Ambulans çalıp, bombalı eylemlerde kullanacaklar

Sıcak haberle başlayalım... Bölücü hainler emirlerindeki çakal sürüsüne talimat verdi; “Sonbahara kadar süreci iyi değerlendirin”...

Ankara’ya terör bölgesinden ulaşan son istihbarat raporlarına göre; terör örgütü PKK’nın askeri birlikler ve karakollara yönelik bombalı araç saldırılarının artması bekleniyor. Raporlarda, bölücü örgüt mensuplarının telsiz konuşmalarından elde edilen bilgiler doğrultusunda, “askeri birlik ve emniyet birimlerine sabah erken, öğle yemeği gibi sürpriz saatlerde bombalı araç eylemi yapın” talimatı verdiği belirtiliyor. Son dönemde terör bölgesinde çok sayıda kamu aracı ve sivil araçların çalındığına işaret edilerek bunların büyük bölümünün pikap sınıfı arabalar olduğuna dikkat çekiliyor. Plaka hırsızlıklarının da arttığı önemli bilgiler arasında. Kahpece eylemler için verilen bir talimat da “AMBULANS ÇALIN” şeklinde. Hasta taşıdığı düşünülen ambulanslar da bombalı eylemlerde kullanılacak. Tüm güvenlik birimleri en üst düzeyde 15 Ağustos alarmına geçirildi. 15 Ağustos 1984, PKK’nın ilk silahlı eylem tarihi... Elde edilen bilgiler doğrultusunda “fedai tarzı” kamu kurum ve kuruluşlarına, güvenlik güçlerinin tesis ve araçlarına silahlı, bombalı, roketatarlı eş zamanlı saldırılar bekleniyor. Bu arada Emniyetçe korunan şahısların polislerine yönelik suikastlar da planlanıyor.

Şimdii!..

Recep Erdoğan’ın şu sözlerine bakın;

“Terör örgütü silahları bırakacak, gömecek, üstüne beton dökecek...” Bu kısmı faso fiso!.. “Bu laflara karnımız tok”un da ötesine geçtik.

Esas Erdoğan’ın “Bunlar ne yazık ki çözüm sürecini falan anlayamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse şu anda buzdolabındadır” sözlerine dikkat çekip buzdolabının şifrelerini kırmak zorundayız.

Sözüm ona “analar ağlamasın” diye yıllar önce yollara koyulmuşlardı ama şimdi memleketi ağlatır duruma geldiler. Terör örgütünün 3 yıldır yaptığı yığınakla Doğubayazıt’ta 2 ton patlayıcıyla bir karakola saldırması, durumun vahametini gözler önüne serdi. Sultanbeyli’de önce karakola canlı bombalı saldırı yapıp ardından da silahlı bir çatışmaya giren örgüt var karşımızda. Ne oldu da bugüne geldik? Üç yıl önce sözde çözüm süreci altında PKK’lıların ülkeyi terki söz konusuydu. Ancak bir tek PKK’lı bile ülkeyi terk etmedi. Yalandan gidenler de Kandil’de bomba eğitimi alıp geri döndü. 1999’da PKK ile her türlü mücadele, silahlı kuvvetlerin elindeydi. Oradan da Jandarma ve Emniyet vasıtasıyla mücadele veriliyordu. Öcalan’ın yakalanış sürecinin ardından iktidara gelen AKP döneminde PKK meselesi, “SİYASETLE MÜZAKERE, GÜVENLİK BİRİMLERİYLE MÜCADELE” olarak ikiye bölündü. Sonrasında ise Emre Taner/Hakan Fidan sürecinde PKK ile müzakere kapısı MİT’e aralandı. 2004’te başlayan bu aralama OSLO/HABUR’da tam gerçekleşmeyince iş 2012’nin başında çözüm süreciyle hızlandırıldı. Ancak bu planın işleyişi için GES komutanlığının/istihbaratın MİT’e devri ve terör operasyonlarının valilik onayına bırakılmasıyla birlikte sürecin MÜZAKEREDEN sonra ikinci ayağı olan MÜCADELE kısmı da MİT’e bırakıldı. Müzakereye yoğunlaşan MİT, üzerine aldığı mücadele kısmını tamamen ihmal etti. Peki ne mi oldu, derseniz; önceleri Kandil’de eğitim gören PKK’lı teröristler kırsalda bulunan militanların rehberliğiyle şehirlere geliyor ve buralarda saldırılar gerçekleşiyordu. Ancak bunlar 4 kademede gerçekleştiği için; Kandil/Kırsal/Karşılama/Şehir şeklinde illa ki bir şekilde Jandarma/Emniyet istihbarat izlemesine takılıyor ve PKK’nın bombacıları yakalanıyordu. Emniyet birimleri, Kandil’den yola çıkan PKK bombacılarını İSTİHBARAT/TEKNİK TAKİP-YEREL UNSURLAR/HABER ELEMANI/SIZMA taktikleriyle enseliyordu. Ancak Saray ve SESİK’in MİT üzerinden gerçekleştirdiği operasyonlarla teröre yönelik bu altın halka bozuldu, yok oldu. Son üç yıllık süreçte Kandil’e elini kolunu sallayarak giden şehir PKK’lıları oradaki eğitimin ardından tekrar şehre dönüp bombaları bir bir patlatmaya başladılar. Son dönem istihbarat raporlarına göre, PKK son üç yıllık süreçte 63 ton patlayıcı maddeyi bir şekilde şehir merkezi ve kırsal arasında istifledi. 5 bin kişilik militan gücünü ağır silahlarla donatacak kadar silah yığınağını Türkiye sınırları içinde gerçekleştirdi. Teröristlerin bir kısmının MİT’çi kimliğiyle dolaşması ise ayrı bir hikaye...

Gelelim Erdoğan’ın BUZDOLABI açıklamasının şifrelerine. Erdoğan, Kandil’e mesaj gönderiyor. Hakan Fidan’ı gönderdiği İmralı canisinin, Kandil ve Selahattin Demirtaş üzerinde etkisinin azaldığını görmesi üzerine Demirtaş’ın kulağının çekilmesi ve görevden alınması için Kandil’e işaret fişeği çakıyor. Erdoğan, olası seçimde tek başına iktidar istiyor ve PKK’nın buna razı olmasını bekliyor. Ancak Kandil/HDP kanadı henüz Suriye’de yapılacaklar tamamlanmadığı için barış söylemlerinin ardından alacaklarını alıyorlar. O nedenle Erdoğan’a şu anda istediğini verecek durumda değiller. Ancak öğrendiğim kadarıyla Hakan Fidan’ın bu denklemi bozmak için Erdoğan’a 1 Eylül önerisi yaptığı, bu tarihte İmralı canisinin tekrar bir aktör haline getirilerek Kandil ve HDP’nin ayarlarını tekrar eski konumuna getirilebileceğini söylediği. Erdoğan o yüzden “buzdolabına kaldırdık” diyor, derin dondurucuya bile değil. O nedenle, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na talimat vererek HDP’lilerle görüşülmesini sağlayanlara onay verdi. Bu görüşmede her iki taraf “Dolmabahçe mutabakatına bağlıyız sözlerini” yinelediler. Bülent Arınç’ın “çözüm değil çatışmasızlık süreci olsun” şeklindeki teklifine de Erdoğan sıcak bakıyor. Tabii istediklerini verirsen, filmin -Ankara’ya rağmen- kaldığı yerden devam etmesi planlanıyor. Bugünlerde başkent kulislerinde ABD Büyükelçiliğinde HDP ve bazı Kürt sivil toplum temsilcilerine “operasyonlar 1-2 ay içinde bitecek. Sabırlı olun” mesajı verildiği çokça konuşuluyor.

Daha nasıl anlatayım!..

Yazarın Diğer Yazıları