Alev Alatlı, Sabah''tan Tuba Kalçık''ın sorularını yanıtladı.
Sol sizce hâlâ aynı nokta mı, değişmedi mi? Mesela CHP...
CHP sol bir parti değil. Tespitleri doğru yapmamız lazım. İlle de tanımlamam gerekirse, elitist muhafazakar partidir. CHP solculuğunun ''durum politikası'' olduğunu düşünürüm. ''Durum komedisi'' gibi yani, hadiselerin dayattığı solculuk.
16 Eylül doğum gününüz. Nasıl bir hayat geçirdiniz?
O yoksul Türkiye''den bugünlere geldik, çok şükür. Hızlı bir ekonomik dönüşüm yaşadık. O kadar hızlı olması da beni korkutuyor. Talepler arttı, kıymet bilinmiyor. Zenginlik ve fakirlik hep vardı ama zenginle fakir arasındaki uçurum bu kadar derin değildi. Zenginler varlıklarını teşhir etmezlerdi. Örneğin, biz dışarıda ekmek bile yemezdik, insanların canı ister diye. Şimdi sergiliyorlar zenginliklerini. Bir de tabii koşullar da eskisi gibi değil. Türkiye''nin karnı doydu. Tokuz, çok şükür. Oysa ben eve çamaşıra gelen bir teyze hatırlarım; çocukları açlıktan ağladığında sussunlar diye dövdüğünü anlatırdı. Abartmış olduğunu düşünmek istiyorum ama gördüklerim doğruluyor. Çok şükür, bugün artık açlıktan ziyade açgözlülük var. Açlık görecelidir, mutlak açlık, alınması gereken günlük besinden mahrum olmaktır. Ben gerçek açlığın ne demek olduğunu bizzat yaşadım, gördüm. O yüzden, siyasi bir söylem olarak açlık Türkiye''nin bugünkü koşullarında inandırıcı gelmiyor. Bir de, bizler komşumuz açken tok uyuyamayan insanlarız. Bizde acından ölen kimse olmaz.
15 Temmuz''a tiyatro diyenler de oldu...
Yakışıksız bile değil, aşağılık bir söylemdi.
Mülteci konusu Afgan sığınmacılar sonrası tekrar gündeme geldi...
Komşunuz açken tok uyuyabilir misiniz? Uyuyabiliyorsanız mesele yok. Uyuyamıyorsanız, aç, hasta insanlar kapınıza gelmişlerse, almamazlık yapamazsınız. Bakmayın siz ülkeye alındılar diye ''kızanlar'' da iş başa düştüğünde insanları ortada bırakmazlar. Mesele muhalefet olsun. Yalnız şunu söylemeliyim. Göç hadisesini ağzımıza yüzümüze bulaştırmadan çok dikkatli yönetmek zorundayız. Meşhur sözdür, hayrı uzatma şerre dönüşür. Şikayetler artar, düşmanlıklar oluşur filan. İşin başından misafirlik koşullarını, süreci, aldı-verdiyi kağıda dökmek lazım ki sonradan kimse küsmesin, mızıkçılık da etmesin.