Alevlerin ve saldırganların arasında kaldık
Açıkçası okuyucularım günlerdir araştırma haberlere imza atamadığımı fark etmiştir. Ülkemizin başındaki bu yangın felaketi nedeniyle bir süredir bölgedeydim.
Tabii ki çalışmalara katıldım. Elimden geldiğince yardım ettim. Bölgedeki herkes bir ağaç bile kurtarsa kazançtır deyip canını hiçe sayarak mücadele ediyor. Tüm bu mücadele arasında bir de insanlara bölgeden bilgiler aktarabilmek adına katıldığım HalkTV canlı yayınına tanımadığımız kişiler tarafından bir saldırı oldu.
Önce izlenimlerimi aktarmak istiyorum...
Ben ilk başta hem yangınla mücadele edenlere yardım etmek için hem de gazetecilik görevimi yapıp kamuoyuna gerçeği olduğu gibi aktarmak için Bodrum''a geldim.
Gelir gelmez de oradaki yerel müdahale ekibiyle Kissebükü denilen yere gittim. Çünkü Kissebükü''ne çok önem veriliyordu Bodrum''da. Eğer orayı söndüremezlerse bütün Pınarlıbelen Ovası, Kumluk, Güvercinlik, Torba ve arkası tamamen yanacaktı.
Orada çok ciddi bir set oluşturuldu. Oraya ilk gittiğimde de ufak ufak kıvılcımlar ve yangınlar çıkmaya başladı. Hemen arazözler itfaiye ve gönüllüler koşa koşa oraya gittik. Ben oraya ilk gittiğimde tecrübesizlikten spor ayakkabılarla çalışmalara katıldım. Yangını söndürdüğümüz yerde ise artık toprak yanıyordu. Ayakkabımın altı eridi.
İkmal merkezi ile yangının çıktığı yerin arası ise 3-4 kilometre idi. Ve o yol gidilebilecek gibi değildi. Sadece arazi araçları çıkabiliyor. Gönüllüler orada susuz. Tırmıklarla yangın tüpleriyle ellerinden geldiğince müdahale ediyorlar.
Biz oradayken haber geldi Fesleğen''de yangın çıktığını söylediler. Fesleğen normalde Milas''a bağlı ama Bodrum''un üst tarafı... Bilmeyenler için yanan Kissebükü, Mazıköy ve Çökertme''yi düz bir sahil hattı gibi düşünürseniz, Pınarlıbelen, Yeniköy ve Fesleğen de iç taraflara doğru bir hat şeklinde uzanıyor.
Yangın haberi gelince hemen oraya hareket ettik. Ben çekim yapıp bunları aktarmaya çalışırken bu sefer de bize çok yakın iç taraflarda yangın çıkmaya başladı. Gittim, orada 5-6 kişi ve orman işçileri ile itfaiye vardı. Orada insanların çaresizliğini gördüm
Ayakkabımın altı erimişti bana orada yanmaz ayakkabı verdiler. Onun bile altı yandı. Ama su yok, gözlük yok oradaki çoğunluk kadın, korkmuyorlar yangının üzerine üzerine gidiyorlar. Arazözler var ama suları bitiyor. Hortumları kısa kalıyor. Bütün herkes canla başla mücadele ediyor.
Aşağıdaki köylerden üç tane Yörük çocuk geldi. Ayaklarında sadece terlik var. O halde yangına girdiler. Ellerine otları dalları aldılar vura vura söndürdüler. Ama tam yangından çıkacakken bir anda alevler büyüdü. Ateşin arasında kaldık. Daha kötüsü bende ve birkaç kişide maske yoktu duman, nefes alamaz hale getirdi.
Fesleğen''de bunları yaşarken Kissebükü''nün haberi geldi "çok büyük yangın çıktı, yetişin" diye. Biz oradaki ekiplerle Kissebükü''ne hareket ettik. Yangın ilerlemesin diye oluşturulan söndürme hattına gitti herkes.
Jandarma, polis, TOMA''lar, itfaiye, vatandaşlar, kadınlar, gençler canla başla mücadeleye girişti. İnanılmaz uzak bir yer tek şerit yol iki araç yan yana geçemiyor o kadar kötü bir araziydi. Ormanın bir kısmı yandı ama aşağıya inmeden tam yolun sınırında müdahale, sonucunu verdi.
Bu arada saatlerce mücadele ettik ne helikopter var ne uçak var hiçbir şey yok. Orada yangını durdurduk. Sonrasında yangın tüpleriyle soğutmaya giriştik. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, 5 gündür uykusuz vaziyette yangınlarla mücadele ediyor, ayağında spor ayakkabıyla. Sadece o değil bütün belediye başkan yardımcıları belediye ekipleri, çöpçülere kadar herkes söndürmeye geldi. İnanılmaz mücadele verdiler. Son yanan yer de Kissebükü idi orayı da söndürdük soğutma çalışmalarıyla tehlike ortadan kalktı.
Fakat ne yazık ki sanki bu kadar mücadele etmemişiz gibi akşam da haksız bir saldırıya uğradık.
Anlatayım...
Yangından çıkınca Halk TV''de Marmaris İçmeler''deki yayına davet edildim. Oraya gittim. Biz yayındayken 5 kişilik bir grup arkamızdan gelip "bir saniye, bir saniye bunu yapamazsınız durdurun" dediler.
"Burası Halk TV değil mi bizim de söz hakkımız var" deyince Gökmen Karadağ da "Tamam ne ise iletmek istediğiniz, itirazınız, not alayım yayında okuyayım" dedi.
Ama illa canlı yayına katılmak istediler. Televizyonculukta herkes böyle bir durumun olmayacağını bilir. Onlar da "biz size bu yayını yaptırmayız" dedi. İsmail Saymaz, "içinizden bir kişi gelsin canlı yayına katılsın. Yanlış söylediğimiz bir şey varsa itirazını iletin" teklifini söyledi. İçlerinden bir tanesi ise "eğer canlı yayına başlar da aynı şekilde yayın yaparsanız canlı yayına müdahale ederiz" ifadelerini kullanınca olaylar çığrından çıktı.
Bizim kameramanlar aralarında tartışma olunca iş kavgaya döndü. İçinden bir kişi oradaki çöp tenekesini devirip içerisinden soda şişesini aldı bütün görüntüleri ben çekiyorum diye benim üzerime saldırdı. Orada yere düştüm. Sonrasında da polisler geldi. Gözaltına alındılar ama bu yazı yazılırken sadece 1 kişi tutuklama istemiyle adliyeye çıkartıldı. Diğerleri serbest bırakıldı.
Sabaha kadar ifade işlemleriyle uğraştık. Bağımsız gazetecilik ve memleket adına bu kadar uğraşırken halen iktidar yalakası isimlerin oturdukları yerden ahkam kesmelerini ise sizin takdirinize bırakıyorum.
Sonuç olarak; birkaç nokta dışında şimdilik buradaki yangınların ateşi en azından dindirildi. Gelişmeler oldukça aktarmaya devam edeceğim.