Ali Hasanov’dan jeopolitik uyarı!
Rahmetli İrfan Ülkü’nün tanıştırdığı Azerbaycan’ın ileri şahsiyetlerinden Ali Hasanov’un büyük bir özenle kaleme aldığı “Jeopolitik” eseri, gezegenimizin ne denli “hassas” dengeler üzerinde durmaya çabaladığını adeta ispatlıyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Prof. Dr. Ali Hasanov eserinde, dünyanın başlıca jeopolitik güç odaklarının, Avrasya coğrafyasındaki çıkarları ile Hazar Denizi-Karadeniz havzasında ve Güney Kafkasya’da izledikleri politikanın Azerbaycan’ın bugünkü ve gelecekteki jeopolitik konumunu ne şekilde etkileyebileceği konularına özellikle temas ediliyor.
“Jeopolitik” sadece öğrenciler ve araştırmacılar için değil, çeşitli alanların uzmanları, devlet görevlileri, politikacılar, milletvekilleri ve entelektüel zümre, için de faydalı bilgiler, öneriler ve yorumlar içeriyor.
Ali Hasanov’un Babıali Kültür Yayıncılığı tarafından kazandırılan 460 sayfalık kitabında ilgi çekici uyarılar bulunuyor.
Girişinde, şu paragraflara da yer veriliyor:
“Orta Çağ’dan günümüze uluslararası ilişkilerin ruhunu ve dünya politikasının temel ilkelerini büyük devletler, imparatorluklar, stratejik amaçlar doğrultusunda oluşturulan bloklar ve diğer küresel güçler belirlemiştir ve belirlemeye devam etmektedir.
Gerçekte yeryüzünde ortak yaşam normlarını ve uluslararası davranış kurallarını da bu devletler belirlemekte, kendi iradelerini doğrudan ya da dolaylı yollardan diğer ülkelere kabul ettirmekte, dünyanın jeopolitik haritasını çizmekte, jeopolitik yapılanma sürecini yönetmekte, uluslararası hakemliğe ve yöneticiliğe soyunmaktadırlar.
Modern dönemlerde bu güçler yeryüzünün maddi ve manevi zenginliklerinin, jeoekonomik ve stratejik ham madde kaynaklarının, jeopolitik nüfuz alanlarının paylaşılması, küresel ölçekte ürün ve hizmet fiyatlarının belirlenmesi sürecinde önemli rol oynamaktadırlar.
Diğer devletlere gelince, mevcut olmaya başladıkları günden itibaren ekonomik ve politik bağımsızlıklarını temin etmek, kendilerini büyük devletlerden korumak ve egemenliklerini muhafaza etmek için bireysel olarak ya da diğer devletlerle işbirliği içinde mücadelelerini sürdürmektedirler.
Şekillenmeye başladığı Vestfalya Antlaşması’ndan (1648) bugüne uluslararası ilişkiler sistemi mahiyet ve karakter itibariyle ciddi değişikliğe uğramış değildir, fakat elbette ki bu sistemin öznelerinin ve başlıca aktörlerinin sayısında ve kadrosundaki değişiklikleri istisna tutmak gerekir. Uluslararası ilişkiler günümüzde de yeryüzünün maddi ve manevi zenginliklerinin ve jeopolitik mekânlarının büyük güçler arasında paylaşılması temeli üzerinde kurulmuştur.
Günümüzde başka bir devletin topraklarının bir takım istisnalar dışında açıkça işgali çok kolay olmamakla beraber, başka ülkeler üzerine ekonomik, politik, sosyal iletişimsel ve diğer araçlarla baskı uygulama ve bu ülkelerin sömürme politikası geniş bir yaygınlığa sahiptir.
Bu durum klasik ve modern jeopolitiğin realist yaklaşımının varmış olduğu ortak sonuç ve kanaatlerdir.”