AKP'nin vebâli...
14 yıllık AKP iktidarının biriktirdiği devâsa problemler devletin bekâ sorununa dönüşüyor...
Seçim sandıklarından çıkan yüzde ellilik oy oranlarıyla 14 yıldır iktidarını devam ettiren AKP, yüzde ellilere rağmen aslında devleti yönetmediği ve devletin yönetimini ancak paylaşabildiği gerçeğiyle yüzleşiyor...
Devlet dediğimiz aygıt en basit tâbiriyle bürokrasiden oluşuyor ve görüyoruz ki ve en başta AKP iktidarı görüyor ki devlet bürokrasisi yalnızca AKP'nin değilmiş...
Yüzde ellilik oy oranıyla elde edilen tek başına iktidara rağmen, iktidarın dışında bir yargı, iktidarın dışında bir eğitim, iktidarın dışında bir emniyet, iktidarın dışında bir istihbarat, iktidarın dışında bir ordu, iktidarın dışında bir sağlık, ilâ âhir...
Bunun tek müsebbibi de AKP iktidarları...
Devleti, iktidarı, sandıktan çıkan millî irâdeyi ve bürokrasiyi pervâsızca ve devlet aklı olmaksızın paylaşmanın neticesi bu...
MİT krizinde fark edilen ve 17-25 Aralık'ta toslanan bir gerçek bu...
Atı alanın Üsküdar'ı değil, Atlas Okyanusu'nu geçtiği bir vakıa...
Yalnız 17-25 Aralık'ta değil, açılım süreci ve barış süreci denilen aymazlığın vardığı nokta da bundan farksız...
Dağlara barış geldi, Cudi'de artık bomba değil mangal dumanları tütüyor, PKK silah bırakıyor gibi herkesin yalan olduğunu bildiği, hatta bu yalanın bizzat Cumhurbaşkanının, zamanın Başbakanının iki yıl sonra, "Açılım sürecinde silah depolamışlar" veya "Silah bırakmadıklarını biliyorduk" gibi açıklamalarla itiraf edildiği, iktidara yakın gazetecilerin her akşam ekranlarda Öcalan güzellemeleri yaptığı bir dönemin de sonuna gelindi...
Bizzat Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Bunlar eğitim yerine terör örgütünün amaçlarına hizmet eder noktaya gelmiş" dediği 14 bin öğretmenin varlığını açıkladığı bir feci durum söz konusu...
Açıklanan yalnızca 14 bin öğretmen...
Ya yargıdaki PKK'lılar!
Ya sağlıktaki PKK'lılar, Van'da yaralı askerimizi öldürmeye kast eden hemşire örnekleri!
Ya üniversitelerdeki PKK'lılar?
Ya barış bildirisi adı altında PKK'ya destek veren akademisyenler!
Ya devletin diğer aygıtlarındaki PKK'lılar!
Ya TBMM'de poşularıyla fotoğraf veren PKK'nın TBMM temsilcileri!
Bunlar ne olacak?!
AKP iktidarı varlığımıza, bekâmıza yönelik 15 Temmuz saldırısıyla birlikte başlattığı FETÖ operasyonlarının aynısını, aynı kararlılıkla PKK için de yapabilecek mi?
Bu 14 bin öğretmeni ihraç edecek mi ve bürokrasideki diğerlerini?
AKP'nin üzerindeki tarihî bir vebâl ve bir vazife olarak duruyor bunlar. Çünkü hepsinin ağırlıklı olarak müsebbibi kendisi...
Tarihî bir vebâl ve vazife bu...
Ve ayrıca kendi içindeki FETÖ varlığına son verecek mi, arınmayı kendisinde de gerçekleştirecek mi?
Açılım sürecinin mimarları çıkıp "hata ettik" mi diyecekler yoksa "kandırıldık" mı diyecekler? Her iki halde de gereği yapılacak mı? PKK'nın para kaynakları, üniversitedeki kaynakları, medyadaki kaynakları, bürokrasideki kaynakları, siyasetteki kaynakları kurutulacak mı?
Yani, dert bir değil, elvan elvan...