Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, son zamanlarda çok tartışılan hakem kararları ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
Ülker Stadı'nda konuşan Koç'un açıklamaları şöyle:
"Bugün Sevgililer Günü. Biz de sevdiğimiz bir mekandayız şu anda. Bugün tabii çok da güzel konularla karşınızda değiliz.
(Alper Ulusoy'un Soldado'ya kırmızı kart gösterdiği pozisyonla ilgili) Burada hakemin bakışları, vücut diline dikkat edin. Maç sonunda biliyorsunuz hakemler orta sahada beklerler ama Alper Ulusoy oyuncularla birlikte soyunma odasına girdi. Adeta bir şeyler bulup, oyuncularımızı atmak için ve sonunda da Tolgay'ı ikinci sarı karttan attı.
Pek çok takımın onlarca maçında hakem hataları yaşanıyor. Bizim burada olma sebebimiz ise çok daha derindir. Burada olmaktan dolayı da çok mutsuz ve üzgünüm. Biz burada sezonun ilk yarısında aldığımız sonuçlara kılıf arama amacında değiliz. Zaten bunun sorumluluğunun bizler olduğunu hep söyledik. 1-2 hakem hatası ya da verilen, verilmeyen bir kart değildir. Taraftarımızın isteğinden dolayı da değildir. Biz günü kurtarmak için konuşan insanlardan değiliz.
Resmin bütününe baktığımız zaman Fenerbahçe'ye son 4 hafta da sistematik bir müdahale var.
Tam çok da iyi bir dönem yaşamışken oluyor bunlar. İyi bir transfer dönemi geçirmişken... Eş zamanlı bir şekilde hakemler muhakeme yeteneklerini kaybettiler. Bunun olması imkansız olduğu için biz de kasıtlı olduğunu düşünüyor ve ilerleyen haftalar için kaygılanıyoruz.
Biz durupdururken ortalığı yangın yerine çevirmedik. Bursaspor maçında son dakikalarda yediğimiz golün iptal edilmesi gerektiğini tüm otoriteler söyledi. Maç sonu bir reaksiyon vermedik. Malatyaspor maçında mixed-zone bölümünde hakem hatalarına değindik. Kazanmamıza rağmen...
Göztepe maçından sonra ben kendim Divan Kurulu'nda 'İnşallah paranoya yapıyorumdur' dedim. Kayserispor maçından sonra ise mecbur kaldık.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun yapılanma şekline bakalım. Artık herkes Türk futbolunda adalet olmadığını kabul ediyor.
Türk futbolunu yöneten insanların her kulübe eşit yaklaşmaları gerekir. Federasyon yönetim kurulu, kulüp kotası bazlı değil liyakat bazlı seçilmelidir. Kurullara üye alma uygulaması bugün gelinen noktada bazı temsilcilerin ilkeli yaklaşmalarına karşın bazılarının kendi kulüplerine çalışmalarıyla işlevini yitirmiştir.
Formasını üzerinden çıkarmayan kişi ya da kişilerin faydadan çok zarar getirdiğini görüyoruz.
Kendi takımlarına yapıldığını iddia ettikleri haksızlıktan sonra istifa edip daha sonra ne olduysa geri dönüp, 'kulübüme hizmet edeceğim' diyen üyeler gördük. Arka planda neler yaşanabileceğini artık sizler düşünün. Futbolda adil rekabeti sağlamakla görevli kişiler bunlar...
MHK, TFF yönetim kurulunun onayladığı kurul olduğu biliniyor. Ancak futbol ailesinin üyeleri, yani kulüpler tarafından seçilmelidir.
Tamamen bağımsız olarak karar alması gereken MHK'nin baskı altında olmaması için TFF tesislerinde olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Hakemlere ödül ve ceza uygulamaları da çok ilginç. Buna kamuoyunda çok dikkat edilmez. Alabilecekleri ceza ve ödülle yönlendirmek hakemleri çok basittir.
Barış Şimşek VAR koordinatörü olarak atanmıştır. Kayseri maçımızda da VAR hakemiydi. Mehmet Ekici faul çalınmayan bu hareketten sonra 1 ay sahalardan uzak kaldı. Bu maçtan sonra hemen Barış Şimşek VAR koordinatörü olarak atandı. Pazartesiyi bile bekleyemediler. Bizim maçımız cumaydı. Cumartesi atandı. Bu bir meydan okuma mıdır?
Herhangi bir takımın maçını kötü yöneten bir hakemin bir hafta sonra maç alıp, diğer hakemin ise haftalarca maç alamadığını düşünün. Burada hakeme mesaj verilebilir mi? Çok net verilebilir.
Güven ortamını tesis etmek çok mu zordur? Fair play ve saygı ortamının tesis edilmesinin marka değeri açısından da önemine hep işaret ettik. İyi de oynasak kötü de oynasak bu konulara hep dikkat ettik. Kazanırken güzel, kaybederken kötü yüzümüz olmadı. Hiçbir zaman imtiyaz istemedik. Hakemlere düdük astırma gibi bir gayretimiz olmadı. TFF ve kurullarını bu yönde lobi yapmaya tenezzül etmedik. Buna olaylı Galatasaray derbisi de dahil.
Er ya da geç Türk futbolu bu güven ortamına kavuşacaktır. Bu olacak çünkü Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Şu an toplumda futbol üzerinden büyük bir huzursuzluk ve kutuplaşma mevcuttur.
Bugün bazılarının hatırlamaları gereken ise Fenerbahçe'nin tarihinin mücadelelerle dolu olduğudur. 3 Temmuz'da boyun eğmeyen Fenerbahçe yine eğmeyecektir. Fenerbahçe'nin gücü ve kudreti sahip olduğu camiadan gelmktedir. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Emek veren taraftarlar, sporcular var. Futbol bu şekilde ucuz hesaplarla yönetilecek bir mecra değildir. Türk futbolu belirli lobilerle yönetilmemelidir. Yoksa MHK başkanının istifa etmesi çok önemli değildir.. Düzen değişmezse ona benzer bir MHK başkanı gelecektir.
Herkes net bir şekilde sesleniyorum. Çağın şartlarına uygun bir sistem inşa etmek zorundayız. Aksi takdirde bu sistem sürdürülebilir değildir. Bize göre Türk futbolu adaletsiz bir kuvvetin elinde yönetilmektedir.
Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak sadece futbol başarısı için burada değiliz. Türk sporu için buradayız.
Bize bu sene kuvvet veren, açık ara rekor kıran en kötü günümüzde bize detsek olan taraftarlarımıza sesleniyorum. Sizlerle birlikte omuz omuza her türlü engeli aşabiliriz. Bizler şampiyonluk yolundan çok uzak kalmamıza rağmen son olayların taraftarımızla aramızdaki bağı koparmak olduğunu düşünüyoruz. Fenerbahçe başını kaldırdığında engellenemez yükselişi başlayacak. Belki de bu yüzden oluyor bunlar.
Hakem hataları ne bugün ilk ne de yarın sondur. Hakem hataları bir gerçekliktir. VAR bile kullanılırken bu kadar hata yapılıyorsa VAR'dan önce ne kadar masum ne kadarı bilerek siz düşünün. 'Hakemler insandır, herkes hata yapabilir' diyen de bizdik. 'Benim tacım verilmedi.' deyip ortalığı yangın yerine çeviren bir kulüp değiliz. Kulüpler Birliği açıklaması, kamuoyu önünde hakemlerin cezalandırılması ve düdük astırılmasının neler mâl olacağını göstermek içindi. Yarın öbür gün o takımın maçlarına hakemler çıktığında nasıl bir baskı altına gireceğini göstermek içindi. MHK, bir kulübün talebi doğrultusunda hakemleri cezalandırdı. Ne hikmetse MHK başkanı da sürekli Galatasaray maçlarından sonra konuşuyor. Her hata yapana düdük astırırsan hakem kalmaz.
Bu yaşananlardan sonra bu konuda tecrübeli insanlarla istişarede bulundu. Bize hep söylenen 'Lobiniz yok' oldu. Federasyona ne kadar çok insan sokarsan kendini o kadar koruyabiliyorsun. Bunun olmaması lazım. Her kulüpten 3'e temsilci atanması doğru değil. Bizim de var. Belki de seçimlerde oy bile vermeyebiliriz.
MHK başkanı değişmeliydi, değişti. Bu bir çözüm müdür? Mevcut şartlarda değildir. Kamuoyu baskısı oluncaya kadar da istifa müessesi yoktu!
Mevcut başkanımız Yıldırım Demirören başkanlık için doğru bir profildi ama iyi başkanlık için topa girmek gerekir. Yine de nereden bakarsanız bakın İddaa ihalesini alan ile TFF başkanının aynı kişi olmasını geçtim, aynı aileden bile olmamalıdır. Yıldırım bey de gerekeni yapacaktır ama tabii ki başkanımız en doğrusunu bilir. Dünyanın başka bir yerinde devam etmesi zaten mümkün değildir."