'Akıl' mı 'hamaset' mi?

Uzun zamandır parti kuracağı söylenegelen Abdullah Gül, Yeni Zelanda katliamıyla ilgili düşündürücü bir tivit attı. Diyor ki:

"Yeni Zelanda'da yaşanan tüyler ürpertici katliam sonrasında Başbakan Jacinda Ardern'in yaptığı sağduyulu konuşmalar, ortaya koyduğu kuşatıcı politika ve sergilediği samimi ve kararlı tavır tüm liderlerin örnek almasını gerektirecek niteliktedir."

Geçmişe doğru gidip daha derin analiz edince, A. Gül'ün, bir "intikam" hissi taşıdığını da söyleyebiliriz. Yoksa "tüm liderler"e Jacinda Ardern'i niye örnek göstersin?

Tivitin kimi hedef aldığı belli; tevil edilemez.

R. T. Erdoğan ve A. Gül'ün iç çatışmaları kendilerini ilgilendirir.

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'in konuşmasını dinlediğimde, takdirlerini ifade edecek kelime bulamayınca "İşte bu!" diyen avam gibi ben de, "İşte bu!" demiştim.

Saray, çok bozulmuş olacak ki, A. Gül'ün tivitinin ardından bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanlığı yapan, Ak Parti'de, zamanında çatıyı tutan direklerinden bir isme karşı açıklama daha üst bir mevkiden beklenirdi. Cevabı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrttin Altun'a verdirdiler:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadeleri maalesef bağlamından çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanı, Yeni Zelanda Christchurch'de 50 masum Müslüman'ı öldüren teröristin sözde manifestosuna karşılık veriyordu. Türkler, Anzak misafirlerine karşı daima cana yakın ve misafirperver davranmıştır. Teröristin manifestosu sadece Erdoğan'ın şahsını değil, aynı zamanda Türk devletini ve halkını da hedef almıştı. Cumhurbaşkanı, Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde konuşurken, Türkiye'ye karşı geçmiş ve hâlâ devam eden saldırılara ilişkin tarihi bir bağlamdaki görüşlerinin çerçevesini çizdi."

Yeni Zelanda ve Avusturalya askerleri Anzaklar, İngilizler bünyesinde, Çanakkale'de bize karşı savaştırılmışlardı. R. T. Erdoğan, Çanakkale'de yaptığı konuşmada, 50 Müslümanı katleden teröristin üzerinden Yeni Zelanda ve Avusturalya'yı hedefe koymuştu:

"Ülkemizde darbe girişimlerinde bulunarak karanlık ittifaklar kurarak sınıyorlar. Hatta ülkemizden 16 bin kilometre uzakta Yeni Zelanda'da verdikleri mesajlarla sınıyorlar. Çanakkale'den 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki; mesajınızı aldık. Kininizin ve nefretinizin canlı olduğunu anladık. Bir teröristin ortaya çıkmak suretiyle 50 Müslüman'ı öldürmesinin de ne olduğunu anladık. Aldığımız nefesi bize çok gördüğünüzü de anladık. Bu bireysel bir olay değil, örgütlüdür… Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler, kimi ayakta kimi tabutta geri döndüler. Aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz. Sizleri de dedeleriniz gibi uğurlayacağımızdan hiç şüpheniz olmasın."

Bu konuşmayı kim yazmışsa yanlış yazmış ve R. T. Erdoğan'ı yanıltmıştır.

"Bağlamından çıkarıldı" gibi ne idüğü belirsiz bir ifadeyle kendinizi kurtarmaya çalışacağınıza, "Sözlerimiz yanlıştı. Böyle konuşmamalıydık." diyerek, yanlışı kabul etme faziletini göstermeliydiniz.

R. T. Erdoğan'ın Washington Post'ta yeni yazısı çıktı. Orada biraz gönül alıyor ve "Tüm Batılı liderleri Yeni Zelanda Başbakanı Sayın Jacinda Ardern'in cesareti, liderliği ve samimiyetinden ders alarak kendi ülkesindeki Müslümanları kucaklamalı." diyor.

Devlet "akıl"la yönetilir; "hamaset"le değil!

Düzeltme: Önceki gün yayınlanan "Devlet'e sahip çıkarsan ne olur?" başlıklı yazımdaki "Beşinci Mehmet" "Dördüncü Mehmet" olacak. Müsteşarlarımızdan kitap kurdu Ali Helvacı Bey hatırlattı. Teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları