Peki günlerdir sözünü ettiğimiz ve FETÖ'yü taşeron olarak kullanan küresel kumpasçılar ne yapacaklardı?
İç çatışmalar çıkarıp, Irak ve Suriye gibi ülkemizi bölecekler ve Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırma yolunda çok büyük bir engeli aşmış olacaklardı.
(…)
Katıksız Atatürkçü olduğu ve onun "Tam Bağımsız Türkiye"söylemine yürekten inandığı için FETÖ'cülerin korkunç iftiralarına maruz kalan emekli Amiral Türker Ertürk ülkeyi yönetenlere seslenerek şöyle diyor:
"Emperyalizm Türkiye'de kan dökülsün ve iç savaş çıksın istiyor. Bir şey yaparken 'acaba bu amaca hizmet ediyor muyum' diye düşünün yeter!.."
Sonra da ekliyor:
"Hâlâ Topçu Kışlası yapacağız deniyorsa mesele anlaşılmamış, içinde bulunduğumuz ve hızla sürüklendiğimiz felaketin farkına varmamışız demektir!.."
* * *
Peki felakete doğru sürüklenmekten nasıl kurtulabiliriz?
Parlamenter sistemi, çoğulcu demokrasiyi ve hukuk devletini güçlendirerek…
En önemlisi de dayatmalardan, kutuplaştırmadan, ötekileştirmekten süratle vazgeçip, Atatürk'ün eşsiz emaneti laik Cumhuriyet'in kuruluş felsefesine sıkı sıkıya sarılarak…
Toplumun tüm katmanlarını kucaklayarak…
Herkes şundan emin olsun ki, başka çıkış yok!..
(…) Ahmet Hakan Hürriyet'teki çok okunan köşesinde ne diyor:
"Bugün geldiğimiz noktada seni çok iyi anlıyorum. Ne büyükmüşsün hey Atatürk!.."
Allah herkese Ahmet Hakan idraki nasip etsin!..
Amin…
Uğur Dündar Sözcü
++++
Su uyur düşman uyumaz
----
Tüm Türkiye günlerdir darbeye kilitlendi. Sabah akşam darbe girişimini konuşuyoruz.
Oysa ülkenin binbir sorunu var. "Acı acıyı, su sancıyı bastırır" denir ya… Darbe girişimi de ülkedeki diğer bütün acıları bastırdı. Birden hepsini unuttuk!
Oysa bünyemizdeki hastalıklar devam ediyor. Turizmimiz neredeyse battı batacak, ekonomimiz tehlike sinyalleri veriyor. Güneydoğu'daki, kanlı terör belâsı tüm melânetiyle devam ediyor, bölgede şehitler vermeye devam ediyoruz.
Biz ne yapıyoruz? Uçurumun kenarından dönmenin heyecanıyla, darbe girişimi öncesini ve darbe sonrası gelişen olayları tartışmaya devam ediyoruz.
Artık bu havadan kurtulmamız ve hayatı normale döndürmemiz lâzım.
Bulanık havayı dağıtmak iktidarın görevidir.
50 bin dolayında devlet görevlisi tasfiye edildi. Kurunun yanında yaşlar da yanmışsa bunun giderilmesi gerekir.
İktidar, tasfiye edilenlerin yerine eş, dost ahbap işiyle tayinler yaparsa, yanlışlıklara devam ediyor demektir!
Büyük bir badireyi atlattık, iyi güzel de… Terör devam ediyor… "Su uyur, düşman uyumaz" sözünü unutmamalıyız!
Rahmi Turan Sözcü
+++++
Kışlaya ceza!
----
Başbakan Binali Yıldırım dün Kazan ilçesinde halka hitap ederken çok ilginç bir açıklama yaptı: "Tankların çıktığı, helikopterlerin havalandığı tüm kışlaları kapatıyoruz" dedi.
Darbe girişiminin öfke yaratması olağandır. Ancak devlet adamları öfkeye ölçü koymak zorundadır.
Binali Yıldırım ilk günden beri doğal ve samimi bir halk adamı portresi çiziyor. Mantıklı izahlar yapıyor. O yüzden bu son demeci garip karşılandı.
Bir kışla ya da üsten tank çıkmış, helikopter ya da uçak kalkmışsa bunda o mekânın ne gibi bir suçu olabilir ki? Bu mantıkla darbede görev alan tank ve uçakları da cezalandırmanız, söküp hurdacıya satmanız gerekmez mi?
Atasözü: "Papaza kızıp oruç bozulmaz".
Bu arada askeri liselere karşı benzer öfke dalgaları görülüyor.
Tamamen kapatmaktan söz ediliyor. Söylemeye gerek yok... Binalar, okullar, kurumlar kötü ellerde kötü, iyi ellerde iyidir. Yapıların içini düzeltirseniz sorun çözülür.
Melih Aşık Milliyet
+++++
SUÇ VE CEZA KİŞİSELDİR
------
BİR an için darbe girişimimin başarıya uğradığını düşünelim. Neler olacaktı? Muhtemelen aralarında benim de bulunduğum anti-Fetullahçı gazeteciler toparlanıp hapse tıkılacaktı.
Gazeteler, televizyonlar bir emirle kapatılacak, yöneticileri hapse atılacaktı. Bazı işadamlarının mallarına el konulacak, bazı işadamları hapse atılacaktı.
Devlette büyük bir temizlik yapılacak, öğretmenler, mühendisler, hekimler, hâkimler, savcılar kitleler halinde işten atılacaktı. Bu da yetmeyecek, bunlardan bazıları hapse de atılacaktı. Darbecileri destekleyen bir grup gazetelerinden, televizyonlarından "Vur, vur" diye çığırtkanlık yapacaktı.
Çok şükür ki darbe girişimi başarılı olamadı. Ama bu dediklerim yine olabiliyor.
(…)
Darbeciler yenildiler ve şimdi ezilmeleri lazım, kurunun yanında yaş da yanabilir! Böyle bir anlayış hâkim.
Bu söylediğimi duyacak pek kimse yok ama ben yine de söyleyeyim: Medeni toplumlar, kurunun yanında yaşın da yanmasına müsamaha etmezler.
Suç ve ceza kişiseldir. Birilerinin işlediği suçlar nedeniyle, sırf onlara yakın diye başkaları cezalandırılmaz
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
+++++
O kitapları da mı görmediler
--------
…Eğer bugün "tuğgenerallerin çoğunun FETÖ'cü olduğu" biliniyorsa, TSK yönetim kademesinin darbe girişimi öncesi bilmemesi nasıl açıklanabilir?
TSK içinde böyle bir ihanet şebekesi yıllar öncesinden ve binlerce askeri içine alarak yerleşmişse yönetimler nasıl olur da hiç hissetmez ve anlamaz?
Darbe girişiminden bu yana televizyonlarda "çoğu Balyoz kumpasıyla yıllarca haksız yere hapis yatmış" olan dürüst, başarılı askerlerin açıklamalarını dinliyoruz.
Bu askerler arasında Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel ve birçokları gibi yıllarca Güneydoğu'da terörle mücadele etmiş veya Emekli Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen gibi "Kardak Operasyonu'nu yönetmiş" kahramanlar var.
(…)
Mustafa Önsel'in Nisan 2016'da basılan "Ağacın Kurdu" isimli kitabını aylar önce burada önermiştim. Kitapta olaylar ve şahıslar tarihlerle, isimlerle net şekilde anlatılıyor. Diyelim ki komuta kademesi ve siyasetçilerin TSK içindeki örgütlenmeden haberi yoktu, bunu detaylarıyla açıklayan kitapları da mı görmediler? Bu konuda Genelkurmay'ın açıklama yapması gerçekten gereklidir.
Güngör Mengi Vatan
+++++
Asgari müşterekte uzlaşma şart
-----
… Toplumsal mutabakatın gerçekleşmesi için, demokraside asgari müştereklerde birleşilmesi şart.
Üzerinde uzlaşılmış olan, bu asgari müştereklere dayanan toplumsal yaşam, onlardan güç alarak gelişip demokrasinin temelini ve dolayısıyla güvencesini oluşturacaktır.
Bunun ilk koşulu da, kimsenin ötekileştirilmemesi, din, dil, etnik köken farkı gözetilmeyerek devletin bütün inanışlara ve bütün etnisitelere saygı gösterip eşit uzaklıkta durmasıdır.
(…)
Eğer Tayyip Erdoğan, bu asgari müşterekte buluşmayı ve kuvvetler ayrılığını içine sindirmeyi başarabilirse, hem Türkiye'yi selamete çıkarma yolunda adım atacak hem de iktidarını güçlendirecektir.
Nedersiniz,Tayyip Bey bunu yapabilir mi?
Ali Sirmen Cumhuriyet
+++++++++++
TRAJİKOMİK
------
İŞTE DARBE İLE İLGİLİ BİLDİKLERİMİZİN ÖZETİ
-----
Ekşi Sözlük'te darbe ile ilgili "hayali" bir konuşma gördüm.
İsmini vermeyen biri, şu ana kadar medyaya sızdırılan ifadelerdeki cümleleri kullanarak komutanlar arasında yaşanan diyalogu yazmış.
Okurken hem güldüm hem de "Galiba yaşadıklarımız bu mizahi yazıdaki kadar anlamsız ve komik" dedim.
Gelin Ekşi Sözlük'te okunma rekoru kıran bu yazıyı birlikte okuyalım;
Tümgeneral Mehmet Dişli: Komutanım şu evrakı imzala.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar: Ne belgesi manyak mısınız lan siz.
Dişli: Seni Genelkurmay Başkanı yapacağız
Akar: Ben zaten Genelkurmay Başkanı'yım.
Gen.Kur. 2. Başkanı: Ne oluyor burada?
Dişli: Darbe oldu
2. Başkan: Ne darbesi lan?
Dişli: Ne bileyim, öyle bir söylenti var.
Akar: Nasıl söylenti var. Bana evrak imzalatıyordun.
Dişli: Bana imzalat dediler.
2. Başkan: Kim dedi?
Dişli: Bilmiyorum, tanımıyorum.
Akar: Ne olacak o zaman?
Dişli: Biz sizi bir tutuklayalım, sonra bakalım.
Akar: Sıkmazsan şerefsizsin.
Dişli: Neden sıkayım?
2. Başkan: Darbe var ya…
Dişli: Ne darbesi, kim yapmış?
Akar: Manyak mısınız siz lan?
1. Yaver: Herkes yere yatsın, Akıncılar'a götüreceğim sizi.
Akar: Neden?
Yaver: Darbe var.
2. Başkan: Kim yapmış?
Yaver: Neyi kim yapmış?
Akar: Darbeyi.
Yaver: Ne darbesi?
Dişli: En iyisi Akıncılar'a gidelim.
Akar: Öztürk Paşa da oraya gitsin.
Yaver: O orada zaten.
2. Başkan: O mu yapmış darbeyi?
Yaver: Ne darbesi, darbe mi olmuş?
Akar: Kalkın Akıncılar'a gidelim, yoksa kendimi keseceğim.
AKINCILAR
Öztürk Paşa: Komutanım hayırdır.
Akar: Ne hayırdır?
Öztürk: Ne işiniz var Akıncılar'da?
Akar: Siz getirdiniz ya.
Öztürk: Biz neden getirtelim sizi?
Akar: Darbe olmuş ya.
Öztürk: Ne darbesi?
Akar: Ebenin.. Neyse, sen ne arıyorsun burada?
Öztürk: Darbecileri ikna etmeye siz gönderdiniz ya.
Akar: İşte darbe diyorsun, kim yapmış?
Öztürk: Ne darbesi
Akar: Allah'a imanı olan biri beni vursun.
İmam: Sonra kanlı darbe yaptılar desinler demi, yemezler.
Akar: Sen kimsin ulan?
İmam: Ben Hava Kuvvetleri imamı.
Akar: Tamam sakinim… Öztürk Paşam diğer paşalar nerede?
Öztürk: Düğündeler hocam.
Akar: Haberleri yok mu?
Öztürk: Neden haberleri yok mu?
Akar: Yok bir şey Öztürk yok bir şey.
Öztürk: Komutanım birazdan diğer paşaları da getirecekler düğünden.
Akar: Kim getirecek?
Öztürk: Darbeciler.
Akar: Öztürk buradan sağ çıkalım seni, Dişli'yi ve o yaveri, bu imamın evinde… Tövbe tövbe.
Öztürk: Yav Yaşar sen ne arıyorsun burada?
2. Başkan Yaşar Güler: Zorla beni buraya getirdiler.
Öztürk: Kim getirdi?
2. Başkan: Darbeciler.
Öztürk: Darbe mi yapmışlar?
Dişli: Ya birileri bir şeyler yapıyor ama kimse bilmiyor ne olduğunu.
Yaver: Ya komutanım… Ne oldukları belli olmayan adamları en yakınlarına getiriyor bizim komutanlar, sonra ne oldu…
Akar: O 1 dolarlar ne?
İmam: Büyüden korusun diye.
Akar: Bu kim lan?
Yaver: Valla biz komutan diyoruz, ama bazıları imam diyor. Ben de anlamadım, ne olduğu belli değil.
2. Başkan: Komutanım TV'lerde darbe olmuş diyorlar.
Dişli: Darbe mi? Kim yapmış?
Yaver: Allah memleketi korusun. Ne adamlar var ya, resmen ülkeye ihanet…
Akar: Ulan buradan bir sağ çıkayım ben…"
Can Ataklı Korkusuz