AKP için yolun sonu!
Başbakan Erdoğan, halkı ya da milleti kendisine oy verenlerden ibaret gören bir anlayışla on bir yıldır ülkeyi yönetiyor. Milli iradeyi AKP’ye oy vermişlerin iradesine indirgiyor. AKP’ye oy vermemiş insanları, siyasi muhalefeti ve bağımsız kurum ve yapıların görüş ya da düşüncelerine itibar etmediği gibi sürekli bir biçimde aşağılıyor.
Taksim Gezi Parkı, kendisini ve geleceğini baskı, korku ve tehdit altında gören kitlelerin isyan çığlığının yeni adıdır. Halk kitleleri gösterdiği tepkiyle zifiri karanlık bir geceden şafağı sökecek aydınlığa gidecek yolu açmıştır.
Yeni Anayasa bağlamında “Türk Milleti”, Atatürk ve “Türk” kavramının hedef yapılması, Başkanlık Sistemi tartışmaları, 2023’te Kürdistan/Lazistan Eyaletine kapı aralayan konuşmaları, Reyhanlı saldırısı, İmralı görüşmeleri, akil insan gruplarının teşekkül ettirilerek halkın üzerine salınması, eli kanlı terör unsurlarının ellerini kollarını sallayarak sınırdan gitmelerine izin verilmesi, “İki Ayyaş” polemiği, “T.C.” nin tabelalardan indirilmesi, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün silinmesi, ’Gençliğe Hitabe’nin tartışmaya açılması, son iki yılda yaşanan ve halk hafızasında derin iz bırakan olaylardır.
Yaşanan onlarca tartışma ve düzenlemeye karşı geniş halk kitlelerinin duyduğu infial ve öfkeyi AKP iktidarı duymazlıktan gelmiştir ve gelmeye de devam etmektedir.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terör örgütü lideri, terör örgütü elebaşısı Öcalan’ın devletle muhatap bir konuma getirilmiş olmasını, Magosa’daki şanlı direnişin komutanı Oğuz Kalelioğlu’nun, Kardak Kayalıkları’na çıkan kahramanların, Öcalan ve Sakık’ı derdest eden Engin Alan Paşanın tutuklanmasını Türk halkı sindirememiştir ve sindirememektedir!
1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen emekçilere, ekmeklerinin peşinde koşan TEKEL işçilerine, hakkını arayan memurlara, protesto yürüyüşü yapan halka gaz bombalarıyla müdahale ettiren iktidarın tutumunu halk benimsememektedir!
Halkın kahir ekseriyeti, Başbakanın milyonlarca insanın yaşam biçimine, mezhep ayrıştırıcı söylemlerine, kürtaj ve sezaryen konusundaki açıklamalarına büyük tepki duymaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın CHP liderine yönelik olarak “Olay miting yapmaksa ben kalkarım onun yüz bin topladığı yerde 1 milyon insan toplarım!” söylemi, göstericilerin karşısına partilileri çıkarmak tehdidini halk, tehlikeli ve yanlış görüyor.
MHP liderinin “Eli kanlı teröristlere hangi yasa/anayasa çerçevesinde ellerini kollarını sallayarak sınırları terk etmesine izin veriyorsunuz” sorusuna, Başbakan Erdoğan’ın “Bahçeli’ye söylemek lazım sen çok güçlüsün... Bozkurtlarınla sınırları koruma altına al demek lazım” diyen söylemlerini halk, anlamakta zorluk çekiyor!
“Kimsesizlerin kimsesi”, “sessizlerin sesi” olacağını söyleyerek göreve başlayıp, kimsesizlerin efendisi, mütegallibenin nefesi haline gelen AKP iktidarından halk, büyük ölçüde sıdkını sıyırmıştır.
Uzlaşmaz, eleştiriye tahammülsüz, “Kimse kusura bakmasın, biz karar verdik yapacağız” diye dayatan bir zihniyeti halk onaylamamaktadır. İktidar, kendisine karşı olan her hareketi, “komplo”, “aşırı uç” ya da “ideolojik eylem”, “darbeye teşebbüs” olarak niteleyerek gerçekleri fena halde saptırmaktır. Yüz binlik halk kitlelerini Taksim’e doğru yürüten motivasyonun darbe arzusu ya da zorba yönlendirmesi olamaz.
Gezi Parkı için, Türkiye’nin sivilleri, gençleri, kadınları, erkekleri; gaz bulutları arasında, karşılarındaki emniyet güçlerinin gazlarına karşı hayatlarını hiçe sayarak direndiler. Her gruptan, her futbol takımından, her kimlikten, her aidiyetten, her mezhepten, her meşrepten, her siyasi anlayıştan insan bir araya geldi ve direndi.
Sinmiş, silikleşmiş medyaya, gaz bulutlarına, Silivri/Sincan tehditlerine, panzere, copa, başbakanın gözünün içine bakar hale gelmiş olan yargıya rağmen halk kitleleri, direnerek kaderlerini Başbakan Erdoğan’ın iki dudağı arasından almışlardır. AKP iktidarının, “köpeksiz köyde değneksiz gezme” alışkanlığını bu halk direnişi sona erdirmiştir. Bu durum, AKP iktidarı için yolun sonu anlamına gelmektedir.