Amasya Tamimi'yle gelen zafer!
**
Seçim gecesi İstanbul sokaklarına çıkanlar görmüşlerdir; büyük bir heyecan, büyük bir coşku. İzmir Marşı her yeri çınlatıyor. Arada İstiklâl Marşı okunuyor. İnsanlar duraklarda yığın yığın. Toplu taşıma vasıtaları tıklım tıklım. Beylikdüzü'ne, zafer mitingine yetişmeye çalışıyorlar. Arabaların korna sesinden İstanbul inliyor.
Bu zafer şu partinin bu partinin zaferi değildir; bu zafer bütün halkın zaferidir. Bu zafer, Türkiye'yi çıkarlarına kurban edenlere karşı verilen mücadelenin ilk büyük zaferidir. Hiç şüpheniz olmasın; arkası gelecek.
Hakem halktır. İstanbul halkı, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın tekrarlanan seçiminde, hakkı yenilmek istenen adaya çok büyük farkla hakkını vermiştir. Bundan sonrasında inkıtalar oynanacak ve Ak Parti, gururunun, bencilliğinin, parti çıkarını ülkenin ve hatta dinimizin önüne çıkarmanın, kayırmanın, israfın, daha nelerin kendisine nasıl kaybettirdiğini, halkın nihaî bitiş düdüğüyle, çok acı görecek!
Bu seçim, yeni rejimi; tek adam rejimini, parti devletini de sorgulatacaktır.
Bu seçim, Ak Parti içinde hoşnutsuzları da harekete geçirecektir. Kazanırlar veya kaybederler, iç muhalefet mutlaka kendileri sınamak isteyecektir.
Bu seçim, halkın direnci karşısında, Malûm Zat'a ben "Ne dersem o!" dedirtmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığının nasıl bir nimet olduğunu idrak ettirecektir!
Oylar çalınmıştır dediler; asıl halkı suçladıklarını bile anlamadılar; kaybettiler.
PKK başına "Aman yetiş! Kurtar bizi" dediler; kaybettiler.
Rakiplerini Pontusçukla itham ettiler, ülkeyi peşkeş çekmeye kalktılar; kaybettiler.
Biraz akıl yürütselerdi; bu seçimi tekrarlatmazlardı.
Biraz akıl yürütselerdi; halkın nelere galip geleceğini hesap ederlerdi.
Biraz akıl yürütselerdi; insanlarımızın sağduyusunun, ferasetinin hakkı teslim edeceğinin farkına varırlardı.
17 sene Türkiye'yi idare ettiler; geldikleri nokta bu mu olmalıydı? Hezimetle mi gitmeliydiler; şanla şerefle mi?
Ne kadar, "Buradayız, dağılmıyoruz, toparlanacağız..." deseler de yolun sonu göründü.
Elbette direnecekler. Eğer kimsenin hakkını yemezlerse, yetimin cebine göz dikmezlerse, israftan vazgeçerler, hiç olmazsa Saray'ı halka teslim ederlerse, sadece kendilerine Müslüman olmazlarsa, insanlarımız onlara sahip çıkar demiyorum, o çizgiden uzaklaşalı çok çok zaman oldu, bir an düşünür ve düşüşlerini en azından yavaşlatır.
Ülkemiz büyük sıkıntı içinde. Terör belâsından bir türlü kurtulamıyoruz. Ekonomi dibe vuruyor.
"Yukarısı" küçük hesaplarını mutlaka bırakmalı, demiyorum, alışmış artık, ülkemiz için mutlaka ertelemelidir.
PKK başının eteğine yapışma nasıl düzeltilir, bilmiyorum. Halk artık teröre karşı mücadele çağrısını şüpheyle karşılayacaktır. Bir yurt gezisine çıkmalı ve şehit yakınlarının gönlünü almalıdır. Tesirli olabilir mi? Şüpheli.
Alttan alta bir Pontus sevdası ateşlendi. İstanbul bile, "Kostantiniye" denilerek ayrı görüldü, emperyalistlere göz kırpıldı.
Bu hatalar nasıl düzeltilecek? Düşünüyorum düşünüyorum, bir yolunu bulamıyorum.
Osmanlı'nın son zamanları aklıma geldi. Yine halka iş düşüyor.
100 yıl önce 19 Mayıs'ta, Samsun'a çıkılmış, 22 Haziran'da da Amasya Tamimi'yle Millî Mücadele'nin ana hatları çizilmişti.
Nasıl tevafuk ama!