Akkız ve Sallı, Ayyıldız, Ayakpar ve BBGD...
E-devlet sorgulamasından çıktı
Üstsoyumda iki Öztürkçe ad
Bilmiyordum baba-dedemin babaannesinin Akkız olduğunu
Annemin anneannesi Cevriye Nenemin Sallı'dan doğduğunu
Akkız ve Sallı
Akkız'ın anlamı belli
Sallı da ne ola ki diye meraklandım elbet
Salına salına gezen uzun boylu dedi sözlükler
Akkız ve Sallı
Sallı sanki masallı
Akkız'ın çağrışımı övünç, güzellik
Hep aktır bizim kızlarımız
Hep salınırlar alımlıdırlar
Akkız ve Sallı
Sallı Ahıskalı
Akkız Vağındalı
(Vağında Bayburt'un Çayırköprü köyünün eski adıdır)
Ben bilseydim baştan iki kızıma koyardım bu adları
Şimdi hayıf hayıf üstüne
Artık bizden sonraki kuşaklara vasiyetim olsun bu şiir
Akkız ve Sallı'lar mutlaka bulunsun geleceğimizde
Ayyıldız Roma-Bizans işi mi?
Anketçi çokbilmişin biri (tarihçi olduğunu da söyler sık sık) kadrolu olduğu tartışma programında ayyıldızın Roma-Bizans'tan kalma olduğunu, bunun bilinmediğini söyledi.
Roma-Bizans'ta Ayyıldız var, bu doğru da, bu bilgi eski, Beyefendinin tarihçiliği de eskimiş. Ayyıldızlı Göktürk sikkeleri bulundu on yıl kadar önce. Yani 14 asır önce Göktürklerde Ayyıldız vardı.
Ayakpar-BBGD
"Ayak İşlerini Görme Partisi" (AYAKPAR)... Duydunuz mu böyle bir parti? Var var... O partide lider dışında herkes -büyük ve ciddi işler yaptıklarını sansalar da- ayak işlerini görme konumundadırlar.
"Başkasının Beyni ile Geçinenler Derneği" (BBGD)'yi duymuş muydunuz? Var var, hem de tüm derneklerden daha kalabalık, neredeyse nüfusumuzun yarısı... Fakat işin ilginç yanı, bu derneğin bağlıları, kendilerini çok akıllı sanmaktalar.
E peki üretmeyen, emek vermeyen/veremeyen; bu emeğinin sonucunu övünçle sunup göstermeyen/gösteremeyen, yapıtı olmayan kimseler ne yaparlar? Söyleyeyim: Bir güce, bir idole, bir puta, bir örgüte, bir partiye, bir efsaneye sığınırlar, onunla kişilik bulmaya çalışırlar, hatta işi tabulamaya ve tapulamaya kadar götürürler. Bu gibiler kalabalıkların, yığınların gereksiz bir ayrıntısı bile değillerdir, onlar o kalabalıktan çıksalar bir şey eksilmez ama onlar o kalabalığın içinde kendilerini bahtlı, farklı ve önemli sayarlar, sanırlar.
Düşünsel tortu, algısal kist... İşte bunların ruhsal hallerine koyduğum tanı…
Bunları eleştirseniz de anlamazlar, duyargaları dumura uğramıştır.
Peki neden yazıyorum bunları o zaman?
Bunların arasında henüz girmemişleri, düşmemişleri uyarmak, uyandırmak için.