Kahramanmaraş merkezli depremlerde, yurttaşlara ''ölüm evi'' satan müteahhitlere ilişkin ülke genelinde soruşturma başlatılırken; son olarak, Türkiye''nin en zengin insanlarından Ağaoğlu''nun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu''nun yıllar önceki itirafları da gündeme geldi.
Ali Ağaoğlu yıllar önce çıktığı bir televizyon programında söyledikleri depremden neden korkmamız gerektiğini yine gözler önüne serdi. Çünkü Ağaoğlu çürük binalar yaptık itirafında bulunmuştu. İşte O sözler:
"Karadeniz kökenli bir ailenin çocuğuyum. Babam da inşaatçıydı. Çocukluğumdan beri sektörün içindeyim. Çocukluğum bile inşatta geçti"
İşte bu sözler üzerine spiker soruyu sordu:
-"Siz de yaptınız mı o çürük binaları?
-Evet çürük yapıldı. Yaptık. Herkes yaptı. Malzeme buydu"
Malzeme buydu lafıyla gelen sözler korkunç bir itiraftı. Vatandaş bile bile ölüme gönderiliyor. Referans Gazetesi''ne açıklamalar yapan Ali Ağaoğlu, olası bir depremde uzmanların açıkladığı 50 bin binadan çok daha fazlasının yıkılacağını, can kaybının ise milyonları bulabileceğini belirtmişti.
Ağaoğlu, "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70''i deprem açısından güvenli değil. 1970''li yıllarda İstanbul''un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi''nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul''a ordu bile giremez, ölen şanslıdır" itirafında bulunmuştu.
"HERKES BÖYLE ÇALIŞIYORDU"
O dönem Anadolu yakasında Bağdat Caddesi dahil olmak üzere çok sayıda inşaat yaptıklarını belirten Ağaoğlu, malzeme ve işçiliğin kaliteli olmadığına dikkat çekmişti.
Ağaoğlu, şöyle devam etmişti:
En lüks semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde duruyor, içleri gitmiş. 1970''li yıllar, sanayağ ve benzinin karneyle alındığı zamanlardı. İbrahim Tatlıses''in dediği gibi, Urfa''da Oxford vardı da okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı. Teknoloji yoktu, betonlar kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi. Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir kere çevirip bırakırlardı.
Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim. İşin mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70''i deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor. Binaların 17 Ağustos''ta nasıl karton gibi yıkıldığını unutmamak lazım.