AKP değil, milletin operasyonu!..
Ortak ve soydaş oldukları Barzani ve ABD yalaması bölücülere karşı yıllardır operasyon yapmayan ve yapmamak için elinden gelen her türlü bahaneyi uyduran yöneticilerimiz, Türk milletinin baskısına daha fazla dayanamayarak bu operasyonun önünü açmak zorunda kaldılar. Operasyon sonrasında telefonuma sarıldım ve Şırnak’ın Irak sınırına sıfır noktasındaki Şenoba beldesinde yaşayan Türkiye’nin en vatansever ve savaşçı aşiretlerinden Babat aşiretinin lideri, eski dostum Hazım Babat’ı aradım. Cep telefonu çalarken aynı anda “Irmağının akışına ölürüm Türkiyem” şarkısını dinletiyordu. Yaklaşık beş bin korucunun da başı olan Hazım Babat’ın telefona cevap vermesiyle ses tonundan ne kadar mutlu olduğunu anladım. Sınırda nelerin yaşandığını ve Bestler-Dereler bölgesinde devam eden çatışmalarla ilgili gelişmeleri sordum. Babat kısaca şöyle konuştu: “Bombardıman teröristleri darmadağın etti. Kandil’i boşaltmışlardı ama Türkiye’nin operasyon yapmayacağını düşünerek Kandil’e geri dönmüşlerdi. Bu bombardımanla çok büyük darbe aldılar. Burada sınır boyundaki kampları da yerle bir edildi. Sık sık ’Yeter!.. Bombalamayı durdurun’diye telsizden bağırıyorlardı. Kendi aralarındaki telsiz konuşmalarında da bağrışarak, ’Bizi kandırdınız, hani T.C. saldırmayacaktı’ diyerek kavga ediyorlardı. Komutanlarına ve diğer kamplara ulaşamayan teröristler ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Zayiatları çok büyük. Bu operasyon bölgemizdeki tüm güvenlik güçlerinin moralini üst seviyeye çıkarttı. Şehit arkadaşlarımızın ruhları şad olsun, kanları yerde kalmadı. ’Arkamızda Cudi var’diyenler, ’yandım anam’ deyip, çil yavrusu gibi dağıldılar.”
Cudi’de Bestler-Dereler bölgesinde devam eden çatışmalarla ilgili olarak da bilgi veren Hazım Babat “Bestler-Dereler Şenoba’yı çeviren dağların arka tarafıdır. Teröristler ancak birkaç kişilik gruplar halinde dolaşabiliyorlar. Mehmetçikle beraber arkadaşlarımız 24 saat onların peşlerinde, gördüğümüz yerde teslim olmalarını istiyoruz. Genelikle çatışmayı tercih ediyorlar. ’Biz buradayız’ demeye getiriyorlar. Biz de gerekeni yapıp kendilerine buralarda kimin olduğunu en güzel şekilde gösteriyoruz. Böyle küçük çatışmalar sık sık olur. Önemli değil. ” şeklinde konuştu.
Bu arada çok önemli bir detayı hatırlatmakta yarar görüyorum. Bombardıman sonrasında bölgeden fotoğraflar medyada yer aldı ve sadece evlerin yıkıldığı ve PKK’lıların bundan etkilenmediği şeklinde ifadeler yer aldı. Değerli okurlar; Batufa, Zap, Hakurk ve Kandil dahil, sınır boyundaki pek çok kampa gitmiş ve bölgenin arazi yapısını çok iyi tanıyan bir gazeteci olarak şunu söylüyorum, bu kamplara bombardıman sonrasında bir kaç saatte gidip, fotoğraf çekmek mümkün değildir. PKK’nın çok büyük darbe aldığını, DTP’lilerin gösterdiği tepkiden anlayabilirsiniz. Bazı DTP’liler utanmadan “Hani kardeştik, bu mu kardeşlik” şeklinde açıklamalarda bulundular. Dikkat ederseniz bu sözler operasyonu yapan Anadolu kaplanlarına değil, soydaşı ve fikirdaşı olan, başkenti İstanbul’a taşımak isteyen resmen bölücü yöneticilerimizeydi. Onları hepimiz tanıyoruz. Askerimizi sırtından vuracak, öğretmen, doktor, hemşire, memur öldürecek, çocukların geçtiği yola mayın döşeyecek, düğün basıp masum vatandaşlarımızı kurşuna dizecek, yol kesip çoluk çocuk ne gördüyse kurşuna dizecek, ondan sonra inlerinde bulunup öldürülünce de “hani biz kardeştik, nerede insan hakları vs..” diyecekler. Yemezler... Biz çocuk katili yabancının maşası teröriste ne zaman ’kardeşimiz’ dedik ki. Diyenler belli, zaten uzun süre direndiler ama ellerinden daha fazlası gelmedi. Bu operasyonda yer alan havacı ve karacı vatan evladı genç Mehmetçiklerimizin alınlarından, onları eğiten subaylarımızın da ellerinden öpüyorum.