İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Evinin önünde gerçekleştirilen provokasyona tepki gösteren Akşener, "Yaşadığımız onca şeye rağmen artık beteri olmaz diyorduk ama Sayın Bahçeli yaptı yapacağını" ifadelerini kullandı.
Af tartışmalarına da değinen Akşener, "Düne kadar ‘idam’ diyerek siyasi rant peşinde koşanlar, bugün aynı şeyi 'AF' diyerek yapmaya çalışıyorlar" dedi.
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın McKinsey açıklamalarını da değerlendiren Akşener, "Damat Bey’in şifası yok ama lafı çok. McKinsey’e karşı çıkmak, ya cehalet, ya ihanettir” dedi. Şimdi eve gittiğinde kayın babanla konuş, aranızda anlaşın. Sayın Erdoğan, yarın ekonomi daha da darboğaza girdiğinde, inşallah 'Damat da beni kandırmış' demez" diye konuştu.
Akşener'in açıklamaları şöyle:
"Geçtiğimiz hafta evimin önüne kadar uzanan hadiseye değinmek istiyorum. Yaşadığımız onca şeye rağmen artık beteri olmaz diyorduk ama Sayın Bahçeli yaptı yapacağını. Türk siyasetine, kara bir leke çaldı. Ne Türkiye ne de Türk Milliyetçiliği için bir gelecek vadetmediğini açıkça ortaya koydu.
Sayın Bahçeli, sen, Cumhuriyetin kurucu iradesinin, Türk milliyetçiliğinin bayrağını düşürdün. Sen onu, saray kapısına serecektin ki, biz razı olmadık. Milliyetçilik saray bahçelerinde kök salmaz. Kongrede önüme çıkacak cesaretin yok. Kendi delegenin karşısına çıkacak cesaretin yok. İstanbul’dan aday çıkaracak cesaretin yok. Millete küfredenler iktidardan aldığı milyarlık ihaleler alanlar hayasızca sokakta geziniyor. Kapalı kapılar ardında Erdoğan bile tavır koyuyor ama senden ses yok.
Dolar 1 TL iken veryansın ediyordun. Dolar 6 TL olmuş şimdi mi susuyorsun. Ben seninle daha fazla vakit kaybedecek değilim. Sanma ki Söyleyecek söz bitti. Sanma ki bu cesur yürekler seni affetti ama memleketin daha büyük sorunları var sen geç köşene otur biz memleket meselelerinden bahsedelim."
"ŞEHİT BABASININ DİLİNDEN İKİ KELİME DÜŞER..."
"İYİ Parti, Türkiye'yi kısır döngüye mahkum eden bu düzene çomak sokmaya devam edecek. Siyaseti, gerçek gündemiyle yani milletle ve milletin dertleriyle buluşturacağız. Türk siyasetinin, saray tiyatrosu olmasına da, ağız dalaşına dönmesine de müsaade etmeyeceğiz.
Unutmayalım burada rahatça konuşabilelim diye kanını sebil eden ana kuzuları, vatan evlatları var. Onlar analarının kuzuları ama Türk yurdunun da fedaileridir. Onlar şehittir ve şehitler diridir. Allah milletimize sabır versin. Allah devletimize zeval vermesin.
Bu topraklarda her şehit babasının dilinden iki kelime düşer; Vatan sağ olsun. Ve o kahramanların gözü yaşlı anaları. Siz yalnızca birer ana değil birer ocaksınız. O ocağı tüttürecek düşmanı güldürmeyeceğiz. Herkes bıraksa bile andımız olsun bu davayı kıyamete kadar güdeceğiz!"
"DÜNE KADAR İDAM DİYENLER…"
"Düne kadar ‘idam’ diyerek siyasi rant peşinde koşanlar, bugün aynı şeyi 'AF' diyerek yapmaya çalışıyorlar. Biliyorsunuz, iktidarın küçük ortağı bir af teklifi hazırladı. Peşinden iktidar, ‘devlete karşı işlenen’ suçları gündeme getirdi.
Terörü finanse eden uyuşturucu kaçakçılarını affedelim diyorlar. Zimmetçileri, rüşvetçileri, yağmacıları affedelim diyorlar. Hırsızları, dolandırıcıları, ihale fesatlarını affedelim diyorlar. Şantajcıları affedelim diyorlar.
Bunlar yeterince utanç vermiyormuş gibi, Türklüğe hakaret edenleri de affedelim diyorlar. Kuru bir inatla, “tekeden süt sağmaya” çalışıyorlar.
Gerekçe olarak da diyorlar ki, kurduğumuz, Cumhurbaşkanlığı sistemi şerefine, bunları affediyoruz. Seçim meydanlarında ‘Bu sistem Türkiye’yi uçuracak’ diyorlardı. El birliği ile kurdukları tek adam sistemi daha 100 gün dolmadan, Türkiye’yi uçuruma sürükledi. Sormak isterim; Bu beceriksizliğin şerefine mi, 50 bin 'torbacıyı' serbest bırakmak istiyorsunuz? Gelecek tepkileri ve eleştirileri iftira ile bastırmak için, ‘Bu cezaları FETÖ’cü hakimler vermişti’ diyorlar.
Af kapsamına almak istediğiniz 160 bin kişinin tamamını, FETÖ'cü hakimler mi mahkum etmiş? Elbette, FETÖ ihanet şebekesinin kurbanı olmuş binlerce insanımız var. Ama sen Devlet'sin. Bu ayrımı yapacak hafızan da, gücün de var.
Aziz milletim, insana karşı suç işleyenlerin Balgat'ı varsa, Devlet'e karşı suç işleyenlerin AKP’si, CHP’si, HDP’si varsa, mağdurların ve mazlumların da, İYİ Parti’si var. Milletin, İYİ Parti’si var."
"ERDOĞAN DAMAT BERAT VE BAHÇELİ'Yİ ORTADA BIRAKTI"
"TSK'ya kurulan tuzaktaki kozmik oda olayında, savcılığı Sayın Erdoğan üstlenmişti. Bu ikinci kozmik oda olayının savcılığını ise, Sayın Bahçeli üstlendi. Damat Berat’ın arkasında durdu, göğsünü McKinsey’e siper etti ancak kayın peder ikisini de ortada bıraktı.
Damat Bey’in şifası yok ama lafı çok. McKinsey’e karşı çıkmak, ya cehalet, ya ihanettir” dedi. Şimdi eve gittiğinde kayın babanla konuş, aranızda anlaşın. Ama bil ki, İYİ Parti, vatanseverlerin yuvasıdır. Biz, ihanet nedir bilmeyiz. Cehaleti ise 15 günde çöken programında ara.
Sayın Erdoğan’ın önüne anketler gelmiş olacak ki, damat falan dinlemedi. O da olmaz dedi. Yarın ekonomi daha da darboğaza girdiğinde, inşallah “Damat da beni kandırmış” demez.
Sayın Erdoğan, ülkeyi yöneten sensin. Ekonomiyi bu hale getiren sensin. Zamların sebebi sensin. Dünya 4D yazıcıları, nesnelerin internetini, sanal gerçekliği konuşurken, ekonomiyi zabıtayla idare edebileceğini düşünmen, Türkiye için zuldür."
"MİLLETE ‘SABIR’ DİYEMEZSİN"
Ülkemiz derin bir ekonomik kriz yaşıyor. Sayın Erdoğan diliyle inkar ediyor ama, yaptıklarıyla da ikrar ediyor.
Son olarak, Pazar günü partisinin kampında, aynı konuşmanın içinde, hem “Kriz yok” dedi, hem de “İşadamlarımız bu krizi fırsata çevirebilir” dedi..
O, krizin siyasi sonuçlarıyla ilgileniyor.
Batan firmalar, işten çıkarılanlar, hayat pahalılığı onun ilgi alanına girmiyor.
Açlık, yokluk, fakirlik onu ilgilendirmiyor. Tek derdi, yerel seçimler.
Zabıta marifetiyle fiyatları kontrol edip, kendini seçimlere atmanın peşinde.
‘En kötüsünü atlattık’ dedikten 1 gün sonra, enflasyon rakamları açıklandı.
Gördük ki, 16 yıl öncesine, iktidara geldikleri güne dönmüşüz.
‘Benim bu işle alakam yok. Zam yapanı zabıtaya şikayet edin’ diyerek, işin faturasını üreticiye, perakendeciye, tüccara kesmeye çalışıyor.
Sayın Erdoğan, ülkeyi yöneten sensin. Ekonomiyi bu hale getiren sensin.
Zamların sebebi sensin.
Dünya 4D yazıcıları, nesnelerin internetini, sanal gerçekliği konuşurken, ekonomiyi zabıtayla idare edebileceğini düşünmen, Türkiye için zuldür.
Yılın bitmesine daha üç ay var. Tüketici enflasyonu yüzde 24 buçuğu, üretici enflasyonu yüzde 46’yı buldu.
Sayın Erdoğan, şimdi ne yapalım? Seni, belediye zabıtasına mı şikayet edelim?
Elektriğe, doğalgaza her ay zam yapıyorsun. Üstelik, emrindeki Anadolu Ajansı’na, bu zamları haber yaptırmayarak, milletin aklıyla alay ediyorsun.
Türk milleti, sokağın köşesindeki manavda fiyatların arttığını, taa Avrupa’daki, Amerika’daki haber ajanslarından öğreniyor..
Fatura geldiğinde anlaşılmayacak mı sanıyorsun?
Bütün haber ajanslarına, bütün televizyonlara, bütün gazetelere el koysan da, hakikati milletten saklayamazsın. Millet, olan biteni, çarşıda-pazarda-faturalarda görüyor.
İYİ Parti de, Türkiye’yi karış karış gezip, anlatıyor.
Etrafımıza ördüğün tecrit duvarlarını, gerektiğinde, kafamızla vura vura yıktık ve milletle buluştuk. Buluşmaya da devam edeceğiz. Buna engel olamazsın.
“Kriz mriz yok” demekle mesele hallolmuyor? Gemimizi batırıyorsun. Buna göz yummayacağız.
Tereddütün olmasın;
Her şeyin yoluna girmesini, biz senden daha çok istiyoruz.
Çünkü bizim, “Krizi fırsata çevirecek” yandaş zenginlerimiz yok.
Biz milletiz. Ve olan bize oluyor.
Sen dünyalığını tuttun. Top atsak yıkılmazsın."
Bize ‘sabır’ diyorsun ama, sen lüksten, şatafattan vazgeçmiyorsun. Süper lüks uçaklarla ilgileniyorsun. Sarayın günlük harcaması 2 trilyonu buluyor. Şunu bir kenara yaz; Sen, bulgur pilavı ve ayranla yetinmedikçe, millete “sabır” diyemezsin.
"BU KAFADA GİDERSENİZ ÜLKEYİ BATIRIRSINIZ"
"İYİ Parti olarak uyardık, ‘bu kafayla giderseniz ülkeyi batırırsınız’ dedik. “Liderler bir araya gelsin ve bu meseleyi etraflıca konuşalım, çıkış yolu bulalım” dedik. Oralı olan yok. Tekliflerimizi çözüm önerilerimizi milletle paylaştık, “Alın uygulayın” dedik. Oralı olan yok.
Ekonomik krizle gerçekten mücadele etmeye niyetin varsa, şu adımları atarak milletimizi ümitlendir, yatırımcılara da güven ver:
1- Varlık fonu başkanlığını bırak.
2- Damadını, Hazine ve Maliye'nin başından al.
3- Yandaşlarınla yaptığın köprü, hastane, hava alanı, otoyol sözleşmelerini masaya yatır ve Türk Lirası’na çevir.
4- Liderleri topla ve istişare et.
5- Sen ekonomist değilsin, bir bilene danış, gemiyi batırma.
Emeklilikte yaşa takılanlar için, Kanun teklifimizi daha önce vermiştik. Geçtiğimiz günlerde de, “Ek Gösterge” kanun teklifimizi verdik. Teklifler yasalaşırsa, kamu personelinin büyük bölümü 3600’den başlayan ve 4800’e kadar çıkan ek göstergelere sahip olacak.
Erdoğan kaldıkça Türkiye kaybediyor. Yılmadan bu gerçeği anlatacağız. ‘Kriz büyüsün ki bunlar gitsin’ diye el ovuşturmayacağız. Sebep oldukları krizin külfetini milletimize yüklemelerine müsaade etmeyeceğiz. Yerel seçimlerden başlayarak da, bayrağı devralacağız.
"5 BİN YILLIK TÜRK DEVLETİ SENİN GİTMENLE YIKILMAZ"
"Yöntemlerimiz daima meşru, ilkeli ve ahlaki olacak. İyilikten, doğruluktan, güzellikten asla vazgeçmeyeceğiz. Bunlar gibi olacaksak, Allah bize nasip etmesin. Bunlar gibi yapacaksak, Allah bize nasip etmesin.
Sayın Erdoğan olup biten her şeyin vebali senindir. Atadığın bakanlara ve bürokratlara çatarak kurtulamazsın. Faiz ve enflasyondan Merkez Bankası ve TÜİK’i sorumlu tutacaksan tavsiyemiz şudur, Varlık Fonu'ndaki gibi Merkez Bankası ve TÜİK’in de başına geç. Ağlama.
‘AKP biterse Türkiye felakete sürüklenir’ diyor. Ne olur mesela? Dolar 6 lira mı olur? Enflasyon %50’lere mi dayanır? Kasada para kalmaz da, İşsizlik Fonuna mı göz dikeriz? Türkiye göçmen akınına uğrar da milletin rızkını 4 milyon Suriyeliye mi yediririz?
Korkma Sayın Erdoğan, 5 bin yıllık Türk devleti senin gitmenle yıkılmaz. Burada İYİ Parti var, burada cesur yürekler var.
Düne kadar 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' diyordu. Şimdi, ‘partimi yaşat ki devlet yaşasın’ diyor. Kendini devlet zanneden bu sakat anlayışın örneği yok. Bu, 14. Lui kafasıdır. 16 yıldır başımıza türlü musibetler açan anlayış, tam da budur."
"YUNAN İŞGALİNDEKİ ADALARIMIZIN TEMİZLENMESİ ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZDİR"
"Dış politikada devletimizin ciddiyetine ve menfaatine halel getirmeyecek her türlü tasarrufu destekleriz. Süleyman Şah Türbesinin asli yeri olan vatan toprağına nakledilmesi ve Yunan işgali altındaki adalarımızın bir an önce temizlenmesi öncelikli hedeflerimizdir.
BOP’çulara ve Avrusyacılara inat, İYİ Parti, Türk’tür, Türkiye'dir."
"SURİYELİLER MESELESİNİ REFERANDUMA GÖTÜRELİM"
"Sayın Erdoğan, AB için referandum lafı ediyor. Yerel seçimlerde büyük bir hezimet yaşayacağını biliyor. Bu nedenle, sıfır riskli bir AB referandumuna giderek, yeni bir kamplaşma oyunu kurmak istiyor. Erdoğan’ın klasik numarasıdır bu; ger, kamplaştır ve kazan.
Buradan bir çağrı yapıyorum; Türkiye’de bir referandum yapılacaksa, buyurun, Suriyeli kardeşlerimize vatandaşlık verilip verilmemesini referanduma götürelim.
‘Büyük birader’ yüksek öğretim yılı açılışında da konuştu. Yüksek öğretimdeki kalitesizlikle ilgili doğru şeyler söyledi. Dün Aziz Sancar’ları yetiştiren üniversitelerimizin, bugün ‘Okumak zararlıdır’ diyen rektörleri var. Bu tamamen Erdoğan’ın eseridir.
İYİ Parti olarak sözümüz ve teklifimiz başından beri bellidir. YÖK bir an önce kapatılmalıdır."
"BU YÜRÜYÜŞ İLHAMINI MUSTAFA KEMAL’DEN ALIYOR"
"İyilik kervanı yola çıktı. İYİ’ler yollara düştü. Bu yürüyüş Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir yürüyüştür. Bu yürüyüş ilhamını, Börte Çine’nin ardında, Ergenekon’dan çıktığımız yürüyüşten alıyor. Bu yürüyüş ilhamını, Ötüken’den kopup Bizans’ın kapısına dayanan Ertuğrul Gazi'den alıyor. Bu yürüyüş ilhamını, Selim Han’ın peşinden, Sina’yı aştığımız yürüyüşten alıyor. Bu yürüyüş ilhamını, bir yaz günü Tuna’yı geçen Evlad-ı Fatihan'dan alıyor.
Bu yürüyüş ilhamını, Dumlupınar’dan İzmir’e, işgalden istiklale koşan Mustafa Kemal'den alıyor. Bu yürüyüşün sonunda; Türkiye’yi akıllı kentlerle ve İYİ belediyecilikle buluşturacağız.
Ceddimizin emaneti, ayetin emridir. Zorluk bilmeyecek, esecek, ama dinmeyeceğiz. Hak yolundan gidecek, Ve asla geri dönmeyeceğiz. ‘Bilsin cihan ki, biz bu cihanın nesindeyiz. Bir ülkünün mehabetinin, zirvesindeyiz’."