniyor. İşte bu nedenle Tayyip Erdoğan ve hükümeti 2010 yılı içinde bir seçim istemez ve hatta 2011 yılında da. Ve demokrasi havarisi AKP iktidarı Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP'li milletvekillerinin istifa ederek yeni bir baskın seçime gidilmesini önlemek için elinden geleni yapacaktır. Ve hatta AKP bu emekli DTP'lileri kendi partileri içine bile almayı teklif edebilir.

Bu arada yemin ederim olabileceğini söylediğim gelişmeleri bu kadar hızlı beklemiyordum. Ben olayların 2010 içinde yavaş yavaş ve giderek artan boyutlara ulaşabileceğini tahmin etmiştim. Belki sizler hava durumu ve geçim derdiyle neler olup bittiğinin pek farkında değilsiniz ama birkaç başlık versem yeter.

AKP önünde gösteri yapılması, demiryolu işçilerinin işi bırakması, itfaiyecilerin polisle çatışması, göstericilerle halk arasında çatışma çıkması, Mersinde öğrencilerin PKK'lıların kapısına dayanması, ilaç ve sağlık bakım ücretleri, zam almayan emekli, işçi ile memurda katılım paylarının artırılması, elektrik, su, doğal gaz, taşımacılık zamları, işsizliğin dünyada ve Avrupa'da rekor boylara ulaşması, ekonomik krizin teğet değil delip de geçtiği bizzat Erdoğan'ın elemanlarının açıklaması şimdilik aklıma gelenler.

Deprem kapıdayken önlem almayan hükümet her şeye zam yaparken halkın gıkı bile çıkmayıp umudunu Milli Piyango ile sayısal ve lotolara bağlaması normal mi? Emekliye, memura alay eder gibi para yok diyerek, komik zamlar verip, kendilerine helikopter, uçak, yeni makam arabaları almaları bizlere müstahak. Tabi benim halkım tok gözlüdür, bir poşet patates, bir paket pirinç, bir çuval kömür yeter onlara.

Ayrıca bilmem farkında mısınız, krallık ve diktatörlüklerde dâhil dünyada hiçbir ülkede olmayan bir polis baskısı var. Polis artık Başbakanın gözüne hoş görünmeyen her şeyi silip süpürmekle görevli. Erdoğan son bütçe konuşmasında ne kadar diktatör olduğunu ortaya koydu. Daha önce pankart açma olayında fırçaladığı Meclis Başkanına bu kez, şunları ya sen sustur ya da ben susturacağım demedi mi? Yapar mı yapar. Başbakan azar ve fırça konusunda başka söz verdiği her konudan daha tutarlıdır. Herkesi susturmadı mı? Gazetecileri susturdu. Televizyonları susturdu. Milliyetçileri, Atatürkçüleri, aleyhlerinde karar veren hâkimleri susturdu, kendisine muhalefet yapan herkesi dinletip susturdu.

Evet, sevgili okurlarım 2010 daha önce de söylediğim gibi çok renkli bir yıl olacak ve Türk siyaset tarihinde daha sonra siyasete soyunacak herkese ibret örneği oluşturacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları