Yeniçağ Gazetesi’ne ve milliyetçi isimlere yönelik kurulan kumpas girişimine tepkiler artarak devam ediyor.
Sabah saatlerinde Ankara büromuzu ziyaret eden Genel Başkan adayı Sinan Oğan’dan sonra, genel başkan adayı Meral Akşener de gazetemize geldi.
Yazarlarımız ve gazete çalışanlarına geçmiş olsun dileklerini ileten Akşener, olayın duyulduğu ilk saatlerden itibaren yazarlarımızın ailesini aramış ve yayınlandığı açıklamayla kumpasa çok sert tepki göstermişti.
BU SAHTE İHBARI KİM YAPTIYSA…
“Öncelikle arkadaşlarımıza geçmiş olsun. Çok şaşırdığım şey, bu sahte ihbarı kim yaptıysa şu anda FETÖ ile yapılan mücadelenin tam kalbine kurşun sıktı. Bu konuyla ilgili zaman zaman uyarılarda bulunmuştum. Bu işin sulandırılmadan götürülmesi yönünde uyarıları dile getirmiştim. Çünkü bazı bilgiler geliyordu. FETÖ denilen yapı çok fazla insanın bu işin içine alınması ve bu işin büyütülüp sulandırılması. Aynı Ümraniye, Balyoz soruşturmaları esnasında her şey birbirine karıştırılması gibi.
Şimdi biz bir muhalefet hareketiyiz. Biz MHP’de bir demokratik hakkı kullanmak üzere yola çıktık. MHP’nin iç işi olan bu iş, birden bire Türkiye’nin en önemli meselesi, iktidar partisinin en önemli meselesi haline geldi. Herkesin meselesi haine geldi.
İÇİMİZDEN FETÖ’CÜ ÇIKMAZ!
548 üst kurul delegesinin imzasıyla olağanüstü kongresi olarak müracaat ettik biz. Yeniçağ Gazetesi olarak siz ülkücü yazarlar, Ankara temsilciliğinizin çalışanları kurultayın yapılmasına yönelik destek verdiniz. Çünkü bu demokratik haktı. Bu hakkın kullanılması esnasında çok ağır bir süreç geçirdik. Şahsım ile ilgili 8 aydır, genel merkezin imalı, havuz medyasının açık, o günkü ismiyle paralelci suçlamasıyla karşı karşıya kaldım. Sürecin tamamında paralelci olmadığım, FETÖ ile ilgimizin olmadığını ispat ederek gittim. 8 aydır bu sorulara cevap veren kişi olarak, herhangi bir FETÖ mensubunun bizim içimizde yer alması mümkün olamazdı. Aşırı bir dikkat sarf ettik.
15 TEMMUZ’DAN İTİBAREN HEDEF ALINDIK
Gelinen noktada 19 Haziran’da kurultayımızı yaptık, bu kurultayla ilgili biz de mahkemenin sonucunu beklemek üzere bir karar aldık. Ardından 15 Temmuz’da bir darbe teşebbüsü oldu. Benimle beraber yürüyen bütün arkadaşlarım bu darbe teşebbüsünü lanetledik. Karşısında yer aldık. O gece saat 01.30’dan itibaren Beyaz TV, A haber, Ülke TV’de darbenin Başbakanı Meral Akşener diye bir suçlamayla karşı karşıya kaldım. Böyle bir şey olmadığını da ispatlamak bana düştü. O zaman bu iftiraları ortadan kaldırabilmek için daha önce demiştim ki bana paralel diyenin kendisi yamuktur. Bunun üzerine bir tv kanalına katılıp elinde belge, bilgi karine olanın bir mahkeme olduğunu, hem de bir darbe mahkemesi bulunduğunu bir terör örgütü üzerinden mahkeme olduğunu buraya götürmeleri gerektiğini, götürmedikleri takdirde büyük bir suç işlediklerini böyle bir belge bilgi karinesi olmayıp da bu iftiralara atanların da tekraren söylüyorum şerefsiz, ahlaksız, alçak, namussuz ve korkak olduğunu ifade ettim. Buna rağmen bugüne kadar bir belge, bilgi götüren olmadı.
GÖZALTILAR ÖNCESİNDE YAŞANAN İLGİNÇ GELİŞME
Biz bir kurultay talebiyle yola çıktık. Bin 140 seçilmiş delegenin oyuyla, seçilmiş Bahçeli’nin seçtiği delegelerin 654 kongre delegesinin katılımıyla kongre yaptık. 548 delege ile de talepte bulunduk. Böyle bir noktada arkadaşlarımızın haksız yere, hem de çok alçakça FETÖ üzerinden göz alına alınmalarına gelmeden önce daha ilginç bir şey yaşandı. Yapılan bir itiraz ile üst kurul delegelerimizin imza sahiplerinin imzalarının gerçek olup olmadığına dair savcılıklara şehirlerde çağrıldı bu imza bana aittir denilmesine rağmen hukukta bilirsiniz ki kişi beyan ettiği zaman üzerine gidilmez. Hayır, sen evet desen dahi doğru değil, otur imza, kalk imza, amuda kalk imza at, sağdan bak fotoğraf, soldan bak, kriminal bir durummuş gibi, önden bak, yana bak şeklinde üst kurul delegelerimize Çin işkencesi yapılmaktadır.
YENİÇAĞ’A KURULAN KUMPAS
Bunun anlamı şu, FETÖ ile yapılan mücadelede bizler destek veren insanlarız, hele bu konuda bu gözaltına alınan Yeniçağ gazetemizin yazarları hakkında her birinin ayrı ayrı yıllardır güçlülerin iktidar mensuplarının dikkatini çekmeye gayret eden arkadaşların olduğunu bilen insanlarız. Demirağ kardeşimin “İmamların Öcü” diye kitabı var. Böyle bir noktada Ümraniye, Balyoz davalarını en iyi takip eden kardeşim burada, o haksızlıkları, çirkinlikleri, takip eden kardeşimiz Demirağ, böyle bir noktada Servet Avcı, partimize sızıyormuş ama Ocak genel başkanı, MYK üyemiz, rozetini bizzat Bahçeli tarafından takıldığı bir kardeşim benim.
GÖZALTILAR FETÖ MÜCADELESİNİN KALBİNE KURŞUN SIKTI
Bizim bu arkadaşlarımızla ilgili olanın adresini doğru tespit ettiğime inanıyorum. Dolayısıyla bu arada Cumhurbaşkanının samimiyetle üzerinde durduğuna inandığım bu FETÖ mücadelesinde bu hareketle Cumhurbaşkanının bu mücadelesinin kalbine kurşun sıkılmıştır. Yani muhalefeti susturmak anlamını taşıyan bir eyleme dönüşmüştür. Bunun hiç kimseye bir faydası yoktur. Dolayısıyla diğer arkadaşlarımız açısından da Adnan İslamoğulları kardeşimiz Ankara’ya gelmedi, yakından takip ediyorum. Bunu kumpas olarak değerlendiriyorum. Böyle bir kumpastan arkadaşlarımızın yüzleri ak bir şekilde çıkacağına inanıyorum. Buradan savcıları, hakimleri, kolluk gülerini uyarmak isterim. Bu tür davranış biçimlerine yarın siyasiler döner der ki geçmişte ve günümüzde gördüğümüz gibi, Allah biz affetsin, kusurumuza bakmayın, ellerini yıkarlar çıkarlar. Dünün en güçlü en şımarık savcısı Zekeriya Öz haline dönmesinler. Hukuk denilen şey terazidir onun için. O terazideki adaletten kaçılması gerekir.
OPERASYON SİYASİDİR
Gözaltına alınan arkadaşlarımıza sorulan soruların bir kısmını biliyorum. Güvenlik güçlerinin öyle bir soruyu sorma hakkı yoktur. “Neden Meral Akşener’i destekliyorsunuz” sorusunu sorma hakkı yoktur. Bu, kişilerin kendi kararıdır, bu siyasi bir karardır. Doğru bir karardır o kişi için. Sonuçları açısından kazanabiliriz kazamayız ona üst kurul delegemiz karar verir. Şiddetle lanetleyerek önceki günde sosyal medyadan paylaşmıştık, lanetledim. Lanetliyorum. Peşinde olacağız, takibini yapacağız, bu tür haksızlıkları bir kez daha tekrarlayayım, FETÖ ile yapılan mücadeleyi sulandıracağını ve bu mücadeledeki inancın vatandaş üzerinde aziz Türk milleti üzerindeki inandırıcılığını kaybettireceğine inanıyoruz. Dolayısıyla bu konuda başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakanı, İçişleri Bakanını ve Adalet bakanını bu konuda dikkatli olmaya, hakkaniyetli olmaya, muhalefetin muhalefetini susturayım derken, böyle bir Türkiye’nin kılcal damarlarına bir terör örgütünü sonra mağdur ve masum haline getirmek gibi bir tehlikeden kaçırmaları gerektiğini uyarmak isterim. Arkadaşlarım çok dik durdu. Dün ben eşlerini aradım. Burada arkadaşlarımızın huzurunda hanımefendilere teşekkür etmek isterim. Hepsi son derece vakur ve dirayetliydiler. Biz acı patlıcanız kırağı çalmıyor.
ARKADAŞLARIMI DEĞİL BENİ HEDEF ALIN
Buradan bir şey daha söyleyeyim; Burada Meral Akşener’in yanında yöresinde beraber yol yürüdüğü ülkücü arkadaşlarını caydırmak için yapılmış bir hareketse ben arkadaşlarımızın saçının teline zarar gelmesini istemem. Samimiyetle bir şey söyleyeyim, buradan açık açık söylüyorum, Cumhurbaşkanına, başbakana, yetkililere bu arkadaşlarımıza eziyet çektirmektense hedef bensem, buyurun kardeşim ben buradayım. Bir yere kaçmıyorum. Ankara’ya gelirken mülki idareye haber verdim. 20 yıldır polis ile geziyorum. Bu devlet eğer kimin ne olduğuna dair bir bilgiye sahip değilse, 20 senedir de kapısının önünde polis olan 4 polisle gezen bir şahıs olarak bu devletin elinde benimle ilgili bilgi, belge yoksa zaten yanmışız biz, ölmüşüz ağlayanımız yok. İş bir siyasi muarızı susturmaksa susmamız mümkün olmaz, ben buradayım, arkadaşlarımıza eziyet çektirmenin bir manası yok. Ben buradayım, buyurun pilavdan dönenin de kaşığı kırılsın.
İSLAMOĞULLARI VE ZORLU NASIL FETÖ’CÜ OLUR
Adnan İslamoğulları, Kerim Çolak gibi gencecik, Kürşad Zorlu gibi, ben onu Kazakistan’dayken aradım. Kürşad Zorlu’nun nasıl FETÖ’cü olabileceğini anlayabilmiş değilim. Kürşad Zorlu hocanın son derece dikkatli bir dili var. Sert bir muhalif de diyemeyiz. Son derece dikkatli bir akademisyen. Akademik bir dili var, büyük haksızlık. Benimle yol yürüyen arkadaşlarımızdan bahsediyorum. Dolayısıyla ben kendi arkadaşlarımızın her şeyine kefilim. Onlara eziyet çektirmek yerine ben buradayım.
SAYIN CUMHURBAŞKANI: “BEN BURADAYIM”
Dolayısıyla asıl işin sahibiyle baş başa, yüz yüze kalmalarında fayda var. Hayatımda hiç kaçak güreşmedim, ben buradan tam vizörün gözüne bakarak sesleniyorum, buradayım kardeşim, boş verin etrafımızdaki arkadaşlarımıza eziyet etmeyi, onlar korkmaz, ateş çemberinden geçmiş kişilerdi her biri. Onlar korkmaz ama yazıktır, günahtır eşleri var. Ben buradayım, kaçak güreşeyim, işin sahibiyle baş başa kalın, hadi bakalım hepinizi bu konuda davet ediyorum. Asıl, dürüst, mert, açık bir mücadeleye. Böyle namertlik olur mu? İmzasız mektup, bu mektubu kim yazdı belli değil. Bu kadar benzemez insanları bu listeye nasıl kodular o da ayrı bir konu. Onun için ben dediğimi gibi, ben arkadaşlarıma kefilim, buradan da sayın Cumhurbaşkanı ve başbakana sesleniyorum, ben buradayım.
TURAN YALDIR OCAK BAŞKANLIĞI YAPMIŞ MYK ÜYEMİZDİR
Turan Yaldır MYK üyemiz. Turan Yaldır Sayın Bahçeli’nin teveccühü ile MYK üyesi seçildi, milletvekili oldu, ocak başkanlığı yaptı. Son derece dikkatli bir dil kullanan bir kardeşimizdir. Şimdi nasıl bir liste bu. FETÖ’cülük ile hiçbir alakası olmayan kardeşimizdi. Nasıl bir listedeki bu özeli olarak sanki FETÖ ile hiçbir ilgilisi alakası olmayan ama sadece kurultay isteyen arkadaşlarımızdan oluşan bir insan gurubu. Böyle bir şey olabilir mi? Sizin için adalet tecelli etti. Bunun için bu dediğim arkadaşlarımız bizimle beraber yol yürüyen arkadaşlarımızla ilgili tecelli etmesi lazım. Böyle bir şey yok ki her şeye cevap vere vere geldik biz.”
SİZ GÖZALTINA ALINDINIZ ONLAR TEŞKİLAT KAPATTI
Akşener dün kapatılan 5 ilçe teşkilatı hakkında sert tepki vererek "Bizim partimizi sadece cunta kapatmıştı. Başka kimse cesaret edememişti. Çünkü parti kapatması genel merkez tarafından Vali’ye yazılan bir yazıyla olurdu. Hâlbuki görevden alınabilirdi ama kapatmak bambaşka bir şeydi. Dün arkadaşlarımız haksız yere gözaltına alınmışken 5 ilçemiz kapandı. Bu kapatma kararları cunta zamanında bile yapılmamıştı. Bu kapatmaları şiddetle kınıyorum." dedi.
Akşener kendisine FETÖ'cü iftirası atanlara bir kez daha "yamuk" diyerek "Benimle ilgili ima halinde yapılmış sonrada havuz medyası tarafından dile getirilmiş paralel iddiasına yönelik söylediğim “yamuk” sözü Genel Merkez’i rencide etmiş. Bu da suç olmuş. Yine söylüyorum bana kim FETÖ’cü iftirası atıyorsa yamuktur, şerefsizdir, ahlaksızdır, namussuzdur, korkaktır. Kimse gözüme bakarak bunu söyleyemiyor. Herkes arkadan bir şey söylüyor. Ben bütün bu iftira atanları yüzüme karşı açık açık konuşmaya çağırıyorum." dedi.
Meral Akşener'in KHK'den dolayı ihraç edilen danışmanı Esma Bekar olayıyla ilgili de "İpe sapa gelmeyen suçlamalar vardı. Çok geniş bir savunma yazmıştım ama yayınlamamıştır. Çünkü Meclis’te benimle çalışan Esma Bekar kardeşim KHK ile görevinden ihraç edilmişti ve canı yanmıştı. Bu kardeşimin ihraç edilmesi de çok ilginçtir. Bana Fikret Hayali’nin eşi Ayşegül Hayali ile Esma Bekar kızımızı bana o dönem Genel Başkan Yardımcımız Deniz Bölükbaşı tavsiye etmişti. İkisini daha önce tanımazdım. Tavsiye üzerine ikisiyle birlikte çalıştım 8 yıl boyunca. Daha sonra benim Meclis Başlan vekilliğim bitti vekil olarak görevime devam etti. Ve Esra Bakar Meclis personeli olduğu için görevine devam etti. Ayşegül Hayali hanım da başka bir vekil arkadaşımızla çalıştı. Hayali kardeşim tabi doğal olarak Devlet Bey’i destekledi, Esra hanım da beni destekledi. Çünkü ikisi de Ülkücü bunların. Daha sonrasında bizim gruptan yapılan şikayetler sonucunda Esma Bekar bir ağır ameliyat sonucunda aldığı raporlardan dolayı soruşturma geçirdi. Bu soruşturmadan Numune Hastanesinin gerçektir demesiyle geri döndü ama ilginç bir şekilde kararnameye girdi. Bu olaydan sonra Sayın İsmail Kahramanı aradım ve devreye girdim. Sayın Kahraman bu olaydan haberdar olmadığını söyledi. Ben Esma hanımın FETÖ ile hiçbir bağlantısının olmadığına kesinlikle eminim. Ama sonuç itibariyle buna yeniden bakacağını söyledi.