Budak, yaptığı açıklamada, hükümetin OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerde Anayasa’ya aykırı davrandığını savundu. Anayasa’nın 121’nci maddesinde KHK’lerin “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda” çıkarılabileceğinin düzenlendiğini, ancak 21 Temmuz 2016 tarihinden sonra çıkarılan KHK’lerde bu hükmün birçok kez ihlal edildiğini belirten Budak, “Kamu bankalarının batık kredileri için, konut satışları için OHAL KHK’siyle düzenleme yapılıyor. Türkiye bir hukuksuzluk içinde savruluyor” dedi.
OHAL FIRSATÇILIĞI
Milli Piyango İdaresi şans oyunları ve at yarışları düzenleme lisanslarının da 49 yıl süreyle Varlık Fonu’na devredildiğini anımsatan Budak, “AKP hükümet bununla da yetinmedi. Şimdi 684 sayılı KHK ile kamu varlıklarının ve imtiyazlarının sınırsız şekilde Bakanlar Kurulu tarafından Varlık Fonu’na aktarılmasının yolu açıldı. Milli Piyango ile OHAL’in ilgisi var mı? At yarışlarıyla OHAL’in ilgisi var mı? Hayır. Anayasa hükmü açıkça çiğneniyor. Neden? Çünkü AKP kendi siyasi ömrünü uzatabilmek için kamu varlıklarını hesapsız kitapsız, denetimsiz satmak istiyor. Bunun için Varlık Fonu kurdu, şimdi de OHAL bahanesiyle kamunun tüm varlıklarını, haklarını buraya transfer ediyor. Bu bir yönetim anlayışının göstergesidir. Kamu varlıklarının yangından mal kaçırır gibi satılmaya çalışılması, OHAL keyfiliğinin, OHAL fırsatçılığının kanıtıdır” dedi.
BAŞKANLIK BYÜK RİSK
Anayasa değişikliğiyle partili cumhurbaşkanına verilmek istenen kararname yetkisinin büyük risk oluşturduğunu kaydeden Budak, şöyle devam etti:
“Ülkemiz ve ülkemizin birikimleri büyük bir risk altında. Partili cumhurbaşkanına verilen kararname yetkisi, OHAL KHK’leri dikkate alındığında, tam bir diktatörlük gücüdür. Partili cumhurbaşkanı boş kağıda ne yazarsa o geçerli olacak, o kanun olacak. ‘Kararname yetkisi yürütme ile sınırlı olacak’ gibi savunmalar, boş laftır. Bugün Anayasa’daki açık hükme rağmen, yurttaşlarımızın onlarca yıllık emekleriyle oluşan kamu varlıkları talan anlayışıyla satılmaya çalışılıyorsa, yarın da bunlar yapılacaktır. Hukuksuz kararnamelere yarın da kimse ‘dur’ diyemeyecektir. Hele tüm üyelerini Cumhurbaşkanı’nın belirleyeceği bir Anayasa Mahkemesi hiç demeyecektir. Böylesine bir talan yetkisi kimseye verilemez. Milletimizin önünde tarihi bir karar süreci var. Gelecekte daha ağır bedeller ödemeden, bu süreci durdurmalıyız.”