Abdülhamit Dönemi ve Meşrutiyet Dönemi Gelişmeleri (1876-1923)
23 ARALIK 1876’da çıkartılan Kanun-i Esasî’nin 15. ve 16. maddeleriyle yabancı okullar denetim altına alınmak istenmiş ve bu amaçla 1886’da Maarif Nezareti bünyesinde Mekatib-i Ecnebiye ve Gayri Müslime Müfettişliği kurulmuştur. 1886’da çıkartılan İrade-i Seniyye ile yabancı okulların açılması tamamen padişah iznine bağlanmıştır. 1905 yılına gelindiğinde Osmanlı topraklarında hükûmet tarafından tespit edilebilen yabancı okul sayısı 600 civarındadır, ancak tespit edilemeyen evlerde ruhsatsız olarak faaliyette bulunan yabancı okul bu rakamdan çok daha fazladır.
1909 yılında yabancı okulları sıkı kontrol altına almak için çıkartılmak istenen Maarif-i Umumiye Kanunu daha çıkmadan yabancı elçiliklerin baskısıyla ertelenmiştir. Hatta, Osmanlı’nın bu son döneminde yabancı okul yöneticileri, okullarına denetlemek için gelen Osmanlı müfettişlerini kapıdan geri çevirmeye başlamışlardır. Yabancı okullarda okuyan sadece gayrimüslim çocukları değildi, bu okulların vermiş olduğu kaliteli yabancı dil eğitimi, Osmanlı elit tabakasının da çocuklarını bu okullara gönderme nedenidir. 1890 yılında Robert Koleji mezunları arasında Tevfik Paşa’nın kızı Gülistan ve Halide Edip vardır. 20 Nisan 1914’te Saint Joseph’te yapılan bir araştırma bu okullara giden çocukların sosyal yapısını göstermektedir. Buna göre okulun sosyal yapısı; 8 Prens, 80 sivil memur, 22 mareşal ve general, 80 bankacı ve komisyoncu, 90 yüksek şahsiyet, 90 tıp doktoru, 30 banka müdürü, 20 avukat, 20 mühendis ve 30 irat sahibinden oluşmaktaydı.
22 Eylül 1915’te çıkartılan ve 45 maddeden oluşan Maarif Nizamnamesi, Cumhuriyet döneminde de yabancı okulların denetim ve düzenlenmesinde kullanılacak kadar kapsamlıdır. Ancak I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında başta Amerikan kolejleri olmak üzere diğer yabancı okullar bu nizamnameye rağmen misyoner faaliyetlerine devam etmişlerdir. Özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında Amerikan kolejlerinin işlevlerini açıklamak için dönemin Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa’nın 25 Eylül 1920’de yapmış olduğu şu konuşma çok önemlidir: “Mazuratıma Ayıntab(Gaziantep) mıntıkasındaki harekatı arzederek hitam vereceğim. Ayıntab mıntıkasında son bir buçuk ay zarfında pek mühim fedakarlıklar cereyan etmiştir. Fransızlar Ayıntab’ı bilhassa hedef ittihaz ederek mühim kuvvetlerle ilerlediler. Bir aralık Ayıntab’ı kendileri muhasara ederek vaziyete tamamen hâkim kaldılar. Ayıntab civarında Amerikan mektebi, kolejleri vardır.
Bu Amerikan kolejleri, Fransızların bugün Üss-ül Harekâtıdır(Askerî harekâtın başlangıcına esas olan yer). Bizim canımızı yakmak için ve ahalimizi öldürmek için Amerikan mekteblerini Üss-ül Harekât ittihaz ediyorlar. Taarruz ederler ve oraya top yerleştirirler, anbar olarak kullanırlar.
Hasılı mektep değil, memleketimiz içinde bir kale olarak inşa olunmuş zan olunur. Bu Üss-ül Harekâta istinat ederek, Fransız kuvvetleri, Nizib’e kadar huruç yapmışlardır ve etrafında bulunan köylere daima sarkıntılık etmektedirler. Girerler, köyün etrafını alırlar, bıçaklarını çekerler. Fransız mandasını istediklerine dair halktan senet isterler ve onları alırlar...”