AKP’de panik belirtileri!
Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yiğit Bulut, Hürriyet gazetesinin, “Yüzde 52 ile seçilen cumhurbaşkanına idam” şeklindeki Mursi manşetiyle, Cumhurbaşkanına, “Seni asarız” mesajını verdiğini iddia ederek “Benim 2 tane ruhsatlı silahım ve onlara ait yüzlerce mermim var son kurşunum bitmeden Beştepe’nin kapısından kimse giremez” dedi!
Bu tür tutumlar, uydurma mağduriyet yaratma girişimleridir ve komiktir. Yani Erdoğan’ı Hürriyet gazetesi mi astıracak?
* * *
Bu çıkışlar, aslında komik olmanın da ötesine panik işaretleridir. Panik o kadar büyük ki Ahmet Davutoğlu da “TÜSİAD’a buradan çağrıda bulunuyorum, her fırsatta hükümeti eleştirmek için açıklama yapıyor, çıksınlar istatistiksel hesap versinler; asgari ücret 1500 lira olursa kaç iş yeri kapanır, asgari ücret 5 bin lira olursa açık iş yeri kalır mı?” deyiverdi.
Asgari ücretin 1500 lira olmasına karşı çıkmak için TÜSİAD’dan medet ummak, onları yalan söylemeye teşvik etmek, panik işareti değil mi?
“Yalan” diyorum. Çünkü asgari ücretin 1400 veya 1500 lira olması, dar gelirlilerin tüketiminin artması demektir. Tüketim arttıkça, daha fazla üretim gerektiğinden yeni iş yerleri açılır. Böylece işsizlik de azalır.
* * *
AKP iktidarının ekonomik politikalarında etkin olan Ali Babacan ise muhalefetin seçim vaatlerini kastederek “Eğer bir taahhüt varsa, bunun da kaynağı çok açık bir şekilde ortaya konulamıyorsa bunun arka planında bir enflasyon niyeti vardır” dedi.
Bu da gerçek değildir. Üretim artarsa, enflasyon olur mu? Aksine enflasyon düşer.
Babacan, söz konusu seçim vaatlerinin cari açığı artıracağını da öne sürüyor. Bu da doğru değil! MHP adaylarından Durmuş Yılmaz’ın söylediği gibi “ülkenin kaynaklarının nasıl kullanılacağı, nasıl paylaştırılacağı, siyasi bir tercih meselesidir.” Yani kaynak var.
Babacan, otomotiv işçilerinin iş bırakma eylemi hakkında da “Bu konular durup durup da seçime 2-3 ay kala gündeme geldiğinde ister istemez bizde bazı şüpheler oluşturuyor. Zamanlama açısından manidar” dedi.
Bütün bunlar, iktidardan gitme korkusunun, paniğinin dışa vurumu değil mi? AKP, halkın asgari refah seviyesinin yükseltilmesi projelerinden neden rahatsız oluyor ve niçin muhalefetin projelerini tartışıyor!
Kaybedeceklerini şimdiden kabul mü ediyorlar?
HDP, gerçek kimliğini açıkladı!
HDP’nin seçim bildirgesinde “Soykırım ve katliam yapılan halklardan devlet adına özür dilenecek. Devlet tarafından el konulmuş vakıf malları iade edilecek, devletin tasarrufundan doğan maddi zararlar tazmin edilecek” deniliyordu.
HDP Şişli örgütü ise 19 Mayıs’ı kutlamak yerine, Yunanistan’ın yaptığı gibi bu günü “19 Mayıs Pontus Rum Soykırımı Anma Günü” olarak ilan etti. 353 bin Rum öldürüldüğünü, 1 milyon 250 bin Rum’un mübadeleyle sürgün edildiğini ifade ederek, “Bu acı hepimizin” mesajı verdi.
“Hepimiz” derken, Türklerin veya
temsil ettiklerini iddia ettikleri Kürt kökenli vatandaşların değil Yunanistan ve Ermenistan iddia ve taleplerinin sözcülüğünü yapmış oluyorlar! Böyle mi Türkiye partisi olacaklar?
Birinci Dünya Savaşı sürecinde şehit olan beş milyon Türk evladı hiç akıllarına gelmiyor. Oysa o beş milyonun içinde Kürtler de nüfusları oranında vardı değil mi?
Daha önce “HDP, Ermenistan partisi mi?” diye sormuştum! HDP, aynı zamanda Yunanistan partisi midir?
Anlaşılıyor ki asıl hedeflerini ve asıl kimliklerini ortaya koymanın zamanının geldiğine inanıyorlar. Zaten Avrupa Ermeni Federasyonu da “HDP’ye oy verin” çağrısı yaptı!
HDP “Kürt” göstererek Ermenistan ve Yunanistan’ın emellerine hizmet ettiğini artık saklamıyor.