Cumhurbaşkanı Erdoğan çevresine, "Hasbi (gönüllü) olun hesabi değil. Parti, hasbilikten hesabiliğe savruldu" tespitini yapmış.
"Böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz" sözünün ardından "Belediye başkanları görevden alınacak mı?" sorusuna ellerini havaya kaldırarak yanıt vermiş.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP'deki hesabiliğin büyük bir sorun haline geldiğini görmüş. Onun için ikaz ediyor.
Bugün AKP'nin üst elitinin kahır ekseriyeti, AKP'nin idealleri için değil kendi hesapları için AKP'de olduğu ortadadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Belediye Başkanları görevden alınacak mı?" sorusuna verdiği tepki ortadayken Kadir Topbaş'ın damadının FETÖ'den serbest bırakılması manidardır.
AKP'de Erdoğan'ın partiye dönmesiyle birlikte birçok şeyin değişeceği anlaşılıyor ama bunun bir zamanlama meselesi olduğu da açıktır.
AKP iltihaplı yapıdır
On beş yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir siyasi hareketin, meşru gördükleri ve aynı menzilin yolunu birlikte yürüdüklerini söyledikleri gruplarla iç içe, kol kola, yan yana olmaları doğaldır.
17/25 Aralık sonrası AKP'nin bir anda FETÖ'den temizlendiğinin söylenmesi eşyanın tabiatına aykırıdır.
Süreçte FETÖ'yle her anlamda fotoğraf karesine girmeyen AKP'nin tepe yöneticisi yok gibidir.
AKP'nin iktidar elitlerinin herhangi birisi hakkında FETÖ dolayısıyla işlem yapılması, aynı suçu birlikte işledikleri diğerlerini zincirleme olarak gündeme getirecektir.
AKP'nin üst kadrolarının FETÖ'yle ilişkileri konusunda birbirlerinin ellerinde yeterli kanıtlar vardır.
Sonuçta birisi FETÖ'ye parsel parsel arsaları, diğeri devlet kadrolarını bir öteki de ihaleleri peşkeş çekmiştir.
Sorumlulardan birisi hakkında yapılacak işlem zorunlu olarak diğerlerini de aynı girdabın içine sokacaktır.
AKP'nin üst elitlerine yönelik FETÖ operasyonunun iktidar zafiyeti doğuracak kadar vahim sonuçları olacaktır.
Onun için "siyasetin tepesinde olan FETÖ'cülere niçin dokunulmuyor?" sorusu anlamsızdır.
FETÖ ve çözümcüler yönünden AKP iltihaplı yapıdır.
Damat sorunu!
Sonuçta kendi yurttaşını, polisini ve Meclisini bombalayan hain bir örgütten söz ediyoruz.
Orta yerde ABD'den Türkiye'yi CIA ile birlikte dizayn etmeye kalkışan meczup bir yapı var.
Devletin ve toplumun kılcal damarlarına kadar sızdırılmış sinsi bir hareket söz konusudur.
FETÖ ile ilişkili olarak açılan davalara bakanların, onlarla ilgili operasyonları yürütenlerin dahi FETÖ'cü olduğu iddiasıyla tutuklandığı, ihraç edildiği, haklarında davalar açıldığı biliniyor.
Bu şartlarda FETÖ'den tutuklu İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadının serbest bırakılması yaygın tepkilere neden oldu.
Başbakan Binali Yıldırım'a "Çok sayıda serbest bırakılmalar oluyor. Kadir Topbaş'ın damadının serbest bırakılmasının siyasi olduğu konuşuluyor" diye soruldu.
Binali Yıldırım soruyu "Biz mücadelemizi yaptık. İş yargının... İsimler üzerine yorumlar yapmak yanlış olur." diye cevapladı.
Seçimlerin erkene alınması!
Bu nedenle FETÖ'nün AKP'deki siyasi kanadıyla mücadele bilinçli olarak seçim sonrasına ertelenmiştir.
Bu AKP'nin iktidarda zafiyet yaratmamak için başvurduğu bir stratejidir.
Şöyle ki; 17/25 Aralık yolsuzluğuna adı karışan bakanları Yüce Divan'a göndermek de süreç içinde AKP için riskli görülmüştü.
Ancak 17/25 Aralık yolsuzluğuna adı karışan bakanlardan hiç birisi 25 ve 26. dönemlerde milletvekili yapılmamıştır.
Aynı strateji, FETÖ'nün AKP'nin tepesindeki elitleriyle mücadele için de söz konusudur.
AKP'nin üst kadrolarındaki FETÖ'cülerden temizliği ancak yeni bir seçimle söz konusu olabilecektir.
Erdoğan'ın AKP'nin başına yeniden genel başkan olmasıyla bu sürecin yeni bir ivme kazanacağı söylenebilir.
Bu bağlamda seçimlerin erkene alınması ihtimal dahilindedir.
AKP'nin üst kadrolarında olduğu iddia edilen FETÖ'cülerle ilgili gerçek bir mıntıka temizliği bir seçim sonrası ancak mümkün olabilecektir.
Durum sanıldığının da ötesinde karmaşıktır.
Seçimleri AKP'nin Cumhurbaşkanı adayının kaybetmesi durumunda hem FETÖ'cüler hem de onlarla aynı menzilde yürüyenlerle ilgili mıntıka temizliği beklenmelidir.
