Akademisyen...

Son haftalarda hararetlenen akademisyenlik tartışmalarına akademisyen gözüyle bakalım. Haftanın ilk "Sizden Gelen" satırları Ramazan Demir'den:

"…Akademisyenlik; evrensel bilime inanmışlığını, bilimsel değerlerin kutsallığını, araştırma etiği ölçütlerini bilmeyi ve onlara uyarak uygulamayı ilke kabul etmiş; tüm bilim uğraş alanlarını bir bütün olarak kapsayan, temsil eden, açıklayan terim...

Akademisyenlik meslek değildir...

Makam da değildir...

Gerçek bilim insanı olabilmek kolay değil...

Birincil şart, yüksek insan ahlakına ve bilim insanı namusuna sahip olmak gerekir.

Bilimin üstünlüğünü ve bakirliğini en az varlığı kadar özünde benimsemiş olması gerekir, bireyin...

Bilimin evrensel ölçütlerini benimsemiş bir akademisyen, kirli olan hiçbir olayın, oluşumun, siyasi örgütün, çıkar amaçlı yapının, kuruluşun içerisinde yer almaz, almamalıdır.

(…) Çok fazla kirlenmiş siyaset bilimi akademisyenliği de, evrensel insani değerleri de fazlasıyla zehirliyor, kirletiyor.

Bunun farkında olan gerçek bilim insanları "suskun" konumunda...

(…) Düşünürler, aklı ile inanırlar...

Yanaşma, besleme, biatçi tayfası olmazlar...

Kişilik sahibidirler, bükülmez, eğilmezler ama kırılırlar...

Biat kültürü bilmezler, akıl ve mantık rehberdir onlara...

Bunun için toplum onları özler, örnekleri bağrına basar, gurur duyar...

Bilim adına, akademik duruş adına gerçek bilim insanı akademisyenler Devlete yapılan hayâsızca saldırılara karşı dimdik dururlar... "

*

Vakti vardır

Hilmi Demir şiir diliyle dökmüş içindekileri:

"Bu iş böyle gidebilmez

Çarkı felek dönebilmez

Haram lokma yenebilmez

Karanlığın vakti dardır…

Denizlerden bulut gelir

İnsan gökten yağmur bilir…

Su kan olur canlar ölür

Zulme susan vakti ardır…

Şu geceler güne döner

Ateş düşer suda söner

Yiğit erler doru[4] biner

Vakti vardır vakti vardır"

*

GÜNÜN SORUSU

"Barzani ve peşmergenin, IŞİD destekçisi olduğunu düşündükleri Arap topluluklarından intikam almak için binlerce evi yerle bir ettiğini" hatırlatan Ahmet Yıldız soruyor:

Mültecilerin nedeni yalnızca IŞİD mi? Ya PYD-YPG'nin yaptıkları?

+++++

"Hüznün Adresi Sessiz Çığlık"

----

Türkiye'deki hukuksuzlar karşısında her cumartesi "sessiz çığlık"lar atmaktan yorulmayan kadınların son eseri olan "Hüznün Adresi Sessiz Çığlık" gönderileli çok olmuş ama hayatım yollarda geçince kitaptan önce mektubu ulaştı bana. Ne yapalım, Nefise Yurtseven imzalı mektubu bir girizgah olarak paylaşalım, kitabı okuduktan sonra düşüncelerimizi de ayrıca yazarız:

"Sizin de bizim gibi ülkemiz için endişe duyduğunuza inanıyor,içinde bulunduğumuz ateş çemberinde çırpınırken kurtuluşa giden yolun Mustafa Kemal'den geçtiğini biliyoruz. O'nun yolunda,O'nu örnek alarak ve O'nu anlamaya çalışarak çabalıyoruz. Yurttaşın çağrısı,aydınlara mektup,size ulaşma çabalarımızdan bazılarıydı. Bu kez de size Hüznün Adresi Sessiz Çığlık kitabımızla geliyoruz.

Bu kitap Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi kumpas davalarıyla ülkemizin geleceğine yönelik tarihin kaydettiği en ahlaksız savaşla, komuta kademesi darmadağın edilen ordumuzun askerlerine ve gerçek aydınlarımıza, yüreğinde vatan aşkı olan bizlerin yazdığı mektuplara gelen cevaplardan oluşmuştur.

Bu kitabı yapmamızın bir amacı da,yaşananların unutulmaması ve geleceğe ışık tutması için tarihe not düşmektir.

Bu kitabı size gönderme nedenimiz,çıkış yolunu bulmak için size uzattığımız eli tutmanızdır…"

Yazarın Diğer Yazıları