Alanyaspor maçı üzerinden Trabzonspor!
Bir fırtınadır kopmuş gidiyor!
Ama ne ilginçtir ki, fırtına futbolda "Karadeniz Fırtınası" olarak adlandırılan Trabzonspor'un içinde ve etrafında kopuyor! Yani "fırtına katlamalı olarak kopuyor, yaşanıyor!"
Son olarak da iki Karadeniz takımının (Trabzonspor ile Rizespor) Akdeniz'e (Alanyaspor ile Antalyaspor) konuk olduğu Süper Lig'in üçüncü devresinin ikinci maçlarında fırtınalar koptu.
Küme düşme hattından çıkabilmek için geçtiğimiz hafta Galatasaray'a zirve yarışında en büyük zararı vererek 2-0 galip gelen Rizespor, Akdeniz'de bekleneni veremedi ve 3-1'lik mağlubiyet ile ateş hattında kalmaya devam etti.
Ancak, Alanyaspor ile Trabzonspor arasında ligin zirvesini ilgilendiren ve ligde lideri değiştiren 2-2 beraberlikle biten maçta yaşananlar, haber ve yorumlar Antalya-Rize maçını unutturdu dense yeridir.
Haftaya Başakşehir ile aynı puanla girip, averajla rakibinin önünde liderlik koltuğunda oturan Trabzonspor'a, Alanyaspor karşısında galibiyet şansı verenlerin oranı mağlubiyet ve onunla eşdeğerde olan beraberliğin çok ama çok üzerinde idi.
Bana göre de öyle idi. Hele hele iki takımın kupa finalinde karşılaşacak olmaları nedeniyle saha içinde ortamı gerginleştirmekten kaçınacakları bal gibi ortada idi. Öyle de oldu. Ama dışarısı tam tersi!
Futbolcular arasında nahoş sayılabilecek tek sportmenlik dışı hareket yaşanmadı. Ama sanki "Türkiye'de futbolda nahoşluk olmaz ise bir şeyler eksik kalır" gerçeği hayata geçsin hesabı ile maçtan sonra yöneticiler arasında yaşananlar ortada! Öncesi ve sonrası ile kime ne faydası oldu? Ya da olacak? Hiç kimseye!
O zaman biz yine Alanyaspor-Trabzonspor maçının saha içindeki olup bitenine dönelim. "Dönelim" derken, ikili mücadele olmadan sakatlandıkları için tribünde oturan kaptan Sosa ile Nwakaeme'ye, aynı şekilde kaleci Uğurcan'ın da eklenmesine cevap aramak için saha dışına çıkmayacağız diye bir şey yok!
Başta kaptan Sosa olmak üzere, "Alanya maçında sahada olsa idi, ileride Sörloth'un tutamadığı topu 1 dakika ayağında saklayarak Trabzonspor'un ikinci gölü yememesini, dolayısı ile 3 puan almasını sağlardı" diyebileceğimiz Nwakeame ile bu sezon 91 olan kurtarış sayısını Alanya maçında 93'e çıkaran kaleci Uğurcan tek temas yok iken sakatlar hanesine kayıt edilmişler ise ya antremanlarda teknik ekibin çalıştırma tarzına, ya da sakatlıkları tespit ve tedavi etmekle görevli sağlıkçılara "Bunlar ne yapıyorlar?" diye soru sorulması gerekmiyor mu?
Dahası, "Son dakikada ki topu ayağında tutabilse idi süre dolacağı için Trabzonspor'da gölü yemezdi" diye eleştirdiğimiz Sörloth'un bile sakat sakat oynadığı söylentisine ne demeli! Hadi Sörloth sakat idi topu ayağında tutamadı! Eli ile tutup, sarı kart görme pahasına yarım dakika oyalasa idi olmaz mı idi? Hadi o tutamadı. Hüseyin Hoca, Koray ile Sörloth'u yer değiştirip aynı süreyi imha edemez mi idi?
O ki, önceliği yine Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin; "Her ne arar isen kendinde ara" dediği yerden bakmaya verdik, böyle bir maçta sayabildiğim kadarı ile 40'a yakın bariz pas hatası yapan, topu arkadaşına değil de rakibine atan futbolculara ne demeli?
Yetmedi! İyi güzel, has gol atıyor da; Novak'ın öncelikli görevinin savunma yapmak olduğunu bilmesi gerekmez mi?
Hüseyin Hoca, savunmanın göbeğinde Hüseyin Türkmen'i banko bir futbolcu haline getirmesi için, Campi, Da Costa, Hosseini üçgenine göz atması için artık ne gerekiyor?
Bunları söylerken, kulübede; "Gir sahaya da şu oyunun kaderini değiştir" diyebileceği futbolcusu kıt değil, nerede ise yok denecek kadar az olan Hüseyin Çimşir'e de haksızlık etmeyelim! Ama, hani denir ya; "Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik" denilen bir noktaya varılan bir yerde tepeden tırnağa tek bir kişinin, en küçük bir hata yapmasını dahi kabul etmekte zorlanıldığı bir ruh hali içinde Trabzonspor camiası…
Onun için de futbolu saha içinde oynanır olmaktan çıkarıp, saha dışında dizayn edilir hale getirenlerin cirit attığı bir ortam yaşanıyor olsa da, Trabzonspor'un tüm bu olumsuzlukları hesap ve bertaraf ederek hasret kalınan şampiyonluğu elde etmesi, tamamen kendi işini kendinin görmesi ile olabilecektir.
Daha geride 6 maç daha var. Hem de her şeyin olabileceği, her türlü sonuca gebe 6 maç…