AKP/PKK birlikteliğinin tarihi
AKP iktidarı, bir anlamda dünün Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın misyonunu günümüzde üstlenmiş durumdadır. PKK ise Hürriyet ve İtilaf fırkasının bir başka versiyonunu temsil etmektedir. Her iki zihniyet de aynı damardan beslenmektedir.
PKK, bir çeşit maneviyatı olmayan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin, AKP ise İslam Teali Cemiyeti’nin uzantısıdır. Her iki zihniyet de Kuvayı Milliye/İttihat ve Terakki tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından mağdur edildiklerine inanıyorlar.
Üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen, Osmanlının son dönemindeki siyasal duruşlarda çok farklı bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle AKP ile PKK’nın “çözüm” ya da “çekilme” gibi konularda birlikte hareket edebilmelerine şaşırmamak gerekir. Gelinen aşamada iktidar partisi AKP’nin, terör örgütü PKK’yla nasıl muhatap olabildiği konusunda bir soru sormak bu yönü itibarıyla anlamsızdır. Her iki zihniyetin tarihi müktesebatı, aralarında iş birliğini mümkün kılar niteliktedir.
AKP ile PKK’nın ideolojik olmasa da pragmatik ve pratik bağlamdaki iş birliğini İmralı’dan sızan tutanaklardan bile okumak mümkündür. İmralı’daki teröristbaşının şu sözleri, maalesef yabana atılamayacak gerçekleri de içermektedir: “Biz AKP’yi çıkartan gücüz... İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik... Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk!”
Öcalan’ın AKP ile ilgili olarak bu söylediklerini “deli saçması” deyip geçmek doğru olmaz. O, Öcalan ki AKP ve bizzat Tayyip Erdoğan tarafından “Kürt sorununun çözümü” konusunda meşru ve makbul bir muhatap olarak alınıp, ilan edilmiştir. Sözleri 21 Mart’ta Diyarbakır meydanında büyük kitlelere AKP iktidarının verdiği izinle okunmuştur. İmralı’daki hükümlü “İslamcıların kırk yıllık rüyası” ndan bahsediyor. Bu rüyanın, 1908 esas alınırsa 105 yıllık olduğu görülür.
Bu tarihi arka plan, AKP iktidarıyla birlikte -çok kısa bir süre içinde- STK’lar, bürokrasi, burjuvazi, basın, televizyon, akademik, kültürel, sanat ve siyaset dünyasında AKP/PKK işbirliğini kurabilmiştir. Bugün bir tarafında AKP’nin diğer tarafında ise Öcalan/BDP/Kandil zihniyetinin bulunduğu -yalnız İmralı’da değil- her alanda güçlü bir işbirliği
vardır.
AKP ile PKK’nın hem İttihat ve Terakki hem de Türkiye Cumhuriyeti devleti, Atatürk ve Türk milleti konusundaki görüşleri birebir örtüşmektedir.
Kan döken, yol kesen, şantiye basan, insan kaçıran ateist bir örgütle AKP, ortak düşman “Kemalist rejim”e düşmanlık konusunda fikir birliği içindedir. PKK’nın, “Kürtçülük ve bölücülük”, AKP’nin ise İslamcılık adına “Hilafet ve saltanat” konusunda Türkiye Cumhuriyeti’ne itirazları vardır.
Kemalist rejimi (T.C.’yi) yıkmayı ya da dönüştürmeyi PKK silahla, AKP ise siyaset yoluyla; PKK hemen AKP ise zamana yayarak; PKK halka rağmen AKP ise halkla birlikte “hazmettire hazmettire” yapmak istemektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari yapısının değiştirilerek “Kürdistan Federasyonu” kurulması konusunda da AKP ile PKK arasında fikir ayrılığı yoktur, zaman uyuşmazlığı vardır. Başbakan Erdoğan, Kürdistan, Lazistan gibi eyaletlerin 2023 yılında olabileceğini söylerken, PKK bunu hemen talep etmektedir. AKP adını koymadan fiilen özerklik olabileceğini, PKK ise resmen ve açıkça olmasını talep etmektedir.
AKP, Öcalan’ı ve PKK’yı muhatap alarak terör örgütünün tavır ve düşüncelerine değer verdiğini, önemsediğini hatta görüşlerini benimsediğini göstermiş olmaktadır. Nitekim Öcalan ve Kandil’in bir çok talebi bu bağlamda AKP tarafından yerine getirilmiştir.
Bugün için halkın gücünün ve iradesinin temsilcisi olarak devleti AKP temsil ediyor. Devlete karşı olan PKK’yı (Öcalan özelinde) devlete muhatap ve eş değer bir konumda AKP tutuyor. Bir yanda halkın iradesini temsil eden devlet (AKP), diğer yanda ise devletle eşit bir konuma sahip gibi davranmasına izin verilen PKK var.