"AKP örgütü dökülüyor"

"AKP örgütü dökülüyor"

Birgün Gazetesi yazarı Doğan Tılıç bugünkü yazısında, Saray'ın ve AKP'nin artık dikiş tutmadığını ve Erdoğan'ın karizmasının kendi eliyle ya da etrafının eliyle parça parça yıkıldığını belirtti.

Birgün Gazetesi yazarı Doğan Tılıç, "Galoş" başlıklı yazısında, eskiden dışarıdan bakanların hayranlıklarını gizleyemedikleri AKP örgütünün döküldüğünü belirterek, Erdoğan, elitist olarak suçladığı CHP’ye ve genel olarak 'halka tepeden bakanlar'a çakarak geliştirdiği kariyer ve karizmasını ya kendi eli ya da etrafında danışman diye kalanlar eliyle parça parça yıkıyor." dedi.

Tılıç'ın yazısının tamamı şöyle:

Geçen gün damat bakan televizyonda ekonomiye dair yıllık değerlendirmesini yapar ve özetle “her şey çok güzel, daha da güzel olacak” derken, sosyal medyada bir galoş muhabbetidir gidiyordu.

Söylediği her şeyin tersi çıkan bakan; kamu bankalarının da özel bankaların da önümüzdeki haftadan itibaren faiz indirimine başlayacağını “müjdelerken”; bankacılık sektörünün bu yılın ilk altı ayındaki net kârının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.6 düştüğü, takipteki alacakların arttığı açıklanıyordu.

Saray ve partisi AKP’de artık dikiş tutmuyor!

Özel ve sembolik bir anlam yüklenerek AYM’nin barış akademisyenleri kararına karşı toplanan 1071 imza dökülüyor. Küçük ortak MHP’de, Bahçeli’nin büyük harflerle GÖNDERİLMEYECEK yazdığı Kurban Bayramı tebriki Tuğrul Türkeş’e gönderiliyor. Ve Saray’dan galoşlu bir fotoğraf servis ediliyor!

Basit iletişim kazaları mı bunlar?

Eskiden dışarıdan bakanların hayranlıklarını gizleyemedikleri AKP örgütü dökülüyor!

Şu galoş konusu; az biraz siyasal iletişim bilenler, fotoğrafın gücünün farkında olanlar, liderin dışarıdan görünecek her hali için kılı kırk yaranlar – ki her siyasi partinin ve devlet başkanının bu iş için istihdam ettiği uzmanlar var, cumhurbaşkanlığının başkanı Prof. unvanlı İletişim Başkanlığı var – böyle bir fotoğrafı asla servis etmezler.

Erdoğan, elitist olarak suçladığı CHP’ye ve genel olarak “halka tepeden bakanlar”a çakarak geliştirdiği kariyer ve karizmasını ya kendi eli ya da etrafında danışman diye kalanlar eliyle parça parça yıkıyor.

Korkunun yenilip yıkılması, sevginin yenilip yok edilmesinden çok daha kolaydır!

Kabul edelim ki, Erdoğan; geniş kesimlerin sevgisini kazanarak, “eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvenceye alınması şart” diyebildiği özgürlükçü bir yaklaşımla başladığı iktidar yolculuğunu, bugün vatandaşların gölgelerinden korktuğu bir korku imparatorluğunda noktaladı.

Ama artık en yakınındakilerin bile uzaklaşıp onu eleştirdiği, toplumu sarmalamış kesif korku bulutunun dağılmaya başladığı günlere geldik.

Öyle ki, Erdoğan artık kendini koruyup dağılmanın önüne geçmek için önceliği iç mücadeleye vermeye başladı. Davutoğlu ve Babacan’ın, aslında birlikte kurdukları, yapıda açacağı gedikleri, verecekleri zararı asgariye indirmek baş derdi oldu.

Dize kadar galoşlu fotoğraf böylesi bir ortamda servis edildi. Güya “Türkiye kendi elektrikli traktörünü yapıyor, Reis’i sayesinde” mesajı verilecekti. O hesabı yapan iletişimcileri, mutlaka görmüş oldukları sosyal medya paylaşımlarından aslında ne mesaj verdiklerini anlamışlardır.

Rakiplerini halktan uzak ve elitist olmakla suçlayarak ilerleyen bir siyasi liderin, artık “Saraylı”olduğunun son çarpıcı fotoğrafıydı bereket timsali tarladaki dize kadar gelen galoş.

Birkaç AKP’linin “belki oradan önemli bir toplantıya gidecekti” şeklindeki cılız savunusu, o fotoğrafın verdiği, halkından iyice uzaklaşmış, elitist bir lider mesajı karşısında pek zavallı duruyor.

Halktan kopmuş, tek başına bir başkan! Tarlada, traktör önünde, dizine gelen galoşla poz veriyor. Bu pozu verdirip servis edenlere ne dese yeridir!

Toz toprak, tarla, traktör, kasket…

Bunlar bu memleketin siyaset tarihinde her zaman halkla bütünleşmenin sembolleri oldular. Bu sembolleri halktan uzaklaşma mesajı için kullanabilmek müthiş bir “iletişim dehası” gerektirirdi!

AKP’nin, elinde olanı korumaya dönük bir iç kavgaya giriştiği şu düşüş döneminde böyle daha çok “iletişim kazaları” göreceğiz.

Muhalefetin yapması gerekense, tam da Erdoğan’ın kaçındığı o toz toprağa bulanmaktır!