AKP ile PKK’nın tehlikeli ilişkileri!
Nevruz yaklaştığı bu günlerde heyetlerin biri Kandil’e, diğeri İmralı’ya bir başkası Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a gidip geliyor. Taraflar arasındaki açıklamalar, mektuplar, mesajlar, öneriler, talimatlar birbirine karışmış durumdadır. Teröristlerin muhtelif versiyonlarıyla AKP iktidarı arasında baş döndürücü bir trafik yaşanıyor.
Bu arada tarafların birbiriyle görüşmelerine, ilişkilerine ve mutabakatlarına yönelik çelişkili açıklamalar bir birini takip ediyor.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’lilere diz çöküş süreciyle ilgili olarak yaptığı görüşmelere tam bir süreklilik kazandırmış bulunmaktadır. Yalçın Akdoğan’la HDP heyeti arasında TBMM’de yapılan son görüşmeyle ilgili olarak basına birbirinden farklı ve çeşitli haberler düşmektedir. Bu haberlere göre İmralı’daki mahkûm Öcalan ile AKP’nin yapacağı görüşmeler bundan sonra “İzleme Heyeti” ve “Sekretarya” eşliğinde yapılacakmış.
Bu görüşmeler çerçevesinde bir iki gün içinde daha önce isimleri üzerinde anlaşılan hükümlüler adaya gönderilecek ve ismi “Sekretarya” olarak konulan yapı devreye girecekmiş. Üzerinde anlaşılan sistem çerçevesinde Sekretarya bünyesindeki hükümlüler görüşmeleri kayıt altına alacakmış. Kapının arka kısmında ne var bilinmiyor ama medyaya düşen haberler bu minvaldedir.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, çözüm daha doğrusu çöküş süreci konusunda, birlikte konuşup, görüştükleri HDP’lileri “dinlemeyin, kimin ne dediğinin önemi yok. Bizi dinleyin, Hükümet ne diyor. Spekülasyonlara iltifat etmeyin” diyor.
HDP’li Süreya Önder ise Yalçın Akdoğan’la aralarında tartışma yaratan izleme heyetinin ’yalnızca isimlerinin belirlenmediği ancak müzakerelerin neredeyse olmaz ise olmazı anlamında ruhunu teşkil eden bir kurum olarak bu izleme heyeti oluşturulacağı hususunda mutabakat olduğunu’ifade etmiştir. Nitekim Demirtaş’tan da İmralı’ya gidecek heyet ile ilgili olarak “Hükümet ile mutabakata varıldı. İsimler henüz belirlenmemiştir” açıklamasını yapmıştır.
AKP İktidarı, terörist başıyla resmen müzakerelerini kurumsallaştırıp resmileştirmiş olmaktadır. Böylece Öcalan fiilen AKP iktidarının muhatabı değil aynı zamanda devletin de ortağı haline gelmiştir.
İmralı müdavimi Sırrı Süreyya, Öcalan’ın Nevruz Mesajının “demokratik bir Cumhuriyet için ve bu Cumhuriyetin inşası için... evrensel olan bir perspektif” mesajını vereceğini söylüyor.
Demek ki AKP, Öcalan’la yalnız terörü ve silah bırakmayı değil “demokratik cumhuriyet” ve “cumhuriyetin inşası” nı da görüşüyor. Bu zül AKP’ye yakışmaz dersek yanlış olur.
Bu arada bölgeden de yeni provokasyon haberleri gelmeye devam ediyor. Bu bağlamda Çizre’den üzerlerinde Öcalan’ın fotoğrafının basılı olduğu tişörtleri yola çıkan yaklaşık bin kişi alkış ve zılgıtlar eşliğinde Diyarbakır’a doğru yürüyüşe geçmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı da Hakkâri’de PKK mensubu bir grup tarafından Dağlıca bölgesindeki Keri Tepe Üs bölgesine silahlı saldırıda bulunulduğu, askerin karşılık vermesiyle PKK’lı grubun bölgeden kaçtığını duyurdu.
Diğer yandan istihbarat birimleri, PKK’nın Merkez Komitesinin Kandil toplantısında ilginç kararlar alındığını bildirmişlerdir. Bu bağlamda PKK’nın militan sayısını artırmak için bölge illerinde çok sayıda lise ve ortaokul öğrencisinin zorla Kobani’ye oradan da Kandil’e götürüldükleri belirtildi. Komitenin özellikle Öcalan’ın serbest kalmasını sağlamak için çok yönlü provokasyonlara hazırlandığı haberleri gelmektedir.
AKP’nin teorideki “çözüm süreci” fiilen diz çökme süreci şeklinde işlev görmektedir. PKK önünde AKP’nin diz çökmesi anlamına gelen “çözüm süreci” zarar görmemesi ve seçim sürecinde PKK’nın eylem yapmaması için İktidar her zilleti sineye çektiği ve çekmeye de hazır olduğu anlaşılıyor.
AKP’nin HDP heyeti ile Dolmabahçe’de yaptığı ortak açıklama sonrasında PKK’nın talebi olan hasta tutukluların serbest bırakılmasını gündeme alacağı basında yazılıp, çiziliyor.
Öyle görülüyor ki, egosu kışkırtılmış İmralı ile Kobani’de zafer kazanmış PKK, Türkiye’nin başını ciddi biçimde ağrıtmaya devam edecektir!