'Algı örgütü' ne yapar?

İnternette İsveç Başbakanı'nın R. T. Erdoğan hakkında söylediği iddia edilen sözler dolaştırılıyor. Bu tür sözler kim bilir daha ne kadar var. Zaten tivit attıklarında da olmayacak söz ediyorlar. Her biri takibe uğruyor, çoğu tutuklanıyor.

Şu sözleri bir ülkenin başbakanı söyleyebilir mi hiç:

"Sanıyorum şu an için Sayın Erdoğan'ın sataşmadığı az sayıdaki Avrupalı liderlerden biri konumundayım ancak açık yüreklilikle İsveç halkına ve Avrupa kamuoyuna ifade etmek isterim ki benim Sayın Erdoğan ile bir söz düellosuna girmek gibi bir niyetim yok. Zira karşı karşıya olduğumuz şey örgütlü bir kör cehalet ve ben bunun ile baş edebilecek alt- kültüre sahip değilim."

Çok çirkin, çok yakışıksız. Macron bile bu kadarına cesaret edememişti. Sadece telefonlarına katlanmaktan bahsetmişti.

Biz de burada R. T. Erdoğan'ın parti taassubunu, kanunî sınırlar içinde olsa dahi muhalefet edenlere "düşmanca" diyebileceğimiz tavrı üzerine gidiyoruz. Ama yukarıdaki sözleri İsveç Başbakanı söyledi diye ortaya çıkmak ve yaymak asla kabul edilemez. Madem İsveç Başbakanı söyledi, o zaman İsveç gazetelerinden kaynağının gösterilmesi, o dilden metnini verilmesi gerekmez mi?! Macron'un hadsiz sözlerinin kaynağı verilmişti.

Bu örneği alışımın bir sebebi var.

Saray kendisini korumak için İletişim Başkanlığı bünyesinde "Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı" adı altında bir "örgüt" kurdu. "Örgüt" yanlış anlaşılmasın, gayr-i kanunî değil!

Dün yazdım... Yıldız Sarayı'nda oturan II. Abdülhamid, "Yıldız İstihbarat Teşkilâtı"nı kurmuştu. Kimileri "teşkilât" Arapçadan gelmiştir; bize arı Türkçe lâzım diyerek "örmek"ten "örgüt"ü uydurdular. "Teşkilât", anladığınız manada; ama, "örgüt" öyle değil. Kanun dışılığı yanında gizli faaliyetleri de tedaî ettiriyor.

Karşı propaganda örgütünün bir görünen, bir de görünmeyen yüzü olacağı açık.

"Ulu Hakan"ın yolu takip edilecektir. Karşı taraftan insanlar satın alınabilir, kendi lehlerinde yazması, konuşması istenebilir. Yurt içinde ve dışında değişik kuruluşlara, halk içine, propagandalarını yapacak, sureti haktan görünecek "kadrolu" kişiler sokulabilir.

Timur'un istihbarat teşkilatını, Timur dönemi yazarının kaleminden aktarmıştım. Timur'un bir hususiyeti daha var; hiç fark gözetmeden, bana karşı olabilir, bu benim düşmanımdır, demeden ilim adamlarına itibar etmiş, onlarla meclis kurmuş, fikir alışverişinde bulunmuştur. Şam'dayken meclisinde yer alanlardan biri de ünlü mütefekkir İbn Haldun'dur. İbn Haldun Kahire'den Şam'a katırla gelmişti. Bu katıra talip olur ve İbn Haldun'a katırın parasını vermek istese de o almaz. (Nedense Katar şeyhinin "hediye" ettiği 500 milyon dolarlık uçak aklıma geldi!) Timur, Kahire'ye dönen ünlü Mukaddime yazarına adam gönderir, parasını öder. (Ayrıntı için bkz. "İbn Haldun'un Katırı" başlıklı yazımız.)

Bu yazımızdan şu cümleleri, Saray'da yeni kurulan "örgüt" için ne derece yararlı olur, bilmeyeceğim, almak istiyorum:

"Mısır Sultanı Ez-Zâhir Berkuk kendisini kadı tayin etmiş. Timur İbn Haldun'u kabulünde, hakkında bilgi alırken, niye kadı tayin edildiğini sorunca şu cevabı veriyor: 'Adalet ve hakkın savunucusu olduğum ve başkalarının etkisinde kalmadı­ğım için.'"

Bizim Saray'da benzer sözleri edecek ilim adamımız var mı?!

Daha Haşhaşîlerin dâîlerine (propagandacılarına) gelemedik. Yazacağız.

Yazarın Diğer Yazıları