Akciğerleri sünger gibi söndürüyor. Uzmanlar ‘su gibi sessiz’ diyerek açıkladı

Akciğerleri sünger gibi söndürüyor. Uzmanlar ‘su gibi sessiz’ diyerek açıkladı

Yeni korona virüs ile ilgili araştırmalarına devam eden bilim insanları, virüsün vücutta sinsi sinsi ilerleyerek sessiz oksijen yetmezliğine neden olduğunu kaydetti. Uzmanlar, sessiz oksijen yetmezliğine karşı dikkatli olunması uyarısında bulunuyor.

Yaklaşık 1 yıldan fazla süredir hayatımızda bulunan korona virüs salgını, dünya genelinde milyonlarca insanı hayattan kopartırken, milyonlarca insanın da yaşam koşullarının kötüleşmesine neden oldu.

Bilim insanları, korona virüs salgının etkilerine yönelik araştırmalarına devam ediyor. Son olarak virüsün etkilerinden biri olarak öne çıkan sessiz oksijen yetmezliği ile ilgili çarpıcı veriler, vatandaşların bilgisine sunuldu.

Boston Üniversitesi’nde çalışan biyomedikal mühendisleri ile Vermont Üniversitesi’nde çalışan ortakları, bilgisayar modelleri ve gerçek hasta verileriyle yapılan karşılaştırmalar sayesinde bu gizemi ortaya çıkarmaya başlamışlar.

BELİRTİ VERMEDEN HASARA NEDEN OLUYOR

Oksijen seviyeleri tehlikeli dereceye gelmesine rağmen, ağır COVID-19 vakalarının birçoğu bazen nefes darlığı veya solunum güçlüğü belirtisi göstermiyor. Oksijen yetmezliğinin gizlice hasar verebilmesi, durumun “sessiz” olarak adlandırılmasına sebep olmuş. Korona virüs hastalarında, enfeksiyonun ilk olarak akciğerlere hasar verdiği ve bazı kısımlarını düzgün çalışamaz hale getirdiği düşünülüyor. Oksijen kaybeden ve çalışmayı durduran bu dokular, artık kan dolaşımına oksijen aktarmıyor ve sessiz oksijen yetmezliğine sebep oluyor. Fakat bu domino etkisinin meydana geliş şekli, şimdiye kadar tam olarak bilinmiyordu.

Araştırmacılar ilk olarak COVID-19’un, akciğerlerin kanın yönlendirileceği yeri düzenleme kabiliyetini nasıl etkilediğine bakmışlar. Normalde akciğerin bazı alanları enfeksiyon kaynaklı hasar sebebiyle fazla oksijen toplamazsa, kan damarları bu alanlarda daralıyor. Bu aslında akciğerlerimizde evrimleşmiş güzel bir şey; çünkü kanı, oksijenle dolu akciğer dokusundan akmaya zorluyor ve kan daha sonra vücudun geri kalanında dolaşıyor.

Fakat araştırmacılara göre ön klinik veriler, bazı COVID-19 hastalarının akciğerlerinin, kan akışını halihazırda hasar görmüş dokuyla sınırlama kabiliyetini kaybettiğini ve bunun aksine, söz konusu damarları daha fazla açabildiğini öne sürüyor. Bunun bir CT taramasında görülmesi veya ölçülmesi kolay değil.

KAN PIHTILAŞMASININ ETKİSİ DE ÖLÇÜLDÜ

Yazılımsal bir akciğer modeli kullanarak bir kuramı test eden araştırma takımı, kandaki oksijen seviyelerinin COVID-19 hastalarında gözlenen seviyelere düşmesi için, kan akışının aslında akciğerin artık oksijen toplayamayan bölgelerinde normalden çok daha yüksek olması gerektiğini; bu durumun da bütün vücut boyunca görülen düşük oksijen seviyelerine katkıda bulunduğunu ortaya çıkarmış.

Sonrasında ise kan pıhtılaşmasının, akciğerin farklı bölgelerindeki kan akışını nasıl etkileyebildiğine bakmışlar. Damarların iç yüzeyi COVID-19 enfeksiyonuyla iltihaplandığında, akciğerlerin içerisinde tıbbi taramalarda görülemeyecek kadar ufak olan kan pıhtıları oluşabiliyor. Akciğerlerin bilgisayar modelini kullanan araştırmacılar, bu durumun sessiz oksijen yetmezliğini teşvik edebileceğini fakat oksijen seviyelerinin büyük ihtimalle hasta verilerinde görülenler kadar düşük seviyelere gerilemesine tek başına sebep olamayacağını keşfetmişler.

HASAR GÖRÜNMEDEN GERÇEKLEŞİYOR 

Son olarak araştırmacılar bilgisayar modellerini kullanarak, COVID-19’un, akciğerlerin normal işlev göstermesi için gereken normal hava-kan akışı oranına müdahale edip etmediğini bulmaya çalışmışlar. Araştırmacıların söylediğine göre hava-kan akışı oranının bu tür bir uyumsuzluk sergilemesi, astım hastaları gibi pek çok solunum hastalığında meydana gelen bir durum. Ayrıca, COVID-19 hastalarında gözlenen şiddetli ve sessiz oksijen yetmezliğine katkıda bulunuyor da olabilir. Araştırmacıların modeline göre bunun bir sessiz oksijen yetmezliği sebebi olması için, söz konusu uyumsuzluğun akciğer taramalarında hasarlı veya anormal görünmeyen kısımlarda gerçekleşmesi gerekiyor.

AĞIR VAKALARDAN SORUMLU OLABİLİR 

Bulgular hep birlikte değerlendirildiğinde bu üç etmenin tümü, bazı COVID-19 hastalarında görülen düşük oksijenli ağır vakalardan sorumlu olabilir. Hekimler altta yatan bu işleyişleri ve söz konusu kombinasyonların hastadan hastaya nasıl değiştiğini daha iyi anlayarak, hastalara ventilasyon veya oksijen desteği gibi önlemler kullanarak tedavi uygulamaya yönelik daha bilinçli seçimler yapabilirler. Şu an bir dizi müdahale yöntemi üzerinde çalışıyor. Bunlar arasında, hastaların yüz üstü yatırıldığı ve bu sayede akciğerlerinin arka kısmının daha fazla oksijen alarak, uyumsuz hava-kan akışı oranının eşitlenmesinin sağlandığı düşük teknolojili bir müdahale de yer alıyor.