Alman üçlüsü Avrupa'yı ve Almanya'yı nereye sürükleyecek?

Alman üçlüsü Avrupa'yı ve Almanya'yı nereye sürükleyecek?

Almanya'nın geleceği ve Avrupa'nın yönü, CDU'nun liderleri Friedrich Merz, Ursula von der Leyen ve Manfred Weber'in işbirliğine bağlı. Bu üçlü, Avrupa'nın geleceğini şekillendirebilir mi?

Avrupa'nın geleceğine dair bir fikir edinmek için merkez sağ Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) bugün Berlin'de gerçekleştirdiği toplantıdan başka bir yere bakmanıza gerek yok.

Almanya'daki Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) Başkanı ve ülkenin en olası müstakbel Şansölyesi Friedrich Merz, yaklaşan seçim mücadelesi için birliklerini harekete geçirmek üzere Avrupa siyasi ailesi EPP'yi toplantıya çağırdı. Avrupa Komisyonu Başkanı ve dokuz ulusal lider bu çağrıya olumlu cevap yanıt verdi.

Friedrich Merz'in Hıristiyan Demokratları ayni CDU ve Bavyera'daki Hıristiyan Sosyal Birliği CSU İttifakı, 23 Şubat'taki Alman Federal Seçimleri'ni kazanması durumunda Avrupa Birliği'ni (AB) taleplerine boyun eğdirmeye çalışacak.

CDU'nun en ideal senaryosunda, Friedrich Merz Avrupa Konseyi liderleri arasında birinci sırada yer alacak, Ursula von der Leyen (CDU) partisinin Berlaymont'un düzenleyici fanatikleri olarak gördüğü kişileri dize getirecek ve EPP parlamento grubu başkanı Manfred Weber (CSU) çoğunlukları belirleyecektir. Ancak diğer koşullarda durum daha karanlık olabilir.

CDU Başkanı, Hıristiyan Demokrat üçlünün 2029'daki görev sürelerinin sonuna kadar AB'nin rekabet gücünü ve güvenliğini güçlendirememesi halinde aşırı sağın Almanya ve Avrupa'da iktidara gelebileceğinden korkuyor.

b1bc3153-fb29-488d-8cce-f0012cbc4d1c.jpeg

JULES VE JİM... VE URSULA

Alman basınında yer alan haberlere bakıldığında siyasi kariyerine 1980'lerde AP milletvekili olarak başlayan Friedrich Merz'in AB'ye ve Fransa ve Polonya gibi müttefiklerle koordinasyona kafayı takmış durumda olduğu gözüküyor.

Almanya'da çıkan bir habere göre mevcut Şansölye Olaf Scholz'un Avrupa politikası konusundaki pasifliğine atıfta bulunarak “Şansölye olarak yine onun gibi birine ihtiyacımız var” sorusu soruluyor.

CDU içinde Friedrich Merz'in Avrupa'ya olan sevgisi ve özellikle de Ekim ayında Brüksel'e yaptığı ziyaretle ilgili pek çok anlatı dolaşıyor. O, Avrupa bölgesini avucunun içi gibi bildiği, AB jargonuna hakim olduğu ve EPP milletvekilleriyle yaptığı görüşmeler sırasında titizlikle not tuttuğu için övülüyor.

6a129d6b-c24f-43b2-875a-6a9ed4eadd14.jpeg

Friedrich Merz'in AB'yi önemsemek için iyi bir nedeni var. Brüksel, onun rekabetçilik ve güvenlik programının büyük bir bölümünün hayata geçirilmesi için anahtar konumunda. CDU'lu aday özellikle, %60'ı AB ile bağlantılı olan Alman işletmelerini felce uğratan bürokrasiyi azaltmayı ve göçü azaltmayı planlıyor. Friedrich Merz ayrıca Avrupa iltica mevzuatını değiştirmeyi ve ön saflarda yer alan ülkelerle işbirliği yapmayı da çoktandır gündeminde tutuyor.

20240113-header-pb-mp-ursula-von-der-leyen-thron-eu-sterne.webp

Şaşırtıcı bir şekilde Alman iş dünyası yanlısı CDU'nun bazı üyeleri Ursula von der Leyen'in Avrupa için Yeşil Anlaşma'sını tüm düzenleyici sorunların kaynağı olarak görürken, Komisyon Başkanı, Friedrich Merz ve Manfred Weber aynı politika yönünde ilerliyor.

Önde gelen Alman siyasilerinden biri “uzun süredir yol arkadaşı olarak birbirlerini en iyi şekilde anlayan Angela Merkel ve Ursula von der Leyen'in aksine”, Avrupa Komisyonu Başkanı ve CDU Başkanı'nın zıt kişilikleriyle “önce birlikte çalışmanın bir yolunu bulmaları gerektiğini” belirtiyor.

500ff61dd99fe8e8e77a6ee581eb99c49c797706.webp

Ancak ikili arasındaki ilişkinin bu kadar sıcak olması beklenmemeli çünkü kaynağa göre iki liderin sahip olduğu gibi bir ilişkinin tekrarlanması zor olacaktır.

Ancak konuya aşina olanlar Manfred Weber'in de dahil olduğu üçlü ilişkinin şu anda “güven dolu” olduğu konusunda fikir birliği sağlamış gözüküyor.

Bu nedenledir ki siyasi kararlar genellikle Berlin ve Brüksel arasında her düzeyde koordineli ilerleyebiliyor. EPP liderlerinin Berlin'de, AB düzenlemelerini tasfiye etme kararlılıklarının altını çizen ortak bir belgeyle sonuçları onaylamaları bekleniyor.

4143edd2-3f73-4fca-9cfd-11e26e4bc4fd-w1024-r1-5031820110309715-fpx48-fpy68.jpg

BERMUDA ÜÇGENİ Mİ?

Brüksel'de sık sık olduğu gibi Friedrich Merz'in istek listesi, mevzuatın orijinal şeklini kaybetme eğiliminde olduğu üç ana AB kurumu arasındaki Bermuda Üçgeni'nde tıkanıp kalma tehlikesiyle karşı karşıya.

CDU/CSU'nun iddialı Avrupa politikalarının Brüksel'de uygulanmasının, özellikle de bürokrasinin azaltılması ve Komisyon üzerinde baskı kurulması söz konusu olduğunda, kolay olmayacağı da uzmanlar tarafından ortaya atılan iddiaların başında yer alıyor.

Avrupa Komisyon'un Berlin'deki 32,000 çalışanının özellikle de düzenleme yanlısı İklim Eylemi Genel Müdürlüğü'nde, rekabetçilik ve deregülasyon konusundaki notu almadığına dair korkular da mevcut. Ursula von der Leyen'in şirketlerin raporlama yükümlülüklerini azaltacak amiral gemisi niteliğindeki AB torba yasası şimdilik yetersiz görülüyor.

Komisyon Başkanı ayrıca göç politikalarının sıkılaştırılması ve çevre düzenlemelerinin geri çekilmesi fikrine sıcak bakmayan Sosyal Demokrat Komisyon Üyelerini de hesaba katmak zorunda.

Diğer partiler de işbirliği yapmama ve güçlü raportörlük pozisyonları yoluyla etki yaratarak Manfred Weber'in parlamentoda çoğunluğu sağlama görevini zorlaştırıyor. Açıkça ifade etmek gerekirse Sosyalistlerin ve Yeşillerin bürokratik yükü azaltmak gibi bir istekleri yok.

Bu nedenle olsa gerek Manfred Weber, Ukrayna, hukuk ve Avrupa yanlısı” güçlerle işbirliği yaparak çoğunluk oluşturmak için sağına döndü ve EPP ile birlikte oy kullanan daha da sağda olanları zımnen tolere etti Fakat bu durumdan herkes memnun değil...

friedrich-merz-manfred-weber-und-ursula-von-der-leyen-1024x538.png

ÜÇLÜ ÇATIŞMA

Yasamanın sınırları göz önüne alındığında, bazıları muhtemel Şansölye'nin Brüksel'e sadece piramidin tepesinden sesleneceğinden korkuyor. CDU sabırsızlansa ve EPP'nin kendi pozisyonunu izleyeceğinden emin olarak Brüksel'e gitmesi de muhtemel gözüküyor.

İlgililerinin hatırlayacağı üzere Friedrich Merz, geçen yıl Şansölye adaylığını teyit ettikten sonra “Komisyon Başkanı ile görüşmek ve önemli olduğunu düşündüğümüz bazı konuları önermek” için Brüksel'e gideceğini kesin bir dille açıkladı. Önceliği arabalardı. Ve daha spesifik olarak bir hata olduğunu düşündüğü içten yanmalı motorlu yeni otomobillerin satışının yasaklanmasına yönelik bir AB planı...

Ursula von der Leyen, Friedrich Merz'in "büyük" planlarını dinlemek için beklemedi ve bunun yerine Amerika Birleşik Devletleri ve İsviçre'ye gitti.

thumbs-b-c-bfba9d90ad87b128558ca9f4b547e9fd.jpg

CDU Başkanı, Avrupa Konseyi'ndeki ulusal liderden oluşan EPP çoğunluğunu diğer kurumlar üzerindeki baskıyı arttırmak için kullanmaya hazırlanırken, Berlin'de ise safları sıklaştırma politikasını da güçlendiriyor.

Friedrich Merz, Ursula von der Leyen ve Manfred Weber %99.9 aynı fikirde olduğu açık. Aşırı sağın da ismi anılanların peşlerine takılmasıyla, geriye kalan %0.1'lik kesim Avrupa'nın geleceğinde büyük bir fark yaratabilir. İşte Avrupa'daki son seçimlerden sonra sıklıkla dillendirilen ve Almanya özelinde ortaya çıkan son durumla daha da alevlenen tartımaların da tam göbeğinde bu soru yatıyor: Azınlığın hükmü, çoğunluğu karanlığa götürür mü? Yahut "Quo vadis Europa?"

meny-quo-vadis.jpg