Altın Koza heyecanlı, anılar hüzünlü...
ADANA- Eylül''ün ortası ve hava halen çok sıcak Adana''da... Bir de sinemanın kattığı hareketlilik olunca, Adana bir kez daha Altın Koza Film Festivali''nin heyecanını yaşıyor...
Ancak teknoloji sanatın heyecanını ne kadar ilerletse de, geriye dönüp bakıldığında, adına "Yeşilçam" denilen dönemden geriye sadece siyah-beyaz filmler ve yaşayan çok az sinemacının ilginç anılarından başka bir şey kalmaması hüzün yaratıyor...
Ayhan Işık, Eşref Kolçak, Yılmaz Köksal, Mahmut Hekimoğlu, Hayati Hamzaoğlu, Turgut Özatay, Bilal İnci, Süleyman Turan, Fikret Hakan, Ekrem Bora, Tunç Okan, Fatma Girik ve Cüneyt Arkın gibi Yeşilçam''ın onlarca jönü, aktiristi ve tabii ki yüzlerce karakter oyuncusuyla figüranı yok artık ortada...
İşte bu yüzden festivaller ne kadar yeni heyecanları başlatıyorsa, Yeşilçam ünlülerinin giderek azalması da, bir hüzün olarak hem sinema salonlarına, hem de festival etkinliklerinin köşelerine siniyor...
Velhasıl, bir zamanlar film festivallerinde gerçekleştirilen kortejlerde halkla da buluşan Yeşilçam''ın unutulmazları artık eski filmlerin anılarında yaşıyor...
Oyuncuların hayattaki çok azı ise festivalleri 1960''lardaki heyecanla izlemeye devam ederken, elbetteki gözleri eski arkadaşlarını arıyor...
Yeşilçam''ın en eski yapımcılarından Abdurrahman Keskiner ile 1960''lardan itibaren Yeşilçam''da fırtına gibi esen SODER başkanı Yusuf Sezgin, Adana Altın Koza Film Festivali''nde yan yana gelince, tabii ki kamera arkasında ne kadar ilginç anı varsa ortaya dökülüyor...
Sezgin''in; her yıl yüzlerce filmin çekildiği 1960''lardan itibaren anıları hem güldürüyor, hem de düşündürüyor...
Hele de Hz. Yusuf ve Veysel Karani gibi dini içerikli filmlerin furyaya dönüştüğü bir dönem var ki; Sezgin''in Urfa gibi Güneydoğu kentlerinde yaşadıklarının her biri film senaryosu olabilecek şaşkınlıklar da içeriyor...
YILMAZ GÜNEY''İN TURNALARI...
Adanalı film yapımcısı Abdurrahman Keskiner, Yeşilçam''ın duayenelerinden biri olarak festivalleri İlk günkü heyecanla izlemeye devam ediyor...
Ve tabii ki sinema yazarlarından gazetecilere, Yeşilçam''ın eski oyuncularından yeni sinemacılara kadar herkes onun anılarını dinlemekten keyif alıyor...
Mehmet Güreli''nin çektiği "Bir zamanlar Yeşilçam; Abdurrahman Keskiner Belgeseli" de Altın Koza''da gösterildi...
71 dakikalık belgeselde Keskiner hem sinemaya nasıl başladığını, hem de Yılmaz Güney''le önce nasıl arkadaş, sonra nasıl ortak olduklarını ve neden ayrıldıklarını anlatıyor...
Bu sırada hem İbrahim Tatlıses gibi Yeşilçam''a kazandırdıklarına dikkat çekiyor, hem de sinema dünyasının arka planına ve çok şaşırtıcı olayların yaşandığı setlere ışık tutuyor...
Meraklılar, Keskiner''in yakında piyasaya çıkacak olan, Alican Sekmeç''in kaleme aldığı anılarını kitaptan okuyacaklar ama, belgeselde anlattığı bir anı var ki, hem sinemanın zorluklarını gösteriyor, hem de sıkıntılar arasında umut verici gelişmelerin nasıl ortaya çıkarıldığına...
"Ben Osmaniye''de çiftçilikle uğraşan bir insandım" diye başlıyor Abdurrahman Keskiner sinema serüvenini anlatmaya...
Kendisi gibi sinemacı olan abisi Arif Keskiner, "bazı arkadaşlar oraya geliyor, ilgilenir misin" diye arayınca, Abdurrahman Keskiner''in hem Yılmaz Güney ile dostluğu, hem de sinema yaşamı başlamış...
Yeşilçam''a bir prodüksiyon amiri gibi hızlıca giriş yapan Keskiner, filmlerin en zor üretildiği dönemde bir yandan sinemayı öğrenmiş, diğer taraftan da Yılmaz Güney ile dostluğunu geliştirerek onunla ortak olmuş...
1968''de Adana''nın köylerinde "Seyithan" adlı filmi çekerken yaşanan bir olay ise sadece setlerde yaşanan aksaklıkları anlatmıyor, aynı zamanda çare aranırken ortaya nasıl sürprizler çıktığını da gösteriyor...
Keskiner o filmde unutamadığı bir anıyı şöyle anlatıyor;
"Seyit Han filminin finalinde turnaları görüntülememiz gerekiyor... Ancak o mevsimde bölgeden geçen turnalar nedense bir türlü gelmedi... Bir hafta, iki hafta derken set uzadı ama turnalar yine gelmedi... Ben de ''madem bekleyeceğiz, arada bir film daha çekelim'' dedim... Yılmaz ''Apo bir hikaye buldum. Kameraman turnaları beklesin, sen bana başka bir kameraman bul'' dedi. Ve biz turnaları beklerken o arada, on gün içinde ''Pire Nuri'' adlı bir avantür filmi çektik. Daha sonra bölgeden geçen 5-10 turna ile Seyit Han''ın çekimlerini bitirdik ama Pire Nuri filmi ondan çok daha iyi iş yaptı."
ADANA''DA HER KÖŞE SİNEMA...
26. Adana Altın Koza Film Festivali''nin bugün 5. günü...
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, festivalin açılış konuşmasında, "Yeşilçam''da çıkan filmler önce Adana''nın yazlık sinemalarında gösterilirdi... O film Adana''da beğenilirse, bütün Türkiye''de de tutardı" derken Çukurova''nın sinema için nasıl bir lokomotif görevi üstlendiğine de dikkat çekti...
İşte bir dönem ara verilse de, 1969''dan itibaren kültür ve sanat dünyası için de bereketli bir toprak olan Adana''daki festival bölgeye renklilik katmaya devam ediyor...
6 salonda 200''e yakın film gösterilecek festivalde...
Birbirinden ilginç filmler 5 ayrı kategoride yarışıyor...
50 filmin başvurduğu ulusal uzun metraj film kategorisinde 8 film yarışıyor...
Yarışma filmlerinden üçü dünya prömiyerini, biri de Türkiye prömiyerini altın Koza''da yapıyor...
16 kategoride ödüllerin verileceği festivalde en iyi filme Altın Koza heykelciğinin yanı sıra, 300 bin lira da ödül verilecek...
Altın Koza''da bu yıl ilk kez ulusal belgesel filmler de yarışacak... 53 filmin başvurduğu bu kategoride 10 film Altın Koza heykelciliği için mücadele edecek...
Ulusal kısa film yarışmasında ise yüzlerce başvuru arasında 20 film ön jüriyi geçerek Altın Koza heykelciliğini kazanmaya çalışacak...
Adana''da çekilen filmler arasından 7 eser ise 5000 liralık ödülü almak için yarışıyor...
4 kategoride 23 öğrenci filmi de Altın Koza''da jürinin karşısına çıkacak...
Bu arada sinema severler dünya sinemasının seçkin örneklerinden olan 30 filmi de festival süresince izliyor...
Sergiler, paneller, söyleşiler ve sempozyumların da devam ettiği festival cumartesi akşamı yapılacak ödül töreni ile sona erecek...