AKP medyasında kriz

AKP medyasında kriz

Cumhurbaşkanı'na yakınlığıyla tanınan milletvekili FETÖ ile mücadelede "arkası olanın" kayırıldığını yazdı

***

15 Temmuz'da bombalanan kurumlarımızdan birinin özel kalem müdürü azılı Fetullahçıydı. 3 hafta görevinden alınamadı. Birilerinin yakını; eniştesi mi, damadı mı neymiş. Görevinden alındıktan sonra da izinli olarak, yani yasal yollardan yurtdışına gitti.

***

15 Temmuz'da bombalanan bir başka kurumda, FETÖ ile mücadele etsin diye, güvenilir bir şahıs terfi ettirildi ve üst düzey göreve getirildi. Hemen 17 Temmuz'da, kurumda FETÖ ile irtibatı olmayan 3 kişi görevden uzaklaştırıldı. "Güvenilir" şahıs, Fetullahçıları tasfiye ederken, araya kendi şahsi hesaplarını da eklemiş, kin duyduğu 3 kişiyi FETÖ'cü torbasına koyup uzaklaştırmıştı.

***

Skor kaygısı, bazı kurumlarda adaletin, samimiyetin, dürüstlüğün önüne geçti.

***

Anadolu'nun birçok yerinde, dikkatsizlik, tembellik, skor kaygısı, asılsız ihbar, şahsi hesaplar, husumetler nedeniyle masum insanlar mağdur edildi. Fetullahçıların, kendilerini gizlemek adına ahlaksızca masumları suçlaması da mağdur üretti.

***

16 Temmuz akşamı Demokrasi Mitingleri'nin yapıldığı her meydanda millet vardı; 17 Temmuz ve sonrasında lüks arabalarıyla müteahhitler geldiler, ikbal arayışındaki bürokratlar geldiler, kamufle olmaya çalışan soysuz Fetullahçılar geldiler. Meydanlarda millete yer kalmadı.

(...)

Adaletsizlik ve haksızlık FETÖ ile mücadeleye zarar verir. Fırsatı heba eder. Fetullahçı yöntemleri kullanmak, Fetullahçılar gibi yalan söylemek, iftira atmak, itibar suikastleri yapmak, FETÖ ile mücadeleyi sulandırır.

***

15 Temmuz milletin devrimiydi; ama tarihin değişmeyen kurallarındandır: Devrim, önce kendi çocuklarını yer.

***

Ah be Halil Kantarcı... Yarası ne de derindir. Gönüle saplanmış kurşun yarası tahliye için geçer sebep midir acaba Hakim Bey?

Aydın Ünal Yeni Şafak

***

"Bir gece ansızın gelebiliriz" hayal oldu

---------

...Şimdilerde Ankara-Moskova hattındaki en büyük sıkıntı, Rusya'nın PYD- YPG'ye verdiği destek. Uçak krizinden sonra Erdoğan, Rusya lideri Vladimir Putin'le tam beş kez görüştü. Beş görüşmede de, Ankara'nın terör örgütü PKK'nın devamı olarak gördüğü PYD-YPG'ye Rus desteğini gündeme getirdi. Hatta Moskova'da bulunan PYD ofisinin kapatılmasını da Putin'den resmen istedi. (...) Ancak aradan aylar geçmesine, beş farklı yüz yüze görüşme yapılmış olmasına, Putin'in bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan böyle bir ofisin varlığını "öğrenmesine" rağmen o ofis hâlâ kapatılmadı.

Erdoğan, Soçi'de geçen haftaki görüşmede, bu kez Rus askerlerinin PYD- YPG'ye sağladığı silah desteğini, bu örgüt militanlarını koruyup kollamasını gündeme getirdi.

(...)

 Putin'in, Erdoğan'ın masaya koyduğu fotoğraflara rağmen "Askerimiz böyle bir şey içinde olamaz" dediği saatlerde, Rus askerleri PYD-YPG kontrolündeki Afrin bölgesinde, YPG'li militanlarla birlikte devriye geziyordu.

 Üstelik, Putin'in teklif ettiği, bizimkilerin de adeta "üzerine atladığı" çatışmasızlık bölgesi ile Rus askerlerinin PYD-YPG'ye yönelik bu koruması, birlikte devriye gezmeleri de resmen "meşrulaştırılmış" oldu.

Şimdi Erdoğan ya da bir başka Türk yetkili Moskova'ya "Rus askerlerinin PYD- YPG'yle ne işi var" dediğinde, yanıt net olacak:

"Ankara'nın da onayı ve imzasıyla çatışmasızlık bölgesi kurmadık mı? İşte Rus askerleri, o çatışmasızlık bölgesini koruyor..."

 Türkiye'nin imza koyduğu bu "çatışmasızlık bölgesi" unsurunun bir getirisi daha olacak Ankara'nın Suriye politikasına... Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan diyordu ya "bir gece ansızın gelebiliriz..." O çatışmasızlık bölgesi ile Mehmetçiğin Afrin'deki PYD-YPG mevzilerine "bir gece ansızın gitmesi" de hayal oldu.

Siz Rusya ile aşılan "domates krizi" için sevinmeye devam edin. Rusya ve ABD'nin el birliğiyle Türkiye'nin hemen güneyinde bir Kürt oluşumu kotarılıyor. Artık adına "özerk bölge" mi, "federe bölge" mi, yoksa doğrudan doğruya "devlet" mi dersiniz... "Üst akıl" eminim o oluşuma da "uygun" bir isim bulur...

Zeynep Gürcanlı Sözcü

***

AKP'de "küskünler ordusu" oluşuyor

---------

Medya Cumhurbaşkanı Erdoğan partinin başına geçince yapılacak değişiklikleri sıralıyor.

 (...) AKP'liler böyle bir riski üstlenirken kendilerine göre haklı gerekçeleri var.

"Hasbilikten uzaklaştık hesabi olduk" diyorlar.

(...) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partinin başına geçmesiyle birikmiş sorunlar ortadan kalkmayacağı gibi yenilerinin ortaya çıkacağı açıkça görülüyor.

Ve de 2019'da yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanlığı'nın kazanılması "çantadaki keklik" ya da "sepetteki üzüm" gibi olmayacağı anlaşılıyor.

Sırf hasbi-hesabi ayrımının bile parti içinde önemli görüş ayrılıkların ortaya çıkmasına vesile olması kaçınılmaz gibi.

Zeki Ceyhan Milli Gazete

***

Bir siyasal parti söylemi üzerinden dinini yaşadığını düşünen insanın, diğer partili insanlarla sağlıklı bir ilişki kurması mümkün olabilir mi?

Keza cemaatinin düşüncelerini din zannedenlerin?

Ayşe Sucu Sözcü