Akıllı telefon kullanımı her geçen gün artarken tehlikeleri de peşinde getiriyor. Hayata kolaylık sağladığı düşünülen akıllı telefonlar, kişisel verilerin korunmasını tehlikeye atıyor. Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Bahri Öztürk, teknoloji ve bilgi çağında tehlikenin akıllı telefonlarla sınırlı kalmadığını, online alışverişlerde de kişisel bilgilerimizin muhafaza edilmesinin zor olduğunu söyledi. Öztürk, “Akıllı telefonların güvenliği konusu her zaman gündeme gelir ama ne kadar şifreli olursa olsun hiçbir zaman güvenli değildir” dedi.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi tarafından ‘Kaynak Telekomünikasyon Denetimi ve Çevrimiçi Arama Yoluyla Yeni Gizli Soruşturma Tedbirleri’ başlıklı bir sempozyum düzenlendi. Sempozyuma konuşmacı olarak Avrupa ve Uluslararası Ceza Hukuku Araştırmaları Merkezi (ZEIS) Direktörü Prof. Dr. Arndt Sinn katıldı. Sinn, Alman Ceza Muhakemesi Kanunundan, iletişimin denetlenmesi ve online arama konularını değerlendirildi.
“KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI DEVLET İŞLEM YAPIYORSA SINIRLIDIR”
2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanununu değerlendiren İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. h.c.mult. Bahri Öztürk, “Bu kanunda devletin herhangi bir işlem yapması söz konusuysa, kişisel verilerin korunması sınırlıyken, özel kişi ve kurumların kişisel verilerimize yönelik müdahalesi söz konusuysa, koruma tamdır. Bu kanunla en azından özel kişiler ve kurumlardan gelecek müdahalelere karşı olan kişisel verilerimizin ve özel hayatımızın gizliliğinin korunması temin edilmiştir” dedi.
Suçlulukla mücadele sürecinde telekomünikasyonla yapılan iletişimin denetlenmesinin devam edeceğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, “Tehlike sadece akıllı telefonlarda değil. Kredi kartı, internet alışverişlerinde de bütün bilgilerimiz üçüncü kişilerin eline geçiyor. Teknoloji ve bilgi çağındayız. Bu bilgi çağında kişiyle ilgili verinin nereye gidip geleceği konusunda takip zorluğu ve teknik problemler var. Kişisel verilerimizin kullanılmamasını istiyorsak kredi kartıyla alışveriş yapmamalı, akıllı telefon kullanmamalı, hatta mümkünse telefon kullanmamalıyız. Böyle bir durum da, bu çağda söz konusu olamaz” diye konuştu.
“İNSANLAR CASUS YAZILIMLARLA DENETLENİYOR”
Prof. Dr. Sinn’in Almanya’da ‘küçük online arama’ olarak adlandırdığı durumun henüz daha uygulaması olmadığını dile getiren Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Bahri Öztürk, durumu şu sözlerle anlattı:
“Polis telefona casus yazılım gönderiyor ve o yazılım o telefona ulaştıktan sonra o kişinin yapmış olduğu konuşmalar karşı tarafla birlikte aynı zamanda polise de aktarılmış oluyor. Bu konu Almanya’da yasal düzenlemeye kavuşturulmuş vaziyette. Orada,hakim kararıyla ve belli şartlarda, belli suçlar varsa olabiliyor. Bu koruma tedbirinin hukuki düzenlemesi, hukuken karara bağlanması kolayken; tekniği ve uygulaması o kadar kolay değil. Henüz daha uygulaması da yok. Henüz Alman Anayasa Mahkemesine de gitmiş değil. Bunları da göreceğiz ve daha sonra ülkemizde uygulanabilir mi, uygulanamaz mı tartışmasını yapabiliriz. İnsanlar istediği kadar telefonlarına şifre koysa da casus yazılımlar yüklenerek denetlenebiliyor”
“BİLGİLERİMİZİ KENDİMİZ SIZDIRIYORUZ”
Alman Ceza Muhakemesi Kanununu maddelerini değerlendiren Sinn, anayasa hukuku açısından, hayatımızın en mahrem alanına dokunan bir düzenlemenin yasal olmadığını söyledi. Online aramalarla özel hayatın dokunulmazlığının mümkün olmadığının altını çizen Sinn, “Her şeyden önce bunu bizler engelleyemeyiz. Akıllı telefonları kullanarak özel bilgilerinizin aktarım sürecini zaten biz gerçekleştiriyoruz ve bilgilerimizi kendimiz sızdırıyoruz. Böylelikle özel alan dokunulmazlığı ortadan kalkmış oluyor” diye konuştu.