AKP 18 yılda Türkiye’yi 18. yüzyıla götürdü!

AKP 18 yılda Türkiye’yi 18. yüzyıla götürdü!

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, AKP'nin 18. kuruluş etkinliğini değerlendirdiği yazısında, "AKP, Türkiye’yi aldı, dev adımlarla 18. yüzyıla kadar götürdü!" dedi.

Mustafa Balbay Cumhuriyet'teki köşesinde bugün yayınlanan "AKP 18 yılda Türkiye’yi 18. yüzyıla götürdü!" başlıklı yazısında, iktidar partisinin 18. yaşını kutladığı etkinlik üzerinden AKP dönemini değerlendirdi.

Balbay, "Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan, halen gerekli olan kurumların tümünü güçlendirerek korudu. AKP ne yaptı? Yetkilerinden üyelerine kadar her şeyiyle oynadı, çok büyük erozyona uğrattı." dedi.

Balbay, Yeryüzünde hiçbir şeyin, demokrasi görünümlü tek adam rejimlerinden arta kalanlar kadar pis kokmayacağını belirtirken, AKP iktidarının geçmişte FETÖ ile olan birlikteliğine de değinerek, "AKP’nin 18. yaşını selamlama çerçevesinde iki konuya daha değinelim... 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra AKP’nin bütün dış temsilciliklerine gönderdiği 3847 No’lu genelgenin özü şuydu: - Gülen hareketinin temsilcileri protokol listesine alınacak. Okul ziyaretleri tüm resmi programlara konacak. O gün FETÖ, devlete ortak oldu. Hizmet hareketi, adım adım 'hükmet hareketi' oldu. Devamı, iktidar çatışması... Sürecin özeti şu: Hizmet-hükmet-hezimet!" dedi.  

Balbay'ın yazısının tamamı şöyle:

14 Ağustos 2001’de kuruluşunu ilan eden AKP, 18. yaşını 23 Ağustos’ta görkemli gibi görünen içi boş bir etkinlikle kutladı. 
Ayrıca önem vermiş olmalılar ki 18. yıl için özel bir marş da yazmışlar. Marşta en çok kullanılan nakarat şu: 
Gelecek bizim elbet! 
Çoğul kullanmışlar, ama görüntüde tek kişi var. 
Tek kişilik, biz! 
Türkiye’nin 18 yılda nereden nereye geldiğini ortaya koyan pek çok gösterge var. Eğitim, ekonomi, yargı, iç barış, demokrasirejim, dış politika...

Özellikle devlet çarkı açısından baktığımızda AKP, Türkiye’yi aldı, dev adımlarla 18. yüzyıla kadar götürdü! 
Osmanlı, 19. yüzyılın başında devlet işleyişinin salt padişah marifetiyle sağlanamayacağını gördü, yenileşme adımları attı. 
Çabalar yarım yüzyılda sonuç verdi, 1862’de “Divan-ül Muhasebat” kuruldu. Cumhuriyet, bu kurumun özünü korudu, geliştirdi, Sayıştay adını verdi. 157. kuruluş yılını kutladığımız Sayıştay, devletin mali mahkemesi olarak, halk adına devletin harcamalarını denetlemekle görevli.
AKP, ne yazık ki bu işlevi kesip doğradı. 
1868’de devletin sadece harcamalarını değil, idari işlemlerini de denetleme gereği için Şûra-yı Devlet kuruldu, Cumhuriyetle Danıştay adını aldı. 151. yılını kutluyoruz. 
Mahkemelerde verilen kararların bir üst katının olması benimsendi; 1868’de Divan-ı Ahkâm kuruldu, 1879’da Mahkeme-i Temyiz adını aldı, Cumhuriyetle Yargıtay oldu. Bu kurum da bir buçuk asrı devirdi. 
Bu tablodan da görülüyor ki, Kurtuluş Savaşı ve büyük devrimlerle kurulan Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan, halen gerekli olan kurumların tümünü güçlendirerek korudu. 
AKP ne yaptı? 
Yetkilerinden üyelerine kadar her şeyiyle oynadı, çok büyük erozyona uğrattı. Şimdi yeni bir iktidarın, devlet yapısının en önemli ayaklarını oluşturan bu kurumları yerli yerine oturtması gerekiyor. 
Hani bir saati tamir etmek için sökersiniz, bütün parçalarını yeniden takarsınız, bir bakmışsınız parça artırmışsınız! 
Devlet çarkı bugün buna benziyor. Erdoğan’ın, AKP’nin kuruluş yıldönümündeki, “Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin bir yılının dökümünü çıkarıyoruz. Yapılması gerekenleri paylaşacağız” sözleri dökülmenin ifadesi... 
1876’da ilk anayasamızın yürürlüğe girdiği, bugün ise anayasanın yerine banayasanın geçerli olduğu dikkate alınırsa, 18. yüzyıl tam yerine oturmuş olur.

Kendi makamının imha edilmesi için çırpınan Binali Yıldırım’dan önceki başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları, önümüzdeki yeni manşetlerin habercisi... 
Davutoğlu, AKP’nin yükselme döneminde Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı idi, devamında başbakanı oldu. Kendi ifadesiyle, “2015 yılı 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki her şey açığa çıkarsa, pek çok insan, insan içine çıkamaz.” 
Erdoğan ise yine partisinin kuruluş yıldönümünde yeni parti arayışındaki herkesin silinip süpürüleceğini söyledi. 
Bu aşamada şunu söylemekle yetinelim: 
Yeryüzünde hiçbir şey, demokrasi görünümlü tek adam rejimlerinden arta kalanlar kadar pis kokmaz! 
AKP’nin 18. yaşını selamlama çerçevesinde iki konuya daha değinelim... 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra AKP’nin bütün dış temsilciliklerine gönderdiği 3847 No’lu genelgenin özü şuydu: 
- Gülen hareketinin temsilcileri protokol listesine alınacak. Okul ziyaretleri tüm resmi programlara konacak. 
O gün FETÖ, devlete ortak oldu. Hizmet hareketi, adım adım “hükmet hareketi” oldu. Devamı, iktidar çatışması... Sürecin özeti şu: 
Hizmet-hükmet-hezimet! 
AKP’nin iktidara gelirken en büyük iddiası, Türkiye’yi AB’ye sokmaktı! 
Ne yaptı? 
Suriye’ye soktu! 
Oranın devamında 18. yüzyılın da gerisi var!