AKP içinden bir ses!
Ak Parti'nin İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu, partisinde hâkim zihniyetin hiç hoşuna gitmeyecek doğruları söylemeye devam ediyor. Ak Parti'nin 300'e yakın milletvekili var, M. Yeneroğlu'ndan başkası çıkıp konuşmuyor/konuşamıyor.
Konuşanlar da bırakın hakikatleri haykırmayı; yanlışları, hataları ortaya dökmeyi; yanlışlıklarına, hatalarına kılıf arama telaşı içindeler.
M. Yeneroğlu, bir gazeteci olsaydı ve "yandaş" basın-yayın organlarında yazsaydı, kendisini hemen kapı önünde bulurdu. Örnekler mebzul.
M. Yeneroğlu'na "Yukarı"dan ne zaman: "Sesin çok çıkıyor Mustafa! Muhaliflerimiz gibi konuşma! Doğruları bir sen mi biliyorsun! Hatamızın da, yanlışımızın da bir hikmeti var; aklın ermez! Sus ve otur!" denilecek diye merakla bekliyorum.
Büyük bir ihtimalle, yeni parti kuracakları ayyuka çıkan Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ekipleriyle bir temas içinde olup olmadığı da araştırılıyordur.
Bizim partilerde doğrular konuşulmaz. Genel başkanın hakimiyeti mutlaktır.
O yüzden, parti içinde "farklı" söz edenler, hele bu Ak Parti'deyse, onun kendisine aşırı güveni vardır, ikbalini bir kişinin keyfine teslim etmemiştir.
M. Yeneroğlu, partisini kastederek: "Hukukun sesini kısarsanız, Allah da sizin iflahınızı kısar" tiviti atmış ve muhalif-muvafık bütün dikkatleri üzerine çekmişti.
Son attığı bir tivitte: "AK Parti, sistem eleştirisini çok sağlam bir şekilde yapabildiği ve doğru uygulamalarla sistemin aksayan yanlarına nüfuz edebildiği için başarılı oldu. Şimdi tek rakibi yine kendisi. Yapıcı eleştiriler ancak AK Parti'nin kendi çıtasını yükseltmesine yarar." diyerek, tenkitleri için bir "mazeret" arama ihtiyacı duymuş. Ama nafile. Yakında, "Şucu bucu..." suçlamaları sökün etmeye başlar. Ak Parti'de politika böyle yürüyor.
Ak Partililerden duymadığımız sözler yine M. Yeneroğlu'ndan... Yavuz Selim Demirağ arkadaşımıza öldüresiye saldırının ardından attığı tivitte: "Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ'a yönelik alçakça saldırıyı şiddetle kınıyorum. Geçmiş olsun dilerim. Umarım saldırganlar en kısa zamanda yakalanır. Eğer kendisini susturmaya yönelik bir saldırı ise, hedef alınan basın özgürlüğü hepimizin ortak değeridir." demiştir.
Saldıranlar kısa zamanda yakalandılar ama serbestler şimdi. Yavuz Selim de yakında, "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla, 11 aylık cezasını çekmek üzere yaralı yaralı hapse girecek. K. Kılıçdaroğlu'na saldırı için dün ne yazmıştım: "'Sen de şehit cenazesine gitmeseydin' demişlerdi. Yavuz Selim için de 'Niye evine gidiyorsun!' diyeceklerdir." Aynen öyle oldu. Saldıranlar mahkemeye bile çıkarılmadan savcılık kapısından döndürüldüler.
Adaletin çivisinin nasıl tek tek söküldüğünü en son Yavuz Selim'e saldırı örneğinde görüyoruz.
Mademki Ak Parti içinden farklı bir ses olarak M. Yeneroğlu'nun sözlerini verdim, en son DW Türkçe'ye verdiği röportajda partisine son ikazını hatırlatayım:
"Kamuoyundan gelen sese kulaklarımızı tıkarsak, vatandaşa hizmet iddiamızın gerisinde kalmış oluruz."
Mustafa Bey! Takipteyim. Partinde ipin çekilecek mi, çekmeyecek mi?