Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu'nun kesin olmayan sonuçlara göre yenilenen İstanbul seçimini yaklaşık 800 bin oy farkıyla kazanmasının ardından AKP'den ilk yorumlar, parti içinde kavganın başladığını gösteriyor.
AKP Eski milletvekili Şamil Tayyar, sonuçlar için, "Hayırlı uğurlu olsun. Sandıkta tecelli eden milli iradeye saygı duymak, demokratik olgunluktur. Seçim aslında 6 Mayıs’ta kaybedilmişti. Milletle inatlaşılmaması gerçeğini, 17 yıl sonra biz de öğrendik. Cumhurbaşkanımıza yanlış bilgi verenler için şimdi hesap zamanı." diyerek Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu.
Bir diğer eski AKP milletvekili olan Aydın Ünal ise, Twitter hesabından, "Yoo! Erken de değil, susma zamanı da değil artık. 31 Mart’ta hezimet yaşattılar. Gereksiz yere seçim tekrarı yaptırdılar. Kötü kampanyayla tekrar hezimete yol açtılar. Boğaz’a nazır yalılarında PELİKAN baronları 'nasıl da kemirdik' diye kadeh tokuşturuyor olmalı şu an!" diyerek tepkisini gösterdi.
AKP'ye yakınlığı ile bilinen gazeteci Cem Küçük'ten ise, seçim sonucuna dair hezimet yorumu geldi. Küçük şu tweet'i paylaştı: "Bu sonuç kabul edelim ki AK Parti için hezimettir."
AKP'ye yakınlığı ile bilinen yazar Adem Özköse ise, İstanbul seçiminin sonuçları için, "Gerçek dostlarınız yeri geldiğinde size usulünce hatalarınızı söyleyenlerdi. Fakat siz onlara kulak vermek yerine dalkavukları, trolleri, menfaat şebekelerini seçtiniz. Göz göre göre yılların emekleri nasıl zayi edilir, hep birlikte buna şahid oluyoruz." dedi.
AKP’ye yakın gazeteci Kemal Öztürk, AKP için muhasebe değil hesap sorma döneminin başladığına işaret ederek “Siyasette, medyada, bürokraside bu hezimetin sorumluları var. Kim olduklarını herkes iyi biliyor. Bunlardan hesap sorulmazsa millet nasıl hesap soracağını bugün gösterdi” ifadelerini kullandı.
AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Ahlaki üstünlüklerini kaybettikleri için İstanbul’u kaybettikleri açıklamasında bulundu Yemedoğşu, Twitter’dan paylaştığı mesajında şu ifadeleri kullandı:
Ahlâkî üstünlüğü kaybettiğimiz için Istanbul'u kaybettik Samimî öz eleştiri yaparak yeniden ümit olabiliriz. Bunun için geçmişi ve mitleri bırakıp geleceğe ve gençlerin hayallerine bakmalı, rasyonalite, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve temel haklara odaklanmalıyız.
Benim de bir Türkiye hayalim var. Herkesin ayağının yere bastığı, beğenmediğimiz düşüncelerin öfke veya şiddet ile bastırılmadığı, toplumsal farklılığın zenginlik kabul edildiği, Türkiye'nin refahının çok seslilikte görüldüğü ve karşılıklı tahammülsüzlüğün aşıldığı bir Türkiye.