Türkiye'nin son başbakanı ve AKP İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın TBMM Başkanlığı’na aday olmadığını açıklamıştı.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü köşesinde, işin perde arkasını yazdı. Zeyrek, 10 gün önce yapılan Erdoğan-Yıldırım görüşmesinde, Yıldırım’ın “bıraktığım yerden devam etmek isterim” mesajı verdiğini ancak Erdoğan’ın “evet” ya da “hayır” demeyerek durumu ortada bıraktığını ifade etti.
Zeyrek’e göre, Yıldırım’ın adaylıktan vazgeçmesinin asıl nedeni, Bakanlık, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış bir isim olarak Şentop’la birlikte “eğilim yoklaması”na sokulacağını öğrenmesi.
Zeyrek, kabine değişikliğinden de, kendisine “Cumhurbaşkanı Yardımcılığı” düzeyinde bir görevlendirme çıkmaması halinde Yıldırım’ın karşı tavır alabileceğini iddia etti.
Deniz Zeyrek’in yazısı şöyle:
“TBMM'de Başkanlık seçimleri 2 Temmuz'da başlayacak.
Herkes “Mustafa Şentop mu Binali Yıldırım mı” sorusuna yanıt arıyordu.
Ancak Binali Yıldırım 18 Haziran akşamı “Aday olmayacağım, arkadaşlara başarılar dilerim” dedi ve bu tartışmaları sonlandırdı.
Doğrusunu isterseniz şaşırdım.
Çünkü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın verilen bütün parti görevlerini sorgusuz sualsiz üstlenen Yıldırım'a öncelikle “TBMM Başkanlığı'na devam edin” demesini bekliyordum. Yıldırım'ın da ancak böyle bir durumda TBMM Başkanlığı'na dönmeye sıcak baktığını duyuyordum. MHP de ister Yıldırım, ister Şentop olsun, Erdoğan'ın vereceği ismi desteklemeye hazırdı.
Yıldırım'ın “aday değilim” açıklamasından sonra, olayın perde arkasını araştırdım.
Öğrendim ki yaklaşık 10 gün önce Erdoğan Yıldırım'ı kabul etmiş. Başka konuları da konuşmuşlar ama TBMM Başkanlığı seçimi de gündeme gelmiş.
Yıldırım “bıraktığım yerden devam etmek isterim” sinyali vermiş ama Erdoğan “evet” ya da “hayır” demeyerek durumu ortada bırakmış.
Binali Yıldırım, o görüşmeden sonra konuyu kapatmış olacak ki TBMM Başkanı Mustafa Şentop Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşene dek sessizliğini korudu.
Erdoğan'ın Şentop'la görüşmesinden sonra AK Parti'den “TBMM Başkanlığı için Binali Yıldırım ile Mustafa Şentop arasında eğilim yoklaması yapılacağı” bilgisi yayılınca da Yıldırım sessizliğini bozdu. Eğilim yoklamasında ortaya çıkacak manzaraların kendisine ve partiye zarar vereceğini gerekçe göstererek aday olmayacağını kamuoyu üzerinden rakiplerine ve parti yöneticilerine duyurmuş oldu. İyi de yaptı.
Böylece yenilenen İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri nedeniyle zaten çok fazla hırpalanan isminin bir de parti içi kavgalarda hırpalanmasının önüne geçmiş oldu.
Hatırlayın: Yıldırım, Başbakanlık, Genel Başkanlık, TBMM Başkanlığı yapmış biri olarak, çok da gönüllü olmadığı halde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla İstanbul Belediye Başkan Adayı olmayı kabul etmişti. Bu siyasi kariyeri açısından büyük bir riskti. 31 Mart yerel seçimlerinde rakibinden çok, ülkenin ekonomik ve siyasi koşullarının ve AK Parti teşkilatlarının yarattığı sorunlarla boğuştu ve küçük bir farkla yenildi. Kendisi seçimlerin yenilenmesine sıcak bakmasa da parti içinde bir grubun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ikna etmesinin ardından yenilenen seçimde de girmek zorunda kaldı. Haliyle, YSK'nın hukuki dayanaktan yoksun, siyasi nedenlerle alındığı belli olan “seçimlerin yenilenmesi” kararına gösterilen büyük seçmen tepkisinin de en büyük hedefi haline ge(tiri)di.
Kim ne derse desin. AK Parti'nin tek başına iktidarını kalıcı hale getiren en önemli unsurlardan biri ulaştırma ve altyapı projeleriydi. Binali Yıldırım da o işlerin mimarıydı.
Bütün bunlara rağmen “git Şentop'la yarış” denmesi Binali Yıldırım için incitici olmuş olabilir.
Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi isimler de Erdoğan için “vazgeçilmez” görünüyordu ama benzer durumlarla karşılaştıklarında AK Parti ile yollarını ayırmak zorunda kaldılar.
Peki diğerleri gibi Erdoğan'la Yıldırım'ın arası da açılabilir mi? Yıldırım uzaklaşabilir mi?
Bu soruya ancak Erdoğan'ın kendisini Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı gibi bir makamda değerlendirip değerlendirmeyeceğini gördükten sonra yanıt verilebilir.”