AKP'li muhaliflerin sabrı taştı...

Ekrem İmamoğlu, 2 seçim üst üste kazanarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı perçinledi... Hep söyledik, bu sadece İstanbul'un seçimi değil diye... Türkiye'nin önüne yeni bir dönem açılıyor. 31 Mart ile başlayan ancak 23 Haziran'da son nokta konulabilen mahalli seçim sonuçlarına dikkatle bakmak lazım. Muhalefet, özellikle kazandığı büyükşehirlerle hem nüfusun büyük bölümünü ve de neredeyse Türkiye ekonomisinin yüzde 70'ini yönetebilme fırsatını ele geçirdi. Her şeyden önemlisi, demokratik parlamenter rejime tekrar dönülebilmesi için umutlarımızın daha da kuvvetlendiği bir sürece girdik. En baştan söylemeliyim; siyasi partiler dahil ülkemizin tüm sivil güçleri bugünden tezi yok hemen çalışmaya başlamalı. Ne için?.. AKP ve küçük ortağının delik deşik ettiği, yamalı bohçaya çevirdiği Anayasa'yı Türkiye'ye yakışır bir hale getirmek için. Gün geldiğinde zaman kaybetmeden yürürlüğe koymak için!..

İstanbul'da seçim bitti ama sonuçları Ankara'nın iç siyaset gündemini bir süre daha meşgul edecek. Dış siyaset, ekonomi ile birlikte iç siyasette meydana gelebilecek yeni dalgalanmalarla oldukça sıcak bir yaz daha geçireceğiz. Dün, çok sevdiğim bir dostumla İstanbul seçim sonuçlarını konuşuyorduk. Öyle bir yorum yaptı ki uzun lafa gerek bırakmayacak cinsten. Dostum, "Ben çok ülke gezdim. Çok farklı kültürler tanıdım. Ben başka bir yerde rastlamadım. Çocuğunu havaya atarak seven tek milletiz" dedi.

Seçimde galip gelen isim neden kazandı?.. Kaybeden ne hatalar yaptı?.. Bunlar seçim klasiklerimizdir. Çoğu zaman beylik laflardan öteye gitmez. Öznellik hep işin içerisindedir. Konjonktüre göre değişen çıkarlarda... İleriye dönük yeni hesap ve kazanç arayışlarında... Çok dikkatle önümüze bakmalıyız. Türkiye için!.. Vakit kaybetmeden... Türkiye, uğradığı ağır hasarları en kısa sürede nasıl giderir?.. Türkiye, sadece belirli bir zümrenin veya ailenin değil, herkesin mutlu, güvenle,insanca yaşadığı bir ülke haline nasıl getirilir?.. Çocuklarımıza, yaşanabilir bir ülke bırakabilmek adına neler yapılabilir?.. Bunlara kafa yormalıyız... Birbirimize güveni yeniden tesis etmeliyiz... Devletin harap olan kurumlarını onarıp eskisinden daha iyi hale getirebilmek için çözüm üretmeliyiz. Bana göre değil, bize göre anlayışıyla!..

***

Hemen deyivereceksiniz, "Burada en önemli görev siyasi partilere düşüyor" diye... Ardından, soruyu yapıştıracaksınız, "Seçim yenilgisinden sonra iktidar partisinde durum nasıl? Oradaki yeni oluşum hareketleri ne alemde?" diye... Sıcaklığını hep koruyan, sürekli konuşulan, Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma arayışları, 23 Haziran akşamı seçim sonucunun netleşmesiyle yine siyaset kulislerinin en hararetli gündem maddesi haline geldi. R. Erdoğan, parti vitrini ve kabine de revizyon yapar mı?.. Bugüne kadar duyduğunuz iddiaların üstüne biraz daha eklenerek konuşuluyordu. Yenilgi faturasını damat Berat Albayrak'a da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya da, her ikisinde birden kesenlerde vardı. "Erdoğan, kritik bir noktaya geldi. Albayrak ve Soylu'dan kurtulur, yakın çevresine çeki düzen verir, Türkiye ittifakını tesis etmek için uğraşırsa kötü gidişin önüne geçebilir" diyenlere de rastlanıyordu. Bugün toplanması beklenen AKP Meclis grubu ve MKYK'sında Erdoğan'ın vereceği mesajlar merakla bekleniyor...

AKP iç muhalefetinde son durum ne?.. AKP'de milletvekilliği de yapan ve Ahmet Davutoğlu'na yakınlığıyla bilinen Selçuk Özdağ, vakit kaybetmeden İstanbul seçimlerinde ağır yenilgi alan AKP'yi eleştirdi. Özdağ, "Bu seçimin sonuçları İstanbul ile sınırlı kalmayacaktır. Başka siyasi yansımaları da olacaktır" dedi. Özdağ, seçim sonuçlarına göre İstanbul'dan sonra AKP'nin düşüşünün diğer illerde de devam edeceğini belirterek, Ahmet Davutoğlu'nun sloganı olan "ya yeni hal, ya yeni hal" sözlerini kullandı. Özdağ'ın sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, "Davutoğlu'nun kararlılığının teyidi" olarak yorumlandı. Ali Babacan'ın Ankara'da geçen Cumartesi günü katıldığı bir düğünde, "Önümüzdeki hafta yoğun istişarelere başlayacağız" değerlendirmesi AKP kulislerinde yeni yorumlara yol açtı. İddialar şöyle; "Ahmet Davutoğlu parti kurarsa en az 30-35, Ali Babacan parti kurarsa 40-45 civarında milletvekili AKP'den kopar". Babacancılar, "Eğer Ali bey bir parti kurmazsa, hepimiz Davutoğlu'nun peşine gideriz diyorlar. Anlayacağınız, 23 Haziran'ın ardından 80 civarında milletvekilinin AKP ile yolları ayırabileceği konuşuluyor...

Bir diğer konu;

Seçimin kaybedeni ve de kaybettireni Doktor Devlet Bahçeli her ne kadar ilk akşamdan "istemezük" açıklaması yapsa da erken seçim tüm sıcaklığı ile gündeme girdi. "Bu böyle gidemez" diyenler, önümüzdeki sonbahara erken seçimin kaçınılmaz olduğunu iddia ediyor. AKP içinden kopmalarla oluşacak yeni parti/partiler Türkiye'nin sorunlarına çözüm olur mu?.. Sorunun cevabı, hayır!.. Bu cevabı ben vermiyorum, 31 Mart ve 23 Haziran tarihleri verdi. Bence bu seçimlerin en önemli sonucu da bu. Millet, AKP içinden önerilen her türlü formüle kesin bir tavırla kapılarını kapattı. Objektif bir şekilde görmek gerek, rüzgar, tüm kuvveti ile CHP'nin arkasında esiyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve yerli/millî sol, ülkenin her kesimini sevgiyle kucaklayan, sorun değil çözüm üreten çıkışında samimi olduğunu göstermeye devam ederse, ister erken ister zamanında olsun, millet vıcıklaşan, bayağılaşan merkez sağ anlayışa esaslı bir şamar atacak!... Bu derste onlara çok lazım!..

Yazarın Diğer Yazıları