Ali Hasanov’dan “jeopolitik” uyarılar!

İstanbul’da bulunan, Azerbaycan’ın önde gelen şahsiyetlerinden ve Cumhurbaşkanı Aliyev’in Baş Yardımcısı Prof. Dr. Ali Hasanov, son uluslararası durumun ne denli “hassas” dengeler üzerinde durmaya çabaladığını adeta ispatlıyor.
Bugün, İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü Seyit Hasan Paşa Konferans Salonu’nda, ünlü Azerbaycan düşünürü ve edibi Hüseyin Cavid’in eserlerinden oluşan, “Hüseyin Cavid-Eserleri” kitabının tanıtımını yapması beklenen Prof. Dr. Hasanov’un, birkaç yıl önce “Jeopolitik” eserinde yaptığı uyarıların yavaş yavaş gerçekleşmesi dikkatleri çekiyor.
Prof. Dr. Ali Hasanov’un büyük özenle kaleme aldığı “Jeopolitik” eserinde, şu paragrafların da yer aldığı hatırlanıyor:
“.../Orta Çağ’dan günümüze uluslararası ilişkilerin ruhunu ve dünya politikasının temel ilkelerini büyük devletler, imparatorluklar, stratejik amaçlar doğrultusunda oluşturulan bloklar ve diğer küresel güçler belirlemiştir ve belirlemeye devam etmektedir.
Gerçekte yeryüzünde ortak yaşam normlarını ve uluslararası davranış kurallarını da bu devletler belirlemekte, kendi iradelerini doğrudan ya da dolaylı yollardan diğer ülkelere kabul ettirmekte, dünyanın jeopolitik haritasını çizmekte, jeopolitik yapılanma sürecini yönetmekte, uluslararası hakemliğe ve yöneticiliğe soyunmaktadırlar.
Modern dönemlerde bu güçler yeryüzünün maddi ve manevi zenginliklerinin, jeoekonomik ve stratejik ham madde kaynaklarının, jeopolitik nüfuz alanlarının paylaşılması, küresel ölçekte ürün ve hizmet fiyatlarının belirlenmesi sürecinde önemli rol oynamaktadırlar.
Diğer devletlere gelince, mevcut olmaya başladıkları günden itibaren ekonomik ve politik bağımsızlıklarını temin etmek, kendilerini büyük devletlerden korumak ve egemenliklerini muhafaza etmek için bireysel olarak ya da diğer devletlerle işbirliği içinde mücadelelerini sürdürmektedirler.
Şekillenmeye başladığı Vestfalya Antlaşması’ndan (1648) bugüne uluslararası ilişkiler sistemi mahiyet ve karakter itibariyle ciddi değişikliğe uğramış değildir, fakat elbette ki bu sistemin öznelerinin ve başlıca aktörlerinin sayısında ve kadrosundaki değişiklikleri istisna tutmak gerekir. Uluslararası ilişkiler günümüzde de yeryüzünün maddi ve manevi zenginliklerinin ve jeopolitik mekânlarının büyük güçler arasında paylaşılması temeli üzerinde kurulmuştur.
Günümüzde başka bir devletin topraklarının bir takım istisnalar dışında açıkça işgali çok kolay olmamakla beraber, başka ülkeler üzerine ekonomik, politik, sosyal iletişimsel ve diğer araçlarla baskı uygulama ve bu ülkelerin sömürme politikası geniş bir yaygınlığa sahiptir.”
Dünkü yazımızda da, belirtmeye çalıştığımız gibi; “Karadeniz ile Akdeniz birbirini hem tamamlıyor, hem de tehdit ediyor.”
Gerçekten de, Karadeniz ve Akdeniz’in gün geçtikçe ısınması komşu ülkelerin yanı sıra belki de en çok Türkiye’yi daha yakından ilgilendiriyor.
Bu arada, dost ve kardeş Azerbaycan’ın gerek ekonomik gerek jeopolitik konumunun, her zaman süper güçleri yakından ilgilendirdiği de biliniyor.
Gerçi, Azerbaycan’ın tutarlı dış politikasının, kendisini özellikle “muhtemel” komşu tehlikelerinden koruduğu da öne çıkıyor.
Öte yandan, özellikle son yıllarda; Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde gelişme olmaması dikkatleri çekiyor.
İlişkilerin Türkiye tarafından dondurulduğu öne sürülüyor.
Her ne kadar; bu önemli iddia ağızdan ağıza dolaşıyorsa da, Azerbaycan’ın ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğu da ifade ediliyor.
Birkaç ay önce, seçim münasebetiyle Azerbaycan’da bulunduğumuz süre içinde, böylesine düşüncelerin ve önerilerin dillendirilmesi bile “umut” veriyor.
Yıllardan beri, AKP iktidarının ihmali yüzünden gelişmeyen Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin, yeniden ele alınması önemli koşul oluyor.
Her iki ülke halkı da, “bir millet, iki devlet” ilkesini asla unutmak istemiyor.
İstanbul Üniversitesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İçtimai-Siyasi Şube’sinin Müdürü Prof. Dr. Ali Hasanov’un, kişisel girişimi ile oluşan etkinlikte, büyük düşünür Hüseyin Cavid’i anlatacak olması bambaşka bir değer taşıyor.
Tabii ki, üstadı dinlerken; Hüseyin Cavid’in yanı sıra, Türk dünyasına layık görünen çirkin ve tehlikeli oyunun safhaları da gözler önüne geliyor.

Yazarın Diğer Yazıları