AKP-MHP koalisyonu ve 2002 sendromu
AKP’nin koalisyon konusunda MHP’ye anlaşmak üzere olduğuna ve tarafların ayrıntıları değerlendirdiğine dair yazılar havuz medyasından yayılıyor... Havuz medyası öteden beri AKP’nin yapmayı planladıklarıyla ilgili ‘keşif kolu’ gibi davrandığı için söz konusu yayınları ‘AKP’nin birinci tercihi MHP ile hükûmet’ olarak okumak mümkün elbette...
Yine aynı kaynaklar MHP’ye bırakılacak bakanlıkları bile açıklamaya başladı... MHP yönetiminin seçim gecesindeki o sert duruştan gittikçe uzaklaşan yeni duruşu AKP-MHP koalisyon seçeneğini güçlendiriyor...
Doğrusu ortada partiler için ‘en yararlı’ koalisyon formülü diye bir şey yok... Tam tersine ‘en az zararlı’yı seçmek zorundalar... Kurulacak hükûmetin şekli ne olursa olsun, koalisyon ortaklarının, özellikle de küçük ortağın bundan zarar görmemesi neredeyse imkânsız...
AKP’nin MHP’yle kuracağı bir koalisyonun, MHP tabanı tarafından orta vâdede sindirilebilmesi, özellikle yolsuzluklar, Erdoğan’ın dizginlenmesi ve açılım sürecinin durdurulmasıyla ilgili performansa bağlı... Yetersiz kalması durumunda muhalefetin “Yine koltuk değneği oldular” eleştirisi kılıç gibi duracak ensede... Aksi hâlde Erdoğan’la karşı karşıya gelinecek ve asla dört bakanla sınırlı kalmayacak bir yolsuzluk konusu koalisyon içi tartışmanın hep öznesi olacak... Kendi içinde gerilimli bir koalisyonun sonu nereye varacak?
Bugün MHP’nin ülke şartlarına bakarak ulaşması gereken oy oranının hâlâ çok altında kalmasının nedenlerinden birisi DSP ve ANAP’la birlikte kurulan 57. Hükûmet’in hafızalardan bıraktığı kötü izlerdir... O koalisyon seçmenlerin büyük çoğunluğunun gözünde 80’lerden sonra kurulmuş en berbat hükûmettir ve acısı unutulmamıştır...
Milyonlarca seçmenin hafızasında o hükûmetin olumsuz hatırası hâlâ Devlet Bahçeli’ye fatura edilmektedir... Çünkü diğer ortaklardan Bülent Ecevit vefat etmiş, Mesut Yılmaz ise siyasetten çekilmiştir... O üçlüden siyasetteki tek isim Bahçeli ve ülkenin milliyetçi partisi o koalisyonun acı bilançosunun bedelini ödemeye devam ettiği için -üstelik bütün şartlar lehine olmasına rağmen- her seçim benzer oranlara çakılıp kalmıştır...
Şimdi AKP’yle kurulacak bir koalisyon MHP’yi ilk seçimde 2002 felâketine sürükler mi? Doğrusu bu çok da küçük bir ihtimal değildir... Erdoğan ‘yasal hiza’ya çekilebilir, yolsuzluk yapanların şeffaf ve adil yargılanma düzeni oluşturulabilir, bunlarla birlikte kitlesel hâl almış soygunun önüne geçilebilir, kamu güvenliği tesis edilerek açılım süreci gerçekten durdurulabilirse elbette MHP büyüme imkânı yakalar...
Peki kolay mı bu? Zor çünkü bu yapıdan beslenen ve güç devşiren anlayış, eğer koalisyon kurulursa eski statünün devamı için elinden geleni yapacak, boynunu giyotinin altına uzatma teslimiyetçiliğini göstermeyecektir... Elleriyle hayata geçirebilecekleri ‘kontrollü kaos’ stratejisi ve gerilim siyaseti koalisyonu ‘şiddetli geçimsizlik’ pozisyonuna itebilecektir...
Erdoğan ve AKP’nin oluşturduğu statüko pozisyonunu korumak için direnmeye mecburdur... Siyasî ve ekonomik kaos onların muhtemel bir erken seçimde ‘tek parti iktidarının önemi’ ve ‘koalisyonların kötülüğü’ üzerine kuracakları ‘ispatlanmış’ propaganda savaşının en önemli argümanları olabilecektir...
MHP, her türlü ihtimale kapı kapayıp ‘çözümsüzlüğün adresi’ olmakla, az ömürlü bir hükûmetin ‘ilk seçimde kaybedeni’ olmak arasında... Kabul edilmeli ki, zor bir durum... Diğer taraftan koalisyon ihtimallerine bakıldığında o zorluk biraz daha pekişiyor... HDP’nin içinde bulunduğu veya dışardan desteklediği CHP’li koalisyon MHP için intihar demek... Geriye AKP-CHP ve AKP-HDP koalisyonu ile erken seçim kalıyor...
Bütün bunlar için aslolan MHP adına ‘en yararlısı’ değil, ‘en az zararlısı’ hangisi? Hangi koalisyon kurulursa kurulsun herkes biliyor ki bu koalisyon asla dört yıl sürmeyecek...