AKP medyası TSK'ya Yunan ve diaspora medyasından daha alçakça saldırıyor
Böyle bir rezillik mütareke yıllarında bile görülmedi.
Açın bakın arşivlere Ali Kemal alçağı bile bu kadarını yapmamıştı.
İngiliz ve Amerikan manda ya da himayesini kabul edelim diyenler bile bu kadar ileri gitmemişti.
Görevi bu ülke için ölmek olan ve bunu yüzyıllardır istisnasız her an kanıtlayan bir mübarek devlet kurumunu bu biçimde hedef almak gaflet ve delaletin çok çok ötesi bir şeydir..
Diyorlar ki Türk Silahlı Kuvvetleri Dağlıca’da kendine saldırılacağını bilmesine rağmen buna göz yumdu!
Şemdinli iddianamesiyle dediler ki Yaşar Büyükanıt çete (!) mensubudur!
Şimdi yine diyorlar ki ne olduğu hâlâ meçhul olan Ergenekon’un TSK içinde uzantıları var!
Dediler ki Başbakan’a suikast yapacak olan Atabeyler Çetesi’nin içinde subaylar var!
Şimdi yine diyorlar ki TSK içinde yasadışı aparatlar var!
Dediler ki Yaşar Büyükanıt’ın dedesi Yahudi ve mezarı İsrail’de (!)
Şimdi yine diyorlar ki İlker Başbuğ Paşa da Ağlama Duvarı’nda avuç açanlardan!
Dediler ki asker din düşmanı!
Şimdi yine diyorlar ki TSK’nın içinde Alevi cuntaları var!
Dediler ki asker AB’yi istemiyor!
Şimdi yine diyorlar ki asker sandığı, seçimi, milli iradeyi, yani demokrasiyi de istemiyor!
Evet bütün bu aşağılık itham ve saçmalıkların literatüre göre adı tartışmasız psikolojik harekâttır.
Amaç da Türkiye’de birliği, bütünlüğü, Cumhuriyeti, yani devleti ve onun geleceğini temsil eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sabote etmektir.
Yapılanlar ise bu sabotaja zemin yaratma, yani saha çalışmasıdır.
Halkın yüzde 90’ının sigortam ve nihai güvencem dediği Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını ve imajını yere sermek temel amaçlarıdır.
AKP medyasını Taraf’ından, Vakit’inden Sabah’ına kadar en keskininden en liberaline tamamını tarayın. Göreceğiniz bütün bu matbuatın böyle bir görevlendirmenin içinde olduklarıdır. Maalesef AKP matbuatı TSK’ya karşı Yunan ve hatta Ermeni diasporası yayın organlarının bile yapmadığı densizlikleri yapıyor.
Yapılanlar da yukarıda altını çizdiğimiz gibi somut bir projeye dayanıyor ve nihai hedef de rejimin sigortası olan TSK’yı çökertip Cumhuriyet’ten rövanş almaktır.
İyi de böyle bir gaye devleti yıkar mı dediniz!
Devlet onların umurunda değil ki!
Onlar için vatan sadece seccadenin serildiği yerdir!
Devletin adı Türkiye olmuş, Britanya olmuş, ABD olmuş umurlarında değil!
Benim korkum bu projenin arkasında içerde cemaatın dışındaki bazı unsurların da olması şeklindedir.
Öyle, çünkü AKP matbuatının kıblesini ve de ilahını biliyorum. Bu cenahta ona rağmen bir şey olamayacağına göre olanların iyi sorgulanması gerekiyor.
Bazıları pazarlık yapıyor diyebilir ama benim hükmüm onun ötesi olduğu, yani kendini güçlü gördüğü an rövanş için harekete geçtiği şeklindedir.
Peki bütün bunlara karşı olması gereken ne midir?
Asla ve kat’a maslahatcılık, durumu idare etme, günü kurtarma, bana ne’cilik değildir.
TSK ve dolayısı ile Türk devleti artık sırat köprüsündedir.
Askerin imaj olarak taaruza uğratıldığı ve dolaylı tasfiyesine kapı aralandığı vakıadır. Bunun için yapılması gereken risk alınarak TSK’yı ve de devleti kurtarmak olmalıdır.
Şu olursa bu olur gibi faraziyelere dalınırsa TSK’yı Yeniçeri’nin durumuna sokacaklardır haberiniz ola.
Mustafa Kemal risk almasa ve şöyle yapsak şu olur gibi tereddütler yaşasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti olmazdı.
Artık sözün bittiği yerdeyiz.
Ya AKP ve efradı tasfiye edilecek ya da TSK ve de Türkiye Cumhuriyeti...
FIRSAT HARCANDI
Koray Aydın’ın yaptığını AKP yapsaydı?
Düzce Postası’na göre MHP’nin eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın mucize şehirlerin banisiymiş. Dolayısıyla yapılması gereken Koray Aydın isminin kurulan yeni şehirlerden birine verilmesiymiş... Yoruma tam isabet diyor ve muhataplarını gereği için harekete geçmeye çağırıyoruz. Düzce Postası’ndaki analiz-haberde deprem sonrasında Koray Aydın’ın dağlara taşlara çok sayıda şehir kurduğu, gidişli gelişli yollar yaptığı, okul, camii, hastane gibi sosyal tesisler getirdiği ve bütün bunları da bir buçuk yıl gibi kısa bir süreye sığdırdığı anlatılıyor.Analizde ayrıca AKP’nin 5 yılda Koray Aydın’ın kurduğu şehirlerdeki sokak lambalarına ampul bile takmadığı belirtiliyor... Doğruya doğru, Koray Aydın deprem sürecinde adeta imkânsızı başararak yeni şehirler kurma bağlamında rekorlar kitabına giriyor. Ne hazindir ki MHP bu olgu ya da müthiş icraatı değerlendiremedi ve de seçimlerde oya dönüştüremedi.. Soruyorum maazallah Koray Aydın MHP’nin bakanı değil de AKP’nin bakanı olsaydı adı “Şehirlerin Mimarı” diye dağlara taşlara yazılmaz mıydı?Adamlar eski bir evi restore ediyor, o açılışa Başbakan gidiyor. Günümüzün realitesi yapmak kadar yapılanın satılmasının çok çok önem taşıdığıdır... Peki durup dururken bunu niye mi yazdık? MHP’nin bugünkü yönetimi tıpkı Ülkü Ocakları ve Erciyes’in kıymetini bilmediği gibi sinesinden çıkan icra kadrolarının da değerini bilmiyor. Bilinseydi hele hele 11-0’lık beraat kararı sonrasında Koray Aydın yegane propaganda figürü yapılır ve de Anadolu yollarına düşülürdü.
CHP’YE BRAVO
İhanet enternasyonalı!
CHP lideri Deniz Baykal Sosyalist Enternasyonal toplantısına gitmiyor. Gerekçesi, bu toplantıda AKP’ye destek bağlamında yargımızı hedef alan bir açıklamanın yapılma ihtimalidir. Bravo CHP’ye diyoruz. Önce böyle bir açıklamanın olmaması için uğraştı, sonuç alamayınca da o toplantıya katılmayarak Atatürk’e layık olduğunu kanıtladı.. CHP’nin bu tutumunu anlamasına anlıyoruz da, AKP’nin bu işe burnunu sokmasını emin olun hiç mi hiç anlayamıyoruz... Soldan gelip AKP’ye kapak atan Haluk Özdalga, CHP’ye ve Baykal’a olan şahsi kini sebebiyle Sosyalist Enternasyonal’e mektup yazarak jurnaller yapıyor. Ne hazindir ki bu jurnal işine Mustafa Sarıgül de dahil olmuştur.. Bu arkadaşlara soruyorum sizin amacınız üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi? Amacınız Baykal’ı yere sermek mi, yoksa Türk yargısının paspas yapılmasına katkı sunmak mı?.. Yok yok AKP’ye kapak atan Özdalga’ya bunları yakıştırırım da Mustafa Sarıgül’e hiç yakıştıramam.. Sarıgül’ün Soroscu olduğu ithamlarına bu tutumundan sonra artık tereddütüm kalmamıştır. Sarıgül bundan böyle yoluna herhalde AKP ile devam edecektir.
BAYİDE KALMASIN
Yeniçağ demek Türkiye demektir
Gazetemiz bugünlerde güzel bir kampanya yapıyor. Yok Yeniçağ’ın karanlık mahfil ve odaklarla ilişkisi olmadığı için kaynağı meçhul paraların sahibi değil ve dolayısıyla promosyon yapamıyor, yani hediye veremiyor. Yeniçağ’ın kampanyası “Bayilerde hiç Yeniçağ kalmasın” çağrısıdır. Bunun için bütün Yeniçağ okurlarından etkileyebilecekleri herkese Yeniçağ aldırtmalarını istiyoruz.. Biliyorsunuz Yeniçağı TV tamamen parasal imkânsızlık sebebiyle kapatıldı. Bizim arkamızda AB ve CIA fonları, din baronları şunlar bunlar yok, sadece ve sadece okurlar var. Yapacağımız TV kampanyası için de barter’ın (Reklama reklam takası) dışında bir kaynağımız yok. Dolayısıyla okurlarımızın bayide hiç gazete bırakmamalarını istiyoruz. Bayide kalan her gazete iade olduğundan malum zarar yazıyor. Gazetemize AKP iktidarı tarafından ilan ve reklam ambargosu da uygulandığından çok dikkatli olmak durumundayız... Yeniçağ yaşamalı, Yeniçağ var olmalı, çünkü Yeniçağ adı küreselleşme denilen yeni emperyalizme başkaldırının ve de milli olmanın adıdır. Haydi Yeniçağ sevenler, bayilerde Yeniçağ kalmasın...